Türk tiyatrosunda silinmez bir iz bırakan sanatçı: Muhsin Ertuğrul
Tiyatroda unutulmaz izler bırakan sanatçı Muhsin Ertuğrul'un ölümünün üzerinden 46 yıl geçti.

Muhsin Ertuğrul, Leblebici Horhor (1923) filmi kamera arkası. (Fotoğraf: Mesut Kara arşivi)
İstanbul - Türk tiyatro ve sinemasında iz bırakan yönetmen, oyuncu, yapımcı ve çevirmen Muhsin Ertuğrul'un vefatının üzerinden 46 yıl geçti.
Hariciye Nezareti memurlarından Hüseyin Hüsnü Bey ile Alman asıllı Fatma Dilruh Hanım'ın oğlu Ertuğrul, İstanbul'da 28 Şubat 1892'de dünyaya geldi.
Çocuk yaşlarında meddah, Hacivat Karagöz ve orta oyunu gibi geleneksel sahne gösterilerine ilgi duymaya başlayan sanatçı, sırasıyla İstanbul Tefeyyüz Mektebi, Darüledep, Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi ve Toptaşı Rüştiyesi ile Mercan İdadisinde eğitim gördü.
Hüsnü Bey, oğlunun Mabeyn katibi olarak sarayda görev yapmasını isterken Ertuğrul, tiyatro aşkıyla başka bir yola girdi. Sanatçı, rüştiyede öğrenciyken okul arkadaşlarıyla amatör tiyatro çalışmalarında bulundu.
Muhsin Ertuğrul, bir süre marangoz çıraklığı ve tornacılık yaptı. Meşrutiyet'in ilan edilmesinin ardından İstanbul’da tiyatro faaliyetleri artınca, Ertuğrul için de bir kapı açılmış oldu.
O dönem Tepebaşı Tiyatrosunda görev yapan yönetmen ve oyuncu Burhanettin Tepsi'nin bulunduğu heyete girmeye çalışan sanatçı, Arap Salahaddin Bey ile temas kurdu. Amacına ulaşan Ertuğrul, profesyonel olarak sahneye ilk kez 2 Ağustos 1909'da Erenköy'de oynanan "Sherlock Holmes" oyununda "Bob" karakteriyle çıktı.
Türkiye'de ilk kez sahnelenen "Hamlet"te oynadı
Bir süre Odeon Tiyatrosunda çalışan Ertuğrul, William Shakespeare'in kaleme aldığı "Othello" ve Türkiye'de ilk kez sahnelenen "Hamlet" piyeslerinde rol aldı.
Ertuğrul'un yeteneğini fark eden sanatçı usta oyuncu Vahram Papasyan, mutlaka Avrupa'ya gitmesini ve tiyatroya orada devam etmesini önerince, sanatçı 1911'de Paris'e gitti.
Maddi imkanlar nedeniyle kısa süre sonra Fransa'dan Türkiye'ye dönen Ertuğrul, arkadaşlarıyla kendi topluluğunu kurdu.
Usta oyuncu, 1913'te yeniden Paris'e giderek eğitimini tamamladı ve dünyaca ünlü tiyatro topluluklarıyla tanışma imkanı yakaladı.
Aynı yıllarda Comedie Française'de Paul Gravolet'ten özel dersler alan Ertuğrul, Şehzadebaşı'nda açtığı Ertuğrul Sineması'nda, film gösterimleri öncesi kısa tiyatro oyunları sahneledi.
Darülbedayi'nin kuruluşunda yer aldı
Muhsin Ertuğrul, 1914'te İstanbul'da "Darülbedayi" adıyla hayata geçen, sonraki yıllarda Şehir Tiyatroları adını alan merkezin kuruluşunda yer aldı. Sanatçı, Darülbedayi'de Reşat Rıdvan Bey ve Andre Antonie ile görev yaptı.
Sinema ve tiyatro incelemeleri yapmak üzere 1917-1921'de yaşadığı Berlin'de İstanbul Film şirketini kuran Ertuğrul, aynı dönem Üstat Film'in ortaklığını ve yönetmenliğini de üstlendi.
Usta tiyatrocu, "Karanlıkta Işık" adlı filmde önemli bir rol aldıktan sonra "Samson", "Kara Lale Bayramı" ve "Şeytana Tapanlar" filmlerini çekti. Almanya günleri sırasında 1917'de "Edebi Tiyatro Heyeti" adlı bir topluluk kuran sanatçı, o yıllarda Halit Fahri Ozansoy'un "Baykuş" piyesini de sahneledi.
Berlin'de "Beranien Düşesi" filminde ihtilalci bir subay rolünü oynayan Muhsin Ertuğrul, Türkiye'ye döndükten birkaç ay sonra Temaşa dergisinde çeşitli sinema eleştirileri kaleme aldı.
Robert Kolejinde, Halide Edip'in librettosunu yazdığı, Vedi Sabar'ın bestelediği "Kenan Çobanları" operasını hazırlayan Ertuğrul, Kurtuluş Savaşı üzerine ilk belgesel sayılan "Zafer Yolları" adlı filmin yönetmenliğini yaptı.
Sovyetler Birliği'nde 3 film çekti
Muhsin Ertuğrul, 1925-1927'de bulunduğu Sovyetler Birliği'nde, Nazım Hikmet aracılığıyla sinema dünyasından pek çok kişiyle tanışma ve çalışma fırsatı buldu.
Burada "Tamilla", "Spartaküs" ve "Beş Dakika" filmlerini çeken sanatçı, ayrıca Moskova'da bütün tiyatrolara girme izni alarak Stanislavski, Nemiroviç-Dançenko, Aleksandır Yakovleviç Tayrov ve Vsevolod Meyerhold ile tanışıp onların çalışmalarına katıldı.
Ertuğrul, ABD'ye seyahat ederek sinema ve tiyatro üzerine çeşitli araştırmalarda bulundu. İstanbul'a döndükten sonra, 1927'de üstlendiği Darülbedayi'nin sanat yönetmenliğini 1949'a kadar sürdürdü.
İlk sesli Türk filmi "İstanbul Sokaklarında" ve "Bir Millet Uyanıyor"u çeken Ertuğrul, "Karım Beni Aldatırsa", "Söz Bir Allah Bir", "Leblebici Horhor Ağa", "Aysel Bataklı Damın Kızı" filmlerinde senarist olarak "Mümtaz Osman" takma adını kullanan Nazım Hikmet ile çalıştı.
Türkiye'de 1922'den 1940'a kadar tek film yönetmeni olan Ertuğrul, 1928'de Türkiye'nin ikinci büyük yapım şirketi İpek Film'in kurulmasına öncülük etti ve "Ankara Postası"nın büyük ticari başarı kazanmasının ardından burada yönetmen olarak 20 filme imza attı.
Ertuğrul, 1931'de Tiyatro Meslek Okulunun kurucuları arasında yer aldı. 1933'te İstanbul'a çağrılan Viyana Müzik ve Tiyatro Akademisi başkanı Joseph Marx, Belediye Konservatuvarının öncüsü sayılabilecek bu okulu yeni baştan düzenledi ve Muhsin Ertuğrul bu kurumda da dersler verdi.
İstanbul Şehir Tiyatrosunda başyönetmenlik yaptı
Sanatçı, Moskova'da çocuk tiyatrosu üzerine de incelemeler yaptıktan sonra 1935-1936 sezonunda İstanbul Şehir Tiyatrosunda Türkiye'deki ilk düzenli çocuk oyunlarını başlattı. Ertuğrul, tiyatro alanında verdiği hizmetler nedeniyle 1932'de Goethe Madalyası ile ödüllendirildi.
Ankara Devlet Konservatuvarında bir süre tiyatro öğretmeni olarak görev yapan Ertuğrul, 1941'de eşi Handan Ertuğrul ile Perde ve Sahne adlı dergiyi çıkardı.
Ertuğrul, 1947'de Ankara'da Küçük Tiyatro, 1948'de Büyük Tiyatroyu kurdu, 1949'da Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne getirildi.
"Bir Komiser Geldi" oyunundaki müfettiş rolüyle oyuncu olarak son kez sahnede görülen sanatçı, 1950'de Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinden istifa etti.
Ertuğrul, Türk sinemasında tamamı renkli ilk film olan "Halıcı Kız"ı 1953'te çekti ve bu film sanatçının son sinema çalışması oldu. 1954'te ikinci kez Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü olan Ertuğrul, 1955'te Küçük Tiyatro ve Oda Tiyatrosunu açtı.
İstanbul Şehir Tiyatrosunda başyönetmen olarak 1958-1966'da görev yapan Ertuğrul, bu dönemde Üsküdar, Kadıköy ve Zeytinburnu Tiyatrolarını açtı, 23 Ekim 1971'de Türkiye'de ilk kez Devlet Kültür Armağanı'nı aldı.
Usta tiyatrocu, 1974'te 82 yaşındayken yeniden Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliğine atandı. Ertuğrul, Türk sinemasında da farklı türlerdeki ilk örneklerini veren 30 filmi yönetti.
Sahnede cenaze töreni istemedi
"Leblebici Horhor Ağa" filmiyle 2. Venedik Film Festivali'nde Türk sinemasına ilk uluslararası ödülü kazandıran Muhsin Ertuğrul, Batı tiyatrosunun yorum, sahne tekniği ve yönetim alanlarındaki yeniliklerini Türk tiyatrosunda da uygulamaya koydu ve tiyatronun İstanbul dışındaki şehirlere yayılmasına katkıda bulundu.
Muhsin Ertuğrul'a 23 Nisan 1979'da Ege Üniversitesince fahri doktor payesi verildi. Sanatçı, vefatından bir hafta önce, törende yaptığı konuşmada, "Unutulmamak güzeldir. Sanatsal yaşamımın en güzel armağanını aldım. Artık ölsem de gam yemem." demişti.
Ünvanını almak ve sanat yaşamının 70. yılı kutlamalarına katılmak üzere gittiği İzmir'de 29 Nisan 1979'da kalp yetmezliği sonucu yaşamını yitiren sanatçının cenazesi, İstanbul'da Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Vefatından bir süre önce mektup yazan sanatçı, Levent Camisi'nde tören istediğini belirterek, "Kimse çiçek yollamasın. Gazetelere ilan vermeyiniz. Tiyatro sahnelerine konulmasın tabutum. Kimse önümde tören düzenine girmesin ve cenazemi Zincirlikuyu'daki ilk eşim Neyyire'nin yanında ayrılan yere gömün." vasiyetinde bulunmuştu.
Muhsin Ertuğrul, "Beranien Düşesi", "Istırap/Samson", "Boğaziçi Esrarı: Nur Baba", "Ateşten Gömlek", "Kız Kulesinde Bir Facia", "Ankara Postası", "Şehvet Kurbanı", "Kıskanç" adlı filmlerde oyuncu olarak rol aldı.
"Kara Lale Bayramı", "Şeytana Tapanlar", "Samsun", "İstanbul'da Bir Facia-i Aşk", "İstanbul'da Istırap", "Kahveci Güzeli" filmlerinin yönetmenliğini de üstlenen sanatçı, yapımcı olarak da "Samsun", "Aysel Bataklı Damın Kızı"nda yer aldı.
Usta sanatçı ayrıca "Boğaziçi Esrarı", "İstanbul'da Bir Facia-i Aşk", "Kız Kulesi'nde Bir Facia", "Ateşten Gömlek", "Leblebici Horhor", "Sözde Kızlar", "Ankara Postası", "Kaçakçılar", "İstanbul Sokaklarında", "Bir Millet Uyanıyor", "Leblebici Horhor Ağa", "Aysel Bataklı Damın Kızı", "Bir Kavuk Devrildi", "Evli mi Bekar mı?" ve "Halıcı Kız" filmlerinin senaryosunu yazdı, yönetmenliğini yaptı. (Hilal Uştuk/AA)
Evrensel'i Takip Et