Dünyanın 1 Mayıs’ı -1 | Sömürü çarkları işçilerin kanıyla yağlanırken…
Dosyamızda Afrika’dan İskandinavya’ya, Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya çok sayıda ülkede işçi sınıfının 1 Mayıs 2025'i hangi sorunlar ve mücadeleler ile karşıladığını aktaracağız.

Fotoğraf: Arif Bektaş/Evrensel
Hazırlayan: Elif Görgü
Hayat pahalılığı, enflasyon, düşen ücretler, güvencesizleşen işler, kötüleşen çalışma koşulları, afete dönüşen doğa olayları; örgütlenme özgürlüğüne ve demokratik haklara yönelik artan baskılar, gericileşen ve otoriterleşen iktidarlar, Ukrayna’da sonsuz bir savaşa, Gazze’de soykırıma dönüşen ve giderek yaygınlaşan savaş ve silahlanma politikaları... Dünya işçi sınıfı, çalışma ve yaşam koşullarını dünyanın her yerinde giderek daha fazla birbirine benzeten ekonomik ve siyasal süreçlerin yaşandığı bir dönemde 1 Mayıs 2025’i karşılamaya hazırlanıyor.
Dosyamızda Afrika’dan İskandinavya’ya, Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya 10’dan fazla ülkeden muhabirlerimiz, siyasi parti temsilcileri ve gazeteciler 1 Mayıs 2025’e giderken ülkelerindeki sınıf mücadelesinin durumunu, işçilerin acil taleplerini ve 1 Mayıs’ı nasıl karşılayacaklarını aktaracaklar. Tablo sınıf üzerindeki baskı artar, baskı araçları şiddetlenirken sömürü çarklarının daha fazla çatışma ve savaş üretmek için döneceğine işaret ediyor.
Açılışı Brezilya, İtalya, Burkina Faso ve İngiltere ile yapıyoruz.
Burkina Faso: Cunta faşistleşiyor, işçiler birleşiyor
PCRV*
Burkina Faso’da işçi sınıfı, emekçiler ve gençlik, 1 Mayıs’ı zor ve karmaşık bir ortamda karşılamaya hazırlanıyor.
Bu duruma, terörist silahlı gruplar ve başta Fransa olmak üzere emperyalist güçler tarafından halkımıza dayatılan gerici iç savaş damgasını vurmaktadır. Ayrıca tekrarlanan askeri darbelerle sonuçlanan siyasi istikrarsızlık da söz konusudur. Ülke bir yıldan kısa bir süre içinde iki askeri darbe gördü (Koruma ve Restorasyon Hareketi I ve II tarafından).
Gerici iç savaş, işçi sınıfı ve halk için kıtlık, sağlık hizmetlerinin yetersizliği, temel sosyal hizmetlerin yok edilmesi gibi dramatik ekonomik, sosyal ve insani sonuçlar doğurdu. Yeni sömürgeci devlet, zor durumdaki halkları korumakta ve toprak bütünlüğünü savunmakta başarısız olarak tamamen iflas etmiştir. Terör saldırıları 10 binden fazla ölüme, 2 milyondan fazla insanın ülke içinde yerinden edilmesine yol açtı.
Uluslararası durumun etkileri
Emperyalist sistem, çağımızın tüm çelişkilerini şiddetlendiren derin ve çok taraflı bir kriz içinde. Bu kriz Afrika kıtasını, özellikle de Batı Afrika alt bölgesini de etkiliyor. Uluslararası emperyalizme, özellikle de Fransız emperyalizmine boyun eğmiş yeni sömürge devletler iflas ediyor.
Emperyalistler arası rekabet, Batı Afrika alt bölgesi ülkelerinde pazarların fethi ve muazzam maden ve tarım kaynaklarının yağmalanmasında da açıkça görülmektedir. Zor durumda olan Fransız emperyalizmi, diğer emperyalist güçlerin (ABD, Almanya, Japonya vb.) ve Rusya, Çin, Türkiye, İran, Hindistan ve Brezilya gibi yeni adayların sert rekabetiyle karşı karşıya. Bölgelerin kontrolü için emperyalist güçler arasındaki bu çelişkiler gerici iç savaşların kaynağı oluyor. Ekonomik ve jeostratejik çıkarlarına hizmet etmek üzere silahlı terörist grupları ve yeni sömürgeci orduları finanse edip silahlandırıyorlar.
