Saraçhane eylemleri duruşmaları ertelendi: Gözaltınayken yapılan eylemle suçlandılar
Saraçhane eylemleri ve üniversite boykotlarıyla ilgili dava açılan 96 kişi hakim karşısına çıktı. 14. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada gençler gözaltınayken yapılan eylemle suçlandı.

Fotoğraf: ANKA
Nisa Sude Demirel
[email protected]
İstanbul - 19 Mart'ta muhalefete dönük operasyonların ardından başlayan eylemler nedeniyle ev baskınlarıyla gözaltına alınıp haklarında dava açılan gençlerin duruşmaları bgün görüldü. 96 kişi 3 ayrı dosya kapsamında ilk kez hakim karşısına çıktı. 14. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada gençler gözaltınayken yapılan eylemle suçlandı.
Çoğunluğu öğrencilerden oluşan kişiler 14, 50 ve 74 Asliye Ceza Mahkemelerinde 2911 sayılı kanunun 32. maddesini ihlal etme suçlamasıyla yargılanıyor.
Duruşmalar salonların küçük olduğu gerekçesiyle izleyicilere kapalı görüldü.
"Saraçhane eylemine katılmayı demokratik bir hak olarak görüyorum"
50. Asliye Ceza Mahkemesi salonunun yetersiz olması nedeniyle 14. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapılan ilk duruşmada kimlik tespitinin ardından savunmalara geçildi.
Duruşmada savunma yapan Ali Haydar Saygılı, "Saraçhane eylemine katıldığımı kabul ediyorum çünkü demokratik bir hak olarak görüyorum, hatta valiliğin yasaklama kararını bile bilmiyordum. O eylemde herhangi bir sorun ya da çatışma da olmadı. Eyleme katılmanın bir suç olarak gösterilmemesi lazım. Sosyal medyada da buradaki eylemlerin yasak olmadığıyla ilgili paylaşım yapılıyordu. Böylesi bir mesele için sabahın köründe evlerimiz basıldı. Gözaltında nezaretlerde tutulduk resmen bir şiddet ve devlet zulmü yaşadık." dedi.
"Polis, 'sakın ölme daha çok döveceğim' dedi"
Bir genç yaşadıklarını, "Polis gözaltına aldıktan sonra 'öldün mü, sakın ölme daha çok döveceğim dedi. Başka bir polis 'sizin gibi okumuşları daha çok döveceğiz' dedi. 3 aydır istanbul'dayım. Sınavlarıma, derslerime giremedim." sözleriyle anlattı.
Taşıdığı motosiklet kaskı sorulan bir genç ise , "Çalınmasın diye yanıma almıştım. Hiçbir şey yapmadığım halde tekme, tokat gözaltına alındım. Surların orada yere yatırıldım, ters kelepçe yaptılar. Bir polis botla 5-6 defa kafama vurdu. Başım 1 hafta ağrıdı. Cezaevinde dahi devam etti. Polise hiçbir mukavemette bulunmadım. herhangi bir şekilde su şişesi, taş vs atmadım" diye konuştu.
"Kargaşa çıkınca olay yerinden uzaklaşmaya çalıştık. Hatta bir polise sorduk"
Kronik bronşit hastası olduğunu belirten bir başka genç ise "Gaz değil polenle bile rahatsızlığım tetiklenebiliyor. Boynumdaki fularla kapattım ağzımı. Deodorant kokusu bile tetikleyebiliyor" dedi.
Bir başka genç ise "Saraçhane'deydik, sonra kargaşa çıkınca olay yerinden uzaklaşmaya çalıştık. Hatta bir polise sorduk. Polis 'gelin size göstereceğim' dedi. Sonra gözaltına alındık ve bir ay tutuklu kaldık. Ben eylemci olsam kaçardım, polisin yanına gitmezdim. Maskeyi gazdan dolayı biri verdi. 10 dakika bile takmadım. Gözaltına alınırken maske bile yoktu. Suçsuz yere cezaevinde yattık, kimseye bir şey yapmadık." sözleriyle savunma yaptı.
50. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada mahkeme, haklarında ev hapsi kararı bulunan 6 kişiden 3’ü hakkında adli kontrol kararının kaldırılmasına hükmetti. Mahkeme diğer 3 kişinin ise savunmalarının henüz alınmamış olması nedeniyle adli kontrol tedbirinin devamına karar verdi. Duruşma, 17 Ekim 2025 tarihine ertelendi.
"Anayasal hakkımızı kullandık"
14. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 41. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada yargılanan yurttaşlar savunmalarında anayasal haklarını kullandıklarını ve polisin alanda herhangi bir ihtar yapılmadığını vurguladı. Ayrıca avukatlar iddianamenin 28 Mart'ta gerçekleştiği söylenen bir eyleme göre düzenlendiğini ancak o gün sabah tüm sanıkların ev baskınlarıyla gözaltına alınmış olduğunun altını çizdi. Yargılama, sanık savunmalarıyla sürüyor
Gözaltındayken yapılan eylemle suçlandılar
14. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 41. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada yargılanan gençler savunmalarında anayasal haklarını kullandıklarını ve polisin alanda herhangi bir ihtar yapmadığını vurguladı.
