Evrensel'in manşeti | Korku rantı!

Saray iktidarı 6.2’lik İstanbul depreminin korkusunu, rant projelerinin hızlandırılmasının aracına çevirme hazırlığında. Şimdiye kadar başta Kanal İstanbul ve rezerv alan uygulamasıyla kaynağı lüks konut projelerine ve müteahhitlere aktaran iktidar, daha büyük projelerin adımlarını atacağını duyurdu. Projelerden emekçilere düşen ise ödenemeyen taksitler ve güvensiz evler oldu.

Erdoğan’ın mega proje olarak duyurduğu Kanal İstanbul çevresindeki alanlara verilen konut inşaatı projeleri kapsamında 2022-2024 yılları arasında toplam 33 sözleşme imzalandı. Bu projelerin toplam sözleşme bedeli 60.3 milyar TL’yi aştı. Bu bölgeye yapılacak konut inşaatlarına aktarılacak toplam ise 416.4 milyar TL. Bu rakam Türkiye genelindeki 6 milyon riskli konutu 19, İstanbul’daki 1.5 milyon riskli konutu 76 kez yeniden inşa etmeye yetiyor.

6 Şubat Maraş depremlerinin ardından gündeme gelen rezerv alan uygulaması ise parası olmayanların elindeki konutları ve arazileri elinden alıp müteahhitlere vermenin aracı oldu. Hatay’da en az 50 bin kişiyi mağdur eden uygulama, İstanbul’da da hayata geçirildi. Toplamda 38 bin 830 hektarlık alana yayılan ve 3 milyon kişiyi doğrudan ilgilendiren 157 rezerv alan ilan edilirken, bunun 22 bin hektarı Kanal İstanbul alanı etrafında belirlendi.

İktidarın depreme önlem diye duyurduğu projeler zenginlere yönelik yapıldı. Son 20 yılda Türkiye genelinde Emlak Konut GYO tarafından 90 bini aşkın konutun yüzde 80’i üst ve orta gelirliler için üretildi. TOKİ eliyle üretilen 3 bin konut, projelerin ancak yüzde 15.2’sini oluşturdu. Ancak TOKİ ürettiği konut sayısının 9 katı kadar mağdur yarattı. Geliri düşük hak sahipleri, ödemelerin katlanması nedeniyle milyonlarca liralık borcun altında kaldı.

Andaç Aydın Arıduru’nun haberi 

Çevre Bakanı Murat Kurum, 39 ilçede 365 alanda kentsel dönüşüm çalışmalarına devam ettiklerini dile getirerek “Daha kararlı olacağız. Daha hızlı, daha büyük projelerin adımlarını atmak mecburiyetindeyiz” dedi. İstanbul’da ise şimdiye kadar projeler deprem riski değil, rantı yüksek bölgelerde yapıldı. Okmeydanı gibi zemini en sağlam yerler riskli ilan edildi. Fikirtepe, Fetihtepe, Şahintepe başta olmak üzere emekçiler yaşadıkları yerlerden sürüldü.

Özlem Songül Abayoğlu’nun haberi 

İşte de evde de ölümle burun buruna

İstanbul'da depremin ardından daha dakikalar geçmişken işçiler fabrikalarda işbaşı yapmak zorunda kaldı. Yeterli toplanma alanı olmaması nedeniyle soğukta sabahlayan veya eski güvensiz evlere girmek zorunda kalan işçiler sabahı zor etti. Tuzla ve Küçükçekmece’den işçiler evde kalan çocukları için endişe duyduklarını ancak patronların canlarını hiçe saydığını anlattı.

İşçi ve emekçiler iktidarın ve belediyelerin sorumluluktan kaçmasına, rant ve kâr uğruna yaşam alanlarının talan edilmesine ve kayyımlar eliyle halkın yararına olabilecek birçok mekanizmanın çökertilmesine tepkili. Devletin acil sorumluluk alması gerektiğini söyleyen işçiler, yaşayabilmek için mahallelerde bir araya gelerek örgütlenmek gerektiğini söyledi.

Laçin Barış’ın haberi 

Afet toplanma alanı marketin önü

İSTANBUL’da pek çok afet toplanma alanına AVM, lüks konut yapıldığı bir gerçekken, nüfus olarak diğer ilçelere oranla daha kalabalık olan Esenyurt’un Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’ndeki 1828. Sokak’ta 3 tane deprem toplanma alanı görünüyor. Bu toplanma alanlarının üçü de A101 marketinin önü. Bunun yanı sıra Şişli’deki Cevahir AVM de, 99 depremi ardından afet toplanma alanına inşa edildi. Yine Torun Center, Anthill, Starcity Outlet Center ve daha nice bina da toplanma alanları üzerinde.

Özlem Songül Abayoğlu’nun haberi

Depremde haberleşme bu ‘cepçilere’ emanet

Maraş merkezli depremlerde iletişim ve altyapı hizmetlerindeki sorunlar ve ihmaller binlerce yurttaşı olumsuz etkilerken, can ve mal kaybının olmadığı İstanbul’da yaşanan depremde yine mobil iletişim kesildi. 2024’te devletten teşvik ve destek alarak büyüyen Turkcell 23.5 Vodafone 42.1 Türk Telekom 59 milyar TL vergi öncesi kâr elde etti.

Kansu Yıldırım’ın yazısı

Bilgi krizi

Bilimsel ve teknik hakimiyetin yanı sıra eş zamanlı veri organizasyonu ile iktidarlar yönlendirmeyi ön planda tutuyor. “Bilimsel” tekelleşme aracılığıyla hakimiyet güçlendiriliyor, farklı görüş ve veriler çeşitli tartışmalarla baskılandırılıp konu özünden ayrı tartışmalara boğduruluyor. Tartışmalar ile çelişki oluşturmak için ayrıca fon kullanımı gibi çeşitli ekonomik araçlar da devreye sokuluyor.

Cemalettin Küçük’ün yazısı

En büyük tedbir okulları tatil etmek mi?

Adnan Gümüş’ün yazısı