Burkina Faso’da eylül 2022 darbesinden sonra ortaya çıkan askeri cunta, stratejik bir müttefik olarak Rusya’ya yöneliyor. Rusya, Burkina Faso’ya terörle mücadelede yardım etme kisvesi altında başkent Ouagadougou yakınlarında bir askeri üs kurdu. Ekonomi cephesinde de Rus şirketleriyle altın madenlerinin işletilmesine olanak tanıyan madencilik sözleşmeleri imzalandı. Ancak Fransız emperyalizmi, emperyalizmin baskın biçimi olmaya devam etmektedir. Başta bankacılık olmak üzere birçok ekonomik ve finansal sektörde hâlâ varlığını sürdürüyor. Türkiye gibi ülkeler bayındırlık ve inşaat sektörü ile silahlanma (insansız hava araçları) sektörlerinde yer alıyorlar.
Krizin sonuçlarından biri de borçların geri ödenmesi için Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası tarafından neoliberal tedbirlerin uygulanması. Burkina Faso, IMF’nin iyi bir öğrencisi; işçilerden ve halktan alınan vergiler hayat pahalılığını daha da ağırlaştırıyor ve eğitim ve sağlık bütçelerini ciddi ölçüde azaltıyor. Ülkenin maden kaynakları, maden ruhsatı verilmesi yoluyla çok uluslu şirketlere satılıyor.
Askeri rejimin demagojik ve sözde milliyetçi egemenlik söylemine rağmen, Burkina Faso’da emperyalist egemenliğin pekiştiğine tanık oluyoruz.
İktidar terör estiriyor
Burkina Faso’da Yüzbaşı İbrahim Traoré liderliğindeki çok kırılgan askeri cunta faşistleşiyor. Cunta vatandaşları kaçırmakta ve sendikacıları, gazetecileri ve aktivistleri keyfi olarak tutuklamaktadır. Demokratik özgürlüklere yönelik çok sayıda saldırı oluyor. Gösteriler yasaklanıyor, dernekler kapatılıyor. Vatandaşları sindirmek ve terörize etmek için ölüm tehditleri yükseltiliyor.
Ayrıca, cezasızlıkla vatandaşları avlayan ve iktidardakilerden tek bir kelime dahi duymadan adam kaçırma eylemleri gerçekleştiren ölüm timleri ortaya çıkmış durumda.
Bu barbarca baskıya rağmen, kuzeydeki Ouahigouya, ülkenin doğusundaki Nouna ve Diapaga’da yaşayanlar gibi insanlar daha fazla güvenlik, sağlık ve gıda için mücadeleyi sürdürüyor. Bu mücadeleler, halkın direniş ve mücadele ruhunun bozulmadığını göstermektedir.
1 Mayıs 2025 öncesinde işçiler, sendika merkezlerinin çağrısı üzerine ülkenin çeşitli bölgelerinde hazırlık toplantıları düzenleyerek harekete geçtiler. Devrimci bir sınıf sendikası olan Burkina Genel Emek Konfederasyonu (CGTB), seferberliği güçlendirmek, siyasi bilinç düzeyini ve demokratik özgürlükler ile sosyal hakları savunma mücadelesinde inisiyatif ve fedakarlık ruhunu yükseltmek için ülkenin tüm bölgelerinde mitingler düzenledi.
1 Mayıs için birlik
1 Mayıs, ülkenin 6 merkezi sendika organının yanı sıra özerk sendikaları bir araya getiren Sendikal Eylem Birliği (UAS) aracılığıyla birlik içinde örgütleniyor. Bu birlikte tüm ekonomik ve sosyal sektörler (madencilik, sağlık, eğitim, tarım vb.) temsil edilmektedir.
Tüm ekonomik ve sosyal sektörler (madencilik, sağlık, eğitim, tarım, inşaat ve bayındırlık işleri, bira fabrikaları vb.), insan hakları hareketleri aktif olarak 1 Mayıs’a hazırlanıyor. Ancak askeri cuntanın faşistleşmesiyle birlikte savaş ve güvenlik bahanesiyle sokak gösterilerinin engellenmesi riski ortaya çıktı. Yine de sendikalar varlıklarını hissettirmek ve taleplerini dile getirmek için her zaman farklı yollar bulmuşlardır. Bu yılın ana sloganları ise: Vatandaşların keyfi olarak tutuklanmasına ve kaçırılmasına hayır! Demokratik özgürlüklerin tasfiyesine hayır! Örgütlenme özgürlüğü, halk için gösteri özgürlüğü! Ölüm mangaları ve faşist milisler dağıtılsın! Hayat pahalılığına hayır! Ekmek ve özgürlük!
* Yukarı Volta Devrimci Komünist Partisi
Brezilya: Açlık, sefalet ve mücadele
Fotoğraf: Jornal a Verdade
Fernando Alves
PCR*
Brezilya’da ücretler çok düşük. Örneğin asgari ücret 1518 R$ (261 ABD doları). Sendika müzakerelerini destekleyen Sendikalar Arası İstatistik ve Sosyoekonomik Araştırmalar Dairesinin (DIEESE) tahmini, dört kişilik bir aile için asgari ücretin 7 bin 229 R$ (1244 ABD doları) olması gerektiği yönünde. Ücret artışları ise yüzde 2.5 ile sınırlı. İşçiler haftada 6 ve hatta 7 gün çalıştırılıyor. Patronlar ve hükümetler tarafından hakların geri alınmasıyla, dünyanın her yerinde olduğu gibi, çalışma daha güvencesiz hale getiriliyor.
Kamu sektöründe işçiler özelleştirme politikaları, kamu hizmetlerinin tasfiyesi, dondurulmuş maaşlar ve mesleki değersizleştirme ile karşı karşıya.
Sınıf mücadelesinin senaryosu, bir avuç zenginin ayrıcalıklarını arttırmak için üretilen her şeyin tadını çıkardığı, ülkede üretilen zenginliğin yoğunlaşmasını daha da arttıran, burjuvazi arasındaki çelişkilerin keskinleştiği bir senaryodur. Bu arada proletarya mümkün olan en kötü koşullarda yaşamını sürdürüyor. Nüfusun çoğunluğunun sağlık, eğitim, barınma gibi temel hakları garanti altında değil. Emekçiler gıda güvensizliği içinde yaşıyor çünkü ertesi gün ne yiyeceklerini bilmiyorlar. Brezilya dünyanın en büyük gıda üreticilerinden biri olmasına rağmen gıda fiyatları arttığı ve temel gıda sepetindeki ürünler giderek pahalılaştığı için açlık ve sefalet her yerde. Milyonerlerin taleplerini karşılamaya devam etmek için Lula Hükümeti, yönetilebilirlik ve “mali uyum” adına parlamento içindeki ve dışındaki en muhafazakar kesimlerle uzlaşma politikasını sürdürüyor. Sonuç olarak Brezilya emperyalist ülkelere, yani ABD, Çin, Rusya ve Avrupa Birliği’ne bağımlı bir ülke olmaya devam ediyor. Gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) neredeyse yüzde 50’si kamu borcunun faizini ödemek için hortumlanıyor, bankalar ve büyük uluslararası tekeller ekonomi politikasını dikte ediyor.
Bu koşullarda bu yılki 1 Mayıs’ın ana talepleri şöyle: Asgari ücretin yüzde 100 arttırılması, iş gününün günde 6 saate indirilmesi, bu çalışma rejimine tabi işçiler için 6x1 çalışma programına son verilmesi, gıda fiyatlarının düşürülmesi ve dondurulması, çalışma ve sosyal güvenlik reformlarının yürürlükten kaldırılması, kadınlar için eşit ücret ve haklar, 1964 askeri diktatörlüğünün ve 18 Ocak 2023 darbe girişiminin generallerinin, işkencecilerinin ve katillerinin cezalandırılması.
Sendika merkezleri, son yıllarda 1 Mayıs’a damgasını vuran sınıf karakterini, ilkelerini ve tarihsel mücadeleciliğini ortadan kaldırmaya çalışan reformist ve sağcı grupların hakimiyetinde olmasına rağmen, hareketlerimiz ve örgütlerimiz işçi mücadelesinin mirasını, Paris Komünü’nü, 1917 Devrimi’nin kazanımlarını ve öğretilerini ve tüm halk mücadelelerini, isyanları ve devrimleri kurtarıyor, sosyalizm için propaganda yapıyor. Bunlar Brezilya’da ve tüm dünyada devrimci çalışmanın ilerlemesi ve tüm insanlar için onurlu bir yaşam için önemli görevlerdir.
Sınıf temelli bir 1 Mayıs mücadelesi için! Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!