Ayrıca avukatlar iddianamenin 28 Mart'ta gerçekleştiği söylenen bir eyleme göre düzenlendiğini ancak o gün sabah tüm sanıkların ev baskınlarıyla gözaltına alınmış olduğunun altını çizerek gençlerin gözaltındayken yapılan eylemlerden suçlandığına işaret etti.
"Yargılama gazetecilere gözdağı amaçlı"
Etkin Haber Ajansı muhabiri Elif Bayburt, savunmasında fotoğrafta basın kartının açıkça görüldüğünü ifade ederek mevcut yargılamanın eylemleri haberleştiren gazeteciler için bir gözdağı verme amacı olduğunu söyledi.
"Dosyaya eklenen fotoğraf haber yaparken çekilen fotoğraf"
Gazetemiz muhabiri Nisa Sude Demirel de dosyaya eklenmiş fotoğrafın alanda haber yaparken sivil polis tarafından çekildiğini ifade ederek, buna benzer delillerle yargılama yürütmenin demokratik eylemleri yaygınlaştırmak isteyen gazetecileri korkutma amacını taşıdığını söyledi.
Savunmasını yapan genç kadınlar ve LGBTİ'ler kayyım uygulamalarının ilk olarak kendilerini etkilediğini, eylemlere de kayyım uygulamalarına karşı çıkmak için katıldıklarını ifade etti.
"28 Mart'ta bir eyleme katılmadım, çünkü gözaltına alınmıştım"
20 gün tutuklu kalmış öğrencilerden Mehmet Efe Dağlı ifadesinde, "Bayram süresince Metris Cezaevinde kaldım. Bize herhangi bir kantin ihtiyacı sunulmadı, banyo havlusuna dahi ulaşamadık. Daha sonra Silivri'ye sevk edildik, adli suçlularla beraber kalma ihtimalimizin korkusuyla yaşadık. Hastane nezaretinde adli suçluların sözlü tacizine maruz kaldım. Delilleri karartma ya da kaçma şüphem de bulunmamaktadır. 20 günlük cezaevi, benim için başta psikoloojik zorluklar olmak üzere kolay olmadı. 28 Mart'ta bir eyleme katılmadım, çünkü şafak operasyonuyla gözaltına alınmıştım. Mağduriyetimizin giderilmesini istiyoruz" dedi.
"Suç yeri uyduruk, suç tarihi uyduruk, suçun kendisi uyduruk"
Yine 20 gün tutuklu kalan öğrencilerden Onurcan Çelebi, "Usul, hukuk gibi kelimeler artık çok anlamı kalmıyor. Bir garabetle karşı karşıyayız. Suç yeri uyduruk, suç tarihi uyduruk, suçun kendisi uyduruk. Yurt dışı yasağını bize değil tüm gençlere vermeniz gerekiyor. Çünkü mevcut durumdan ötürü tüm gençler yurtdışına gitmek istiyor zaten. Saraçhane eylemlerine ilişkin ifademi, deliller hukuksuz olduğu için vermeyeceğim. Ancak bu bir onur mücadelesidir, yine olsa herkes yine gidecektir" diye konuştu.
Bir diğer tutuklu öğrenci Ayşıl Yanar, "Fotoğrafımın olduğu eylemde polis herhangi bir dağılın çağrısı yapmadı" dedi.
20 gün tutuklu kalmış bir diğer öğrenci Ömer Berkay Yerhan da yurtdışı yasağına ilişkin savunmasında, "Kaçma şüphem yoktur çünkü biz bu toprakların çocuğuyuz ve hiçbir yere gitmeyeceğiz" dedi.
20 gün tutuklu kalan öğrencilerden Rabia Ayşegül Kulakoğlu da tüm sanıkların beraatini talep etti.
Savcı mütalaa verdi
Savunmaların ardından savcılık mütalaasını verdi. Mütalaada fotoğraflardaki kişinin kendileri olmadığını söyleyen kişilere ilişkin fotoğraflarla mukayese edilmesi, gazeteciler Elif Bayburt, Nisa Sude Demirel ve Ömer Akgün'e ilişkin gazeteci olduklarına dair delillerin dosyaya eklenmesi, duruşmada olmayan sanıkların adli kontrol talebinin sürmesi, kalan sanıkların adli kontrol kararlarının kalkması talep edildi.
Mahkemeden yeni adli kontrol kararı
Mahkeme, 14 kişi hakkındaki adli kontrol hükümlerinin devamına, 2 kişi hakkında adli kontrol uygulanmasına ve 2 kişi hakkında zorla getirilme kararı için müzekkere yazılmasına hükmetti. Dosyadaki fotoğrafların kendilerine ait olmadığını ifade eden 4 kişinin fotoğrafının temin edilerek bilirkişiye gönderilmesini istedi. Duruşma, eksik hususların giderilmesi amacıyla 10 Ekim tarihine ertelendi.
74 Asliye Ceza Mahkemesinde haklarında 3'er yıla kadar hapis istemiyle dava açılan 30 kişinin duruşması görüldü. Duruşma 15 Eylül'e ertelendi.
74. Asliye Ceza Mahkemesi duruşmayı 15 Eylül'e erteledi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından başlayan protesto eylemlerine katıldıkları iddiasıyla haklarında 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet' suçundan 6'şar aydan 3'er yıla kadar hapis istenen 30 kişi, İstanbul 74. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. Duruşma, salon kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nin salonunda görüldü.
Mahkeme, ilgili emniyet müdürlüklerine müzekkere yazılmasına ve suça konu eylemlere nerede ve ne şekilde katıldıklarının sorulmasına, ayrıca eksik hususların giderilmesine hükmederek duruşmanın 15 Eylül tarihine ertelenmesine karar verdi.
Dava öncesi açıklama: Arkadaşlarımıza hep birlikte sahip çıkacağız
Duruşmalar öncesi İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapan öğrenciler "Bizler hep birlikte omuz omuza nasıl mücadele ettiysek, bunun bir devamı olarak gördüğümüz dava süreçlerinde de hep birlikte olacağız. Haklarımıza, özgürlüğümüze, geleceğimize nasıl hep birlikte sahip çıktıysak, hakları gasbedilen arkadaşlarımıza da hep birlikte sahip çıkacağız" denildi.
Öğrenciler, "Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz", "Direne direne kazanacağız", " Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz", "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" sloganı attı.
Öğrenciler adına açıklamayı yapan Yaren Sarısaltık, şunları söyledi:
“Bugün burada, baskı ve zorbalığa karşı gelişen süreçte, mücadeleyi büyüttükleri için tutuklanan arkadaşlarımızın, yoldaşlarımızın davalarını takip etmek için bir araya geldik. Bugünkü dava konu dahilinde ilk değil, son dava da olmayacak. Zira yüzlerce kişi hakkında benzer davalar ve soruşturmalar açıldı. Bizler hep birlikte omuz omuza nasıl mücadele ettiysek, bunun bir devamı olarak gördüğümüz dava süreçlerinde de hep birlikte olacağız. Arkadaşlarımızla, yoldaşlarımızla dayanışmayı yükselteceğiz. Haklarımıza, özgürlüğümüze, geleceğimize nasıl hep birlikte sahip çıktıysak, hakları gasp edilen arkadaşlarımıza da hep birlikte sahip çıkacağız.”
Gözaltıların, tutuklamaların ve baskıların mücadelelerini engelleyemeyeceğini belirten Sarısaltık; “20 Mart'tan 29 Mart'a kadar estirilen gözaltı, tutuklama teröründe, binlerce kişi gözaltına alındı, 316 kişi tutuklandı. Zorbalığın tırmandırılmasına, tutuklama terörünün estirilmesine karşı üniversite kampüslerden meydanlara seslerimizi yükseltmeye devam ettik. Üniversitelerde yükselttiğimiz mücadelenin fırtınasını arkasına alan liseliler de 'hocama dokunma' diyerek iktidarın dayattığı saldırıları reddetti” dedi.
"Tüm tutsak arkadaşlarımız serbest bırakılsın"
İktidarın baskılarına, tutuklamalarına karşı mücadelenin ve dayanışmanın yükseltilmesiyle, tutsaklar serbest bırakılırken bugün hala 55 kişinin hukuksuz bir şekilde tutsak edilmeye devam edildiğini ifade eden Sarısaltık; “Bu arkadaşlarımızdan birisi de kronik kalp ve böbrek rahatsızlığı bulunan ve tüm itirazlara rağmen Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi'nde tutulan Esila Ayık. Esila'nın tedavisi gecikdirildiği gibi her geçen gün durumu da ağırlaşıyor. 'Tüm tutsak arkadaşlarımız serbest bırakılsın' diyoruz. Bugün burada ev baskınlarıyla gözaltına alınan ve tutuklanan arkadaşlarımız için yan yana geldik. Siyasi iktidarın baskı ve zorbalığı tırmandırmasına karşı meydanları dolduruyoruz, öfkemizi diri tutuyoruz. 19 Mart'ta korku barikatlarını yıkanlar olarak, 1 Mayıs alanlarını güçlendirmek için de mücadeleyi büyütüyoruz. Herkesi zorbalığa karşı hakları, özgürlüğü ve geleceği için omuz omuza olmaya, mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz”
Evrensel'i Takip Et