27 Nisan 2025 13:18

​​​​​Yoksulluğun kadına yüklediği ağır yük: "Taşıyıcı annelik"

"Kiralık Rahimler" haberiyle 28. Metin Göktepe Gazetecilik Özel Jüri Ödülü alan gazeteciler Zeynep Yüncüler ve Seda Karatabanoğlu ile haberin arka planını konuştuk.

​​​​​Yoksulluğun kadına yüklediği ağır yük: "Taşıyıcı annelik"

Fotoğraf: Seda Karatabanoğlu

Ramis Sağlam
[email protected]


Kadının kaç çocuk doğuracağı tartışmalarından, doğumu hangi yöntemle yapılacağına varan tartışmaların sonu gelmiyor. Bu tartışmalar sadece yaşadığımız coğrafyayla da sınırlı değil göreceli olarak gelişmiş ülkelerin siyasi atmosferinde de tartışmalar yaşanmaya devam ediyor.

Kürtaj başta olmak üzere kadın bedeni üzerinde yaşanan tartışmaların yaşandığı günlerde iki gazeteci kadın Zeynep Yüncüler ve Seda Karatabanoğlu, tartışma yaratacak "Kiralık Rahimler" haberiyle farklı bir sorunu gündeme getirdiler. 28. Metin Göktepe Gazetecilik Özel Jüri Ödülü alan gazeteciler Zeynep Yüncüler ve Seda Karatabanoğlu ile üç ülkede titizlikle araştırdıkları haberlerinin arka planını konuştuk.

Fotoğraf: Seda Karatabanoğlu

"Kiralık Rahimler: Türkiye-Gürcistan-Kuzey Kıbrıs Üçgeninde Büyüyen Taşıyıcı Annelik Pazarı" haberiniz ile kadın bedeni üzerinden küresel bir ticarete ayna tuttunuz.  Haberi yaparken karşılaştığınız kadınların bu olaya yaklaşımıyla başlamak istiyorum. İzlenimlerinizi aktarabilir misiniz?

Taşıyıcı annelik ticareti nedeniyle görüştüğümüz kadınlarda en belirgin his korku ve çaresizlikti. 9 ay boyunca bir başkasının bebeğini bedenlerinde taşıyorlar. Hamileliğin tüm olumsuz durumlarına maruz kalıyorlar.  Bunun bir de öncesi var: Embriyo transferinden önce, taşıyıcı annelerin bedenini hamileliğe hazırlamak için çeşitli ilaçlar kullanmaları gerekiyor. Bu bedeni oldukça yoran bir süreç. Üstelik Gürcistan'da taşıyıcı anne olabilmek için daha önce bir çocuğunuzun olması şart. Bu çocukların önemli bir kısmının hala anne bakımına ihtiyaç duyan bir yaşta olduğunu düşünürsek kadınların için hem fiziksel hem de psikolojik olarak zor ve yıpratıcı bir süreç. Kadınların taşıyıcı anne olmadaki ana motivasyonları yoksunluklarına çare bulmak. Özellikle barınma sorununu çözmek için ev alma hayali kuruyorlar. Gürcistan ekonomisi son yıllarda gelişme kaydetse de özellikle kırsalda yoksulluğun yoğun olduğu bir ülke. Taşıyıcı anne olan kadınlar ne kadar çocuğu olmayan ailelere yardım etmek istemelerinin de bir etken olduğunu söyleseler de taşıyıcı anne olma süreci kolay değil. Asıl belirleyici olan şey yoksulluk.

Türkiye, Gürcistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üçgeninde gerçekleştirdiğiniz titiz çalışma sonucunda oluşturduğunuz haberi yaparken, yaşadığınız zorlukları bizimle paylaşır mısınız?

İnsanlar bu konuda konuşmaktan çekiniyor. Bu alanda çalışan profesyoneller de (klinik çalışanları vs)  konuşmaktan korkuyor. Çünkü kliniklerini "zor durumda" bırakabilecek bir şey söylemekten çekiniyorlar. Yapılan işlemlerin ne kadar kanuna uygun olup olmadığını bilemiyorlar bu nedenle yanlış bir şey söyleyip başlarına iş almaktan ve işlerinden olmaktan korkuyorlar. Örneğin Gürcistan'da Türkiyeli kadınların da yer aldığı iddia edilen soruşturma dosyalarının numaralarına ulaştık. Ancak dosya içeriği hakkında bilgi talebimiz yanıtsız kaldı. Tiflis'te taşıyıcı annelikle ile ilgili davalarda yer alan avukatlarla ve bu konuda daha önce çalışmış gazetecilerle konuştuğumuzda taşıyıcı annelik ile ilgili dosyalar hakkında yüksek düzeyde gizlilik olduğunu öğrendik. Benzer bir durumu KKTC ve Türkiye'de de yaşadık. KKTC'de bir de ülkenin uluslararası arenada devlet olarak tanınmamasının yol açtığı sorunlar var.

Üç ayrı ülkede görüştüğünüz kadınların farklı değer yargıları- toplumsal baskıları "Kiralık Rahim" olmaya nasıl bakıyorlardı?

Çoğunlukla ekonomik olarak zorluk içinde yaşayan kadınlar taşıyıcı anne olmaya karar veriyor. Devletlerin kadın istihdamı konusunda üzerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirmediği durumlarda bu tarz operasyonlar artıyor ve kadın bedeni üzerindeki istismarların yolu açılıyor.

Haberimizde de anlattık, araştırma yaptığımız coğrafyada taşıyıcı anneliğin etik olarak tartışıldığı noktadan çok uzağız. Hukuki olarak net olmayan durumlar kadın ve çocuk istismarının önünü açıyor. Gürcistan çok arada kalmış bir ülke. Politik olarak Rusya ve AB arasında varlık savaşı veriyor. Anayasaya göre din özgürlüğü olsa da Ortodoks Kilisesi ülkede epey etkili. Taşıyıcı annelik ve embriyo transferi hakkında Patrik'in olumsuz açıklamaları toplum üzerinde etkili. Bu da taşıyıcı anne olan kadınların toplumda sıklıkla bunu saklamasına yol açıyor. Bazı kadınlar ailesinden ve komşuların taşıyıcı anne olduklarını saklıyor. Süreci gizlilikle yürütüyorlar. Bazıları taşıyıcı annelik yaptıkları ailelerin ya da kliniklerin sağladığı kırsaldaki evlerde hamileliğini geçiyor.

Gürcistan'da tanıştığımız kişilerle sohbetlerimizde bu alanda çalışan profesyoneller dışında halkın bu konuda bilgisi kısıtlı olduğunu gördük. Çünkü taşıyıcı annelik işlemi oldukça pahalı. Taşıyıcı annelik hizmeti alanların neredeyse tamamı yabancı.

Benzer bir durum Kıbrıs'ta da var. Halk konuyla pek ilgili değil. Bu işlem zenginler ve yabancılar için. Kıbrıs özelinde bir de uluslararası arenada devlet olarak tanınmama durumu var. Bu durum KKTC'de doğan bebeklerin evrakları ve bebeklerin ebeveynlerinin ülkelerine dönmesi konusunda sorun olabiliyor.

Ne kadar haberinizin merkezinde üç ülke varsa da bu sorun hangi coğrafyalarda yaşanıyor?

Evet, taşıyıcı annelik uygulaması ve uygulamadan doğan etik tartışmalar, istismar vakaları sadece Türkiye, Gürcistan ve Kuzey Kıbrıs ile sınırlı değil aslında küresel çapta bir problem. Bu problemler, yasal boşlukların veya ekonomik eşitsizliklerin yoğun olduğu coğrafyalarda maalesef mevcut.

Örneğin, dünya çapında sivil toplum kuruluşlarının bu meseleyle ilgili hazırladığı raporlara göre Meksika'da yasal boşluklar nedeniyle birçok suistimal yaşanıyor. Aynı şekilde Hindistan da taşıyıcı annelik uygulamasında istismar vakalarında ön sırada yer alıyor diyebiliriz. Raporlar ayrıca, Tayland, Laos ve Kamboçya'yı da işaret ediyor.

Rusya-Ukrayna savaşı öncesi ise, Ukrayna neredeyse dünyada bu uygulamanın merkeziydi diyebiliriz. Ancak savaştan sonra buradaki operasyon, öncelikli olarak Gürcistan'a, daha sonra Azerbaycan'a ve Kuzey Kıbrıs'a kaydı.

ABD'nin bazı eyaletlerinde de bu uygulama yasal ve yaygın. Örneğin, Kaliforniya'da. Bazı çalışmalar da bu eyalette düşük gelirli kadınların birden fazla taşıyıcı anneliğe başvurduğunu belirtiyor. Bu da kadının bedenen ve ruhen sağlık sorunları yaşamasına neden oluyor.

Evrensel'i Takip Et