* Brezilya Devrimci Komünist Partisi
İngiltere’de silahlanma artıyor, ücretler düşüyor
Arif Bektaş
Muhafazakar Parti iktidarının ardından geçtiğimiz temmuz ayında işbaşına gelen İşçi Partisi iktidarı, vaatlerinin tersine, işçilere enflasyonun altında ücret artışları dayatıyor. Birçok iş kolunda işçi sayısında azaltmaya gidilerek, işçilerin daha fazla çalışması ve aynı ücreti alması isteniyor. Bazı fabrikaların “kâr yapamadıkları” gerekçesiyle kapatılmak istenmesi son bir yıl içinde işçilerin karşılaştığı bir başka sorun.
Bu nedenle İngiltere’de işçiler bu yıl 1 Mayıs’a işini koruma ya da düşük ücretlere karşı mücadele ile giriyor.
Bir ‘kirli oyun’ örneği
Birmingham’da 350 temizlik işçisi 11 Mart’tan bu yana grevde. Sebebi İşçi Partili belediyenin, geri dönüşüm bölümünde çalışan 150 işçiyi, sokaklarda çöp toplama bölümüne almaya çalışması oldu. Aynı zamanda, 4 kişilik çöp kamyonlarında 3 kişi çalıştırılmak istendi. Böylelikle yeni işe başlamışlar gibi yılda 8 bin sterlin ya da daha az bir ücret almaları dayatıldı.
Bu duruma karşı işçiler grev oylaması yaptı ve Birmingham sokaklarında 11 Mart’tan bu yana çöp dağları oluştu. Adına rağmen işçi düşmanı ve sermaye dostu bir parti olan İşçi Partisi, diğer partiler gibi işçileri sokakları kirliliğe terk etmekle suçluyor. İşçiler ise 1 Mayıs’a grevle girmeye hazırlanıyor.
‘Kâr benim zarar senin’
İngiltere’de patronlar adeta “Kâr benim zarar senin” dayatmasında bulunuyor. Bu durum, tüm şirketlerin açıktan temel politikası haline geldi.
Özelleştirmenin ilk başladığı ülkelerden biri olan İngiltere’de devlete ait ne varsa 1970’lerden itibaren satıldı. Bunlardan biri de British Steel, yanı Britanya Çelik. British Steel, dünyanın en çok üretim yapan çelik fabrikalarının başında geliyordu. En büyük üretim kapasiteli Stunthorpe Fabrikası Çinli bir patrona ve Galler’deki Port Talbot da Hintli bir patrona satıldı.
Bu patronlar, başka ülkelerde işçi ücretlerinin daha düşük olması nedeniyle bu fabrikaları kapatıp, ucuz iş gücünün olduğu ülkelere üretimi kaydırmak istiyor ve sahibi oldukları fabrikaları kapatma kararı aldılar.
İşçiler buna itiraz etti ve son bir yıl içinde en az 10 kez grev ve eylemler yaptılar. İşçiler ve sendikalar, bu fabrikaların tekrar devlet tarafından kontrol edilmesi ve fabrikaların üretime devam etmesini istiyor. İşçi Partisi hükümeti başta buna yanaşmazken, işçilerin baskısı sonucu Scunthorpe’a hükümet müdahale etmek zorunda kaldı. Bu iki fabrikada, toplam 5 bine yakın işçi çalışırken, yan sanayi ve işçi aileleri de düşünüldüğünde en az 2 milyon insan etkilenecek. Bu nedenle halkın da işçilere ciddi desteği var. Mücadele sürüyor.
Silaha var işçiye yok
Birçok kesimin büyük umutlarla beklediği İşçi Partisi iktidarı, iktidar olur olmaz asıl rolü olan sermaye ve savaş politikaları hattına girmekten bir adım geri durmadı. Silahlanmaya görülmemiş düzeyde para ayrılıyor ve gelecek 5 yıl için bu planın devam etmesi bekleniyor. Ukrayna’ya silah desteği ve İsrail’e tam arka çıkmanın yanı sıra, denizaltı ve nükleer silahların yenilenmesine milyarlarca sterlin harcanacak.
Son araştırmalara göre yaklaşık 15 milyon kişi yoksulluk içinde yaşıyor. Ayrıca çalışmasına rağmen yoksul olanların sayısı da hızla artıyor. İşçilere enflasyon oranında bile zam yapılmazken, hayat pahalılığı karşısında işçilerin alım gücü de sürekli düşüyor.
Hükümet sosyal yardımlara da saldırıyor. Engelli yardımı, çocuk yardımı ve işsizlere verilen yardımlarda büyük kesintilere gidiyor. Birçok sendika yer yer grev ve eylemlerle karşılık verirken, ülkenin birçok yerinde irili ufaklı kazanımlar da oldu.
Bu yıl 1 Mayıs, her yıl olduğu gibi birkaç şehirde yapılacak yürüyüş ve toplantılarla kutlanacak. Londra’da her yıl olduğu gibi Marx Hatıratı Kütüphanesi önünde toplanılarak Trafalgar Meydanı’na yürüyüş gerçekleşecek. Sendikalar, onca saldırıya rağmen her yıl olduğu gibi bu yıl da yürüyüşe sembolik olarak katılacak.
Resmi tatil olmayan 1 Mayıs bazı şehirlerde de hafta sonu kutlanacak.
İtalya: Yeni koşullarla karşı karşıya bir dönem
Fotoğraf: Scintilla gazetesi
Scintilla Gazetesi
Yayın Kurulu
İtalyan işçi sınıfı 1 Mayıs’a giderek artan bir baskı altında giriyor. Ülkemizde ekonomi genel olarak durgun, sanayi sektörü ise sürekli gerileme içinde. Otomotiv, çelik endüstrisi, temel kimya, TLC, tekstil sektörü, moda, ahşap, makine, gıda ürünleri, ciddi bir kriz yaşıyor.
Büyük şirketlerde ve taşeronlarda iş durdurmalar ve işten çıkarmalar birbirini izliyor. Sübvansiyonlar azalıyor ve yüz binlerce işçi ve aileleri yoksulluğa sürükleniyor.
Patronlar sendikaların ücret artışı taleplerini reddediyor ve fabrikalarda sömürüyü yoğunlaştırıyor, iş temposunu ve iş yükünü arttırıyor.
Sınıf mücadelesine karşı yasa hazırlığı!
Georgia Meloni Hükümeti sömürüyü ve güvencesizliği arttıran ve iş gücü piyasasını daha da serbestleştiren önlemler almaya devam ediyor. İşçi sınıfı ve halk kitlelerinin mücadelelerini kriminalize etmek ve bastırmak için yakında bir “güvenlik yasası” çıkarılacak.
Sınıf mücadelesi bu zor koşullarda gelişiyor. Geçtiğimiz kasım ayında ulusal bir genel grev yapıldı. Metal işçileri, nakliye işçileri, lojistik işçileri gibi saldırı altındaki sektörler 8 saatlik genel grevler yapmaya devam ediyor. Birçok fabrikada onlarca ve onlarca saatlik grevler, oturma eylemleri ile zorlu mücadeleler gelişiyor. “Güvenlik yasası”na karşı ve Filistin ile dayanışma gösterileri devam ediyor ve birçok genç insanın katılımı dikkat çekiyor.
Birçok kentte yürüyüşler
1 Mayıs’ta Roma, Milano, Bologna, Palermo gibi pek çok şehirde gösteriler düzenlenecek, büyük sendikalar ve diğer sınıf temelli sendikaların çağrısıyla toplantılar, mitingler, konserler gerçekleştirilecek.
En yaygın sloganlar ise şunlar: “İşten çıkarmaları durdurun”, “Ücretleri arttırın”, “Güvenli bir iş için” “Askeri harcamalara ve yeniden silahlanmaya hayır, sosyal harcamalara evet”, “Baskıya hayır”, “Kahrolsun Meloni Hükümeti!”.
Bu gösterilere, işçilerin seferberliğini ve eylem birliğini teşvik ederek, birlik ve mücadelenin çimentosu olan ortak sınıf çıkarları olduğunu açıkça ortaya koyarak, sınıf düşmanının kim olduğunu ve iş birlikçilerinin kim olduğunu; ulusal ve uluslararası düzeyde burjuva kurumlarının rolünün ne olduğunu açıkça ayırt ederek katılacağız.
İşçi sınıfının yeni koşullarla yüzleşmek zorunda olduğu bir döneme giriyoruz. Sınıfın, barışçıl gelişmeye ilişkin eski yanılsamaları terk etmek ve kapitalist sınıfla daha şiddetli çatışmalara hazırlanmak için kendisini yeniden örgütlemesi gerekiyor.
Yarın: ABD, Almanya, Yunanistan ve Pakistan
Evrensel'i Takip Et