27 Nisan 2025 04:30

Ev kadınlarına emeklilik müjdesinin arka planı

İktidara yakın gazetelerin bir süredir gündeme getirdiği ev kadınlarına emeklilik meselesi kadınlara müjde değil kocaya bağımlı kılma, çocuk yapma baskısını ortaya seriyor.

Ev kadınlarına emeklilik müjdesinin arka planı

Görsel: Yapay zeka tarafından oluşturuldu

Laçin Barış

Günlerdir AKP’ye yakın gazeteler ve medya kuruluşları, iktidarın ilan ettiği aile yılı kapsamında ev kadınlarına emeklilik hakkı tanınacağı müjdeleniyor. Bahsedilen uygulamanın detayları resmi kurumlar tarafından henüz açıklanmış değil ve detayları, iktidara yakın gazetelerden gördüğümüz kadarıyla yorumlayabiliyoruz.

İktidara yakın gazetelerde aile koruma kalkanı paketi kapsamında ev kadınlarına emeklilik hakkı tanınacağı belirtiliyor. Başvuruda bulunan ev kadınları, isteğe bağlı sigorta ile kayıt olacak. Söz konusu sigorta, BAĞ-KUR kapsamında sayılacak. Böylece ev kadınları, primlerini her ay düzenli şekilde ödeyecek. Burada müjde olarak bahsedilen mesele, devletin ödenecek olan aylık pirimin üçte birini karşılayacak olması. Keza geçtiğimiz sene Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan yaptığı açıklamada, “İsteğe bağlı sigortalılık kapsamında, yükümlü olunan primin üçte birinin devlet tarafından ödenmesi yönünde bir sistem kuruyoruz” demişti.

Yani bir kadının emekli olabilmesi için güncel olarak aylık ödemesi gereken para miktarı 6 bin 200 lira olacak. Ayrıca gazetelerde yıpranma payının çocuk sayısına göre esneklik göstereceği ve erken emeklilik için çocuk sayısının belirleyici olduğu yer alıyor.

Emekli aylıkları sosyal yardıma dönüştü

Bahsi geçen uygulamanın ne anlama geldiğini BES Örgütleme Sekreteri Mustafa Güven’e sorduk. Güven, 2008’den sonra emekli aylıklarının düzenli olarak düştüğünü hatırlatarak, “Sosyal Yön Kurumunun bütçesine baktığımızda son 10 senede emekli aylıklarını karşılama oranının yükseldiğini görüyoruz. Yani emekli aylıkları aslında sosyal yönetim kurumuna, eskisine oranla daha az yükleniyor. Çünkü emekli aylıkları düzenli olarak düşürülüyor” dedi.

“Zaten amaç emekli aylıklarını giderek düşürmek ve emekliliği de kademeli olarak aslında bir sosyal yardıma dönüştürmek. Ev kadınlarına sigorta yapma ihtiyacı da biraz buradan çıkıyor. Yani bundan 15 sene önce ailedeki bir birey ya da eşlerden herhangi biri çalışıyorsa emekli aylığıyla dört kişilik bir aile, asgari ölçülerde geçinebilirken bugün eve giren bir aylığın dört kişilik bir aileyi geçindirmesi imkansız” diyen Güven, şu an en düşük emekli aylığının 14 bin 600 lira olduğunu ve emeklilerin çoğunluğun da buna yakın bir rakam aldığını hatırlattı: “Bu rakamla bırakın dört kişilik bir aileyi, tek kişi bile geçinemez.”

Kadın yine erkeğe bağımlı olacak

Emeklilik politikalarındaki gidişatı iktidar ve Mehmet Şimşek’in programlarıyla yorumlamak gerektiğini söyleyen Güven, “Daha fazla kişiyi en düşük aylıklardan emekli yapmak istiyorlar. Daha önce bir kişinin aldığı aylığın, iki üç kişiye bölündüğü bir duruma gelindiğini görüyoruz” dedi.

“Şimdi ev kadınlarına müjde diye emeklilik meselesini gündeme getiriyor iktidar cenahı ama hâlâ bizim önümüzde bir kanun teklifi yok. Okuduğumuz kadarıyla bireysel olarak kadınların para ödeyip emekli olabileceği hazırda bulunan mevcut uygulamaya sadece devlet bunun üçte birini ödeyecek gibi bir ekleme yapılacak” diyen Güven, bu düzenlemenin aylık 6 bin 200 lira prim tutarını yine kadının ödemesi anlamına geldiğini veya emeklilik koşulları sağlansın diye 1 milyon 116 bin lirayı toplu ödemek zorunda kalacaklarını vurguladı.

Devlete muazzam para transferi

“Ev kadını zaten kocaya bağımlı yaşıyor ve bu düzenleme onu bağımlı kılmaya devam edecek. Yoksul bir ailenin zaten bunu karşılayacak gücü olmayacak. Bu ayrıca devlet kurumlarına muazzam bir para akışı anlamına da geliyor” diyen Güven, “Kadınların bakım yükü nedeniyle işi bırakması, daha fazla kayıtsız çalışmaya mecbur kalması nedeniyle emekli olması çok daha zor ama şimdi bu düzenlemeyle bakım yükünün kadınların sırtına binmesinin bedelini yine çoğunlukla kadınlar ödeyecek” dedi.

‘Böyle düzenlemeler değil ücretsiz kreş istiyoruz’

Bahsedilen düzenlemenin içeriği bir yandan da kadınların çocuk sayısına dikkat çekiyor. Daha fazla çocuğu olan kadınlara “avantaj” sağlanacağı vurgulanıyor. Ancak buna dair detaylar haberlerde yer almıyor.

Adana’da 51 yaşındaki Hediye ile sohbet ediyoruz. Hediye’nin eşi emekli, iki kızı var. Bir kızı öğrenci. Hediye’ye düzenlemeyi soruyoruz: “Düzenleme söylentilerini duydum, duyduğum anda da ‘Hazine boşaldı para doldurmak için plan yapıyorlar’ dedim. Benim eşim emekli ama başka işte çalışmak zorunda. Bir kızım ise üniversite öğrencisi ve onun masraflarını karşılamak oldukça zor. Et yüzü uzun süredir görmüyoruz. Şimdi biz zar zor geçinirken ayda 6 bin lirayı nasıl ödeyeceğiz?​”

Bu uygulamanın yine kocaya bağımlı olmak anlamına geldiğini söyleyen Hediye kendi hayatından örnekler veriyor: “Evlendikten sonra kısa süre çalıştım ama çocuğum olunca işi bırakmak zorunda kaldım. İki çocuğumun bakımını üstlenmek zorundaydım çünkü bırakabileceğim ücretsiz kreş yoktu. Ayrıca ailedeki hastaların bakımı da benim sırtımdaydı. Biz bakıcı, hemşire, aşçı, temizlikçi görevlerinin hepsini aynı anda yapıyoruz.”

Bahsedilenin müjde değil, göz boyama olduğunu ifade eden Hediye, “Bu düzenlemeler yerine ücretsiz kreş açsınlar, kadınların çalışmasının önündeki engelleri kaldırsınlar. Yoksa bu düzenlemeler kadınları sadece doğurmak ve evdeki işlerin hepsini sırtlanmaya itiyor” dedi.

Avrupa’da da benzer bir tablo var: Çocuk doğur, bakımı sırtlan

AKP’nin aile yılı kapsamında özellikle nüfus politikalarıyla paralel bir şekilde giderek derinleşen yoksulluğu kadınların üzerinde bir sopa olarak kullanması böyle düzenlemelerin gündeme gelmesiyle karşımıza çıkıyor. “Çocuk doğur yardım edeyim” mantığıyla, cüzi yardımlarla kadınları iktidara bağımlı hale getiren politikalar farklı yönleriyle önümüze çıkıyor.

Bu mesele sadece Türkiye ile sınırlı değil. Dünyanın birçok yerinde kamuya ayrılan bütçe düşürülüyor, kadınların sırtındaki yük artarken bir de kadınlar daha fazla doğum yapmaları için sıkıştırılıyor.

Avrupa’da bunun birçok örneği mevcut. Birincisi devlet tarafından sağlanan Asgari Emeklilik (Basic or Non-Contributory Pensions). Bazı ülkelerde, belirli bir yaşa gelen ve uzun süre ülkede yaşamış olan kişilere (Prim ödememiş olsa bile) asgari bir emeklilik maaşı bağlanıyor. Örneğin Hollanda ve Danimarka’da bu uygulama var ama en az 50 yıl ülkede yaşama şartı aranıyor. Ama bu ülkelerin sayısı oldukça az.

Bir diğer uygulama ise Aile İçi Bakım Kredileri (Care Credits). Bazı ülkelerde, çocuk veya yaşlı bakımı nedeniyle ev kadınlarına prim ödeme zorunluluğu olmadan emeklilik puanı veriliyor. Örneğin Fransa’da her çocuk için iki yıl sigortalılık süresi ekleniyor. İsveç’te çocuk doğduktan sonra dört yıla kadar emeklilik puanı veriliyor. Almanya’da ise doğum sonrası ilk üç yıl boyunca kadının emeklilik hesabına katkı yazılıyor. Bu düzenlemeler doğu Avrupa’da da önümüze çıkıyor. Örneğin Macaristan’da en az sekiz yıl çocuk bakımı yapan kadınların o yılları çalışılmış gibi gösteriliyor. Polonya’da üç çocuk doğuran kadınlara ise erken emeklilik imkanı sağlanıyor.

Aslında Avrupa’ya baktığımızda bile ev kadınlarının sınırlı sayıda tamamen devlet ödeneği sağlanarak emekli olma hakkı var ama emekli olanların maaşı da sosyal yarımlar kadar düşük. Geri kalan ise sadece çocuk doğurma ve nüfus politikaları etrafında şekilleniyor. Kadınların bakım yükü azaltılmıyor tersine bakım yükünü kamudan kesilen bütçenin karşılığında kadının sırtına bindiriliyor. Keza Avrupa ülkelerinde bile kadınlar ve erkeklerin emekli maaşları arasında oldukça yüksek farklar var. Bu farklar, 2023 verilerine baktığımızda Almanya’da yüzde 36, Fransa’da yüzde 23, Hollanda’da yüzde 31 ve Polonya’da yüzde 25. Yani kadınlar, erkeklere göre daha az emekli maaşı alıyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İstanbul’a fiili kayyım!

İstanbul’a fiili kayyım!

Halkın güçlü tepkisiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) kayyım atayamayan iktidardan yeni hamle geldi. İBB’nin farklı birimlerinden çok sayıda üst düzey yönetici ve uzman gözaltına alındı; belediyeyi ‘Adım atamaz’ hale getiren yargı operasyonuyla adeta fiili kayyım atanmış oldu!

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Cübbeli Ahmet, “Gazı yavaş yavaş çıkartarak hani bir kerede 7-8 olacağına işte böyle 4’tür, 5’tir, 6’dır, hani gazı çıkart da bizi yıkma” diye ettiği dua sayesinde depremde can kaybı ve yıkım olmadığı imasında bulundu

Evrensel'i Takip Et