Festivali Karagöz’e hediye ettim
Türkiye’nin ilk özel festivali olan Uluslararası İstanbul Kukla Festivali bu yıl 16. kez düzenlenecek. Bugün başlayacak olan festival kapsamında 15 farklı ülkeden 30 kukla oyunu ve kukla sanatının farklı formlarda değişik gösterileri İstanbul’da olacak.Kukla Sanatçısı Cengiz Özek’in Sanat Yönetmenliğini yaptığ
Kukla Sanatçısı Cengiz Özek’in Sanat Yönetmenliğini yaptığı festivalde, masa kuklasından ipli kuklaya, Bunraku’dan el kuklasına, gölge oyunundan video performanslarına, gelenekselden moderne uzanan kukla gösterimleri izleyicisiyle buluşacak. 16 yıldır bu festivali neredeyse tek başına yürüten Özek, 13 yaşında başlamış kukla yapmaya. Festivalin kukla sanatına ve seyircideki kukla algısına önemli katkıları olduğunu düşünüyor.
Bu yıl 16. yılını geçirecek Kukla Festivali. Türkiye’de kukla sanatı ve bunun üzerinden yapılan festivalin bu kadar uzun soluklu olması biraz şaşılacak bir durum gibi...
Aynı zamanda Türkiye’de yapılan ilk özel festivaliz. 16 yıldır küçük bütçelerin dışında büyük çoğunluğu özel bütçeyle yapıldı bu festivalin. Tabii ki devlet, Kültür Bakanlığı, yerel yönetimler bu festivallere destek vermeli. Ama destek vermiyorlar diye de beklememeli. Böyle çıkışlar yapılabilmeli.
KUKLANIN SINIRLARINI SEYİRCİ GÖRSÜN
Kukla Türkiye’de Karagöz’le Hacivat’tan gelen köklü bir gelenek. İlginç olan dünyada da böyle. Ama dışardan bakıldığında insanların günlük yaşamlarından kopuk bir halde sanki bu sanat...
Dediğiniz gibi ülkemiz için köklü bir sanat. Anadolu’ya Orta Asya’dan gelme. 19. yüzyıla geldiğimizde de Fransa’dan gelen ipli kukla ve sonra da İtalya’dan gelen el kuklası İbiş’i görüyoruz. Bu sanat çok geniş bir kesimi kapsıyor. Romanya’ya gittiğinizde Karagöz kelimesini kullanıyorlar ve karşılığı komik insan. ‘Ne kadar Karagöz insansın’ diyorlar mesela. Yunanistan’da başka bir estetiğe ulaşmış Karagöz normları var. Saray Bosna, Afrika ülkeleri, Mısır, Suriye, Tunus’ta, Libya’da da benzer bir kök var. Kuklaya genel olarak baktığımızda geleneksel ve naif olan bir yanı var. Bunu biliyoruz. Ama bunun dışında günümüzde değişik disiplinlerle birlikte hareket eden, iç içe yaşayan bir kukla sanatı var. Bu da modern tiyatronun temelini oluşturmakta. Video performans, dans, mask, aktör ve obje kullanımının iç içe geçtiği performanslar artık seyirciyle buluşuyor. Bu örnekler bizim festivalimizde de yer alıyor. Festival programını belirginleştirirken, geleneksel formdan en uç noktasına kadar varan gösterileri davet etmeye çalışıyoruz. Kukla nedir, sınırları ve boyutları nereye kadar ulaşabilir. Seyircinin algısında değişik bir perspektif oluşturmak için bu önemli. Festivali önemli kılan da bu zaten.
16 yıldır sizinle ilerliyor bu festival. Tabii ki kukla sanatçısı olarak değerlidir. Ama sizdeki ısrarın da ayrı bir önemi olmalı...
13 yaşında Karagöz yapmaya başladım ben. Birden tutuldum bu sanata. Ve bu festivalin oluşmasına çalışırken de ona hediye ettim. Üç üniversitede okudum ve bunların hepsini de Karagöz’ü daha iyi geliştirmek için okudum. İmparatorluk döneminden cumhuriyete geçişteki o duraksama olmasaydı bugün nerede olurdu bu sanat? Sorusunun cevaplarını arayan oyunlar hazırladım. Türkiye’deki seyircinin Karagöz algısını geliştirmek için bu festivali düzenledik. Ben yazılarıma ‘Kukla sever misiniz?’ sorusuyla başlıyorum. Çünkü Türkiye’de kukla seveni bulmak zor ilk başta. Çünkü buradaki sanatçılar kukla sanatını sallanan bebeklermiş gibi yansıttılar. Ama artık bu festivalle bunun bir sanat olduğu ve kendi tiyatro sanatlarının temelini oluşturduğunu algılamaya başladılar. Bu yıl İBBŞT’ye Onur Ödülü veriyoruz. Çünkü repertuvarlarında kukla oyunlarına önemli ölçüde yer vermeye başladılar. Festivalin bunