28 Nisan 2025 04:25

1 Mayıs yaklaşırken TPI işçisi anlatıyor: İnsanca yaşayabileceğimiz bir hayat istiyoruz

Aliye Ceylan
[email protected]

İzmir’in Menemen ve Çiğli ilçelerinde rüzgar türbini kanadı üreten Amerikan şirketi TPI Kompozit, işçilerin 2022’deki direnişiyle gündeme gelmişti. Haklarını almak için greve giden ve işten atılan arkadaşlarını işe geri aldıran işçiler, bu kez yeni toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde mücadele ediyor. İşverenin yüzde 30 zam önerisine karşılık sendikanın talebi yüzde 120. Peki, sağlıksız çalışma koşulları, düşük ücretler ve ağır mesaiye rağmen işçiler bu kez haklarını alabilecek mi? Yıllardır fabrikada çalışan bir işçiyle TİS sürecini ve 1 Mayıs hazırlıklarını konuştuk.

Üç senede bir yapılan sağlık testleri

TPI denilince akla ilk olarak sağlık problemleri ve bunun sonucunda oluşan meslek hastalıkları geliyor. Sohbete başlar başlamaz bundan dem vuruyor işçi: “Tozun, kimyasalın içindeyiz. Mesela trim alanında işi yapan kişinin yaptığı işten çıkan tozlar etrafa yayılmasın diye ayrıca birinin vakum tutması gerekiyor ama iş çabuk bitsin diye yanına vakumu tutacak kişi verilmiyor. Finish (zımpara, boya yapılan yer) denilen alanda da aşırı derecede toz oluyor. Tüm işçilere toz maskesi veriliyor ama yazın onunla çalışmak tabii ki zor oluyor. Akciğer rahatsızlıkları olan arkadaşlar var, astım gibi. Ayrıca akciğerde leke çıkıyor. Normalde daha sık yapılması gereken sağlık testleri üç senede bir yapılır hale geldi.”

"Denetim olduğu gün her yer pırıl pırıl"

“Fabrikaya kontrole gelindiğinde haberli geliyorlar, halbuki denetim habersiz yapılmalı” diyen işçi, “Denetim olduğu gün her yer pırıl pırıl, olması gerektiği gibi. Ondan sonra değil. Kontrolün olduğu gün ‘Arkadaşlar, değerlere dikkat edelim, toz olmasın’ deniliyor. Özellikle gece vardiyasında çok toz oluyor, halbuki üç vardiyada da dikkat edilmesi lazım. İş güvenlikçi var ama sanki danışıklı dövüş halindeymiş gibi. Her ne hikmetse uyarması, dikkat edilmesi gereken yerlerde o an gezmiyor, dolaşmıyor alanda. İş güvenliği zayıf. Bir an önce iş çıksın da haftada 12 kanat üretelim, para kazanalım dertleri o. Haftada muhtemelen 7-8 tane falan çıkıyor. Mesela 15 kişiyle yapılması gereken işi 10 kişiyle yaptırıyorlar. Bu, iş kazalarına da yol açabiliyor tabii. Geçen hafta Meksika’daki fabrikada bir işçinin üzerine kanat düştü, öldü. Bunun üzerine bir gün işe gitmedik” diye anlatıyor.

Yaşadıkları sorunların bununla sınırlı kalmadığını belirten işçi, “Eskiden 5 yaşını geçmemiş servisler veriyorlardı, şimdi 10-12 yaşında, bir tarafı bozuk, bir tarafı kırık araçlar veriliyor. Banyo ve tuvaletler rezil durumda. Çalışırken üzerimize yapışan kimyasalları, cam elyafı evimize taşımamamız lazım. Orada bir banyoya girip temizlenmemiz lazım. Yenileme yok, fayanslar kırık kırık, patlamış durumda. Yemekler orta halli, fena değil.” diyor.

"Ailemi 8 saat sonra görebilmek istiyorum"

Peki ya bunca yüke, hastalığa, kötü fiziksel koşullara rağmen emeklerinin karşılığını alabiliyorlar mı? Buna aldığımız yanıt pek şaşırtıcı olmuyor: “Bir ay boş, bir ay dolu maaş alıyoruz. Yeni giren biri 36 bin TL dolu, 23 bin TL boş maaş alıyor. İstiyorlar ki fazla mesaiye kalalım, istediğimiz ücretleri fazla mesailerle dolduralım. İstediğimiz ücretleri 8 saat çalışarak almamız gerekiyor aslında, fazla mesai zoruyla değil. Ben ailemi 8 saat sonra görmek istiyorum. Neden haftanın 3-4 günü 12 saat çalışayım? Zaten bedenen ağır bir iş yapıyoruz. Yan haklar çok zayıf. Bayramlarda ödenekler çok düşük. Senesi dolanlara 1700 küsur para veriyor. 3 ayda bir de 1300 civarı market parası veriyor, çok gülünç. Bir poşet anca dolar onunla. Temel ihtiyaçlarımızdan kısmaya başladık. Çocuklar isyan ediyor bazen, ‘Ama biz oyuncak alıyorduk önceden, şimdi alamıyoruz’ diye. Sendikanın olduğu başka fabrikalarda yan hakları ve koşulları iyi olan örnekleri çok duyuyoruz. Benim yan haklarım niye zayıf? Bizim şimdiye kadar bunları elde edemememizin sebebi, geçmişten gelen sendika yöneticilerinin zayıf kalması. Açık açık konuşmak gerekirse, ’70’lerin sendikaları yok artık günümüzde.”

"2022’deki o ruh, o kararlılığımız yine geliyor, hissediyoruz"

“Yüzde 120 zam istiyoruz, ancak bu şekilde insanca, açlık ve yoksulluk sınırının altında kalmadan bir maaş alabiliriz” diyerek enflasyon oranlarına dikkat çeken işçi, “İki senelik imzalanıyor bu sözleşmeler ve aydan aya enflasyon artıyor. O yüzden istediğimiz rakamlar çok normal. Bence bunların amaçları, 6 yıl ve üzeri çalışanları eritip yeni eleman almak. Böylelikle yeni eleman için 6 ay teşvikten yararlanacak. Bu sefer para da düşecek. Bu, işverenin işine gelmiş olacak. Buna da sendikanın müdahale etmesi lazım. Eğer anlaşma sağlanmazsa, 13 Mayıs’ta grev kararını asacağız. 2022’deki o ruh, o kararlılığımız yine geliyor, hissediyoruz” diyor.

"1 Mayıs’a giderken taleplerimiz: Güvenceli bir iş ve insanca bir yaşam"

Patronun vereceği teklifi oylamak için sandık kurulmasını istemediklerini, şeffaf olması için açık oylama yapılmasını istediklerini belirterek, “Diyorlar ki, ‘Fabrika Fas’a taşınacak, kapatılacak.’ Biz de diyoruz ki, ‘Hakkımızı ver, ne yapıyorsan yap.’ 800 işçi çıkarılacağı söylendi. İki kişiden bir kişi çıkacak demek oluyor bu. Sen benim için savaşacaksın, ben senin için. Biz birbirimize kenetleneceğiz. Ben çıkış alırsam hak ettiğim kıdem tazminatını alacağım, sen kalırsan hak ettiğin ücretle çalışmaya devam edeceksin. O yüzden geri adım atmayacağız kararımızdan” diye konuşuyor.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da 1 Mayıs’ta meydana gidip taleplerimizi yüksek sesle söyleyeceğiz diyen işçi, son olarak “1 Mayıs’ta taleplerimiz: Güvenceli bir iş ve insanca bir yaşam olacak” diyor.

Evrensel'i Takip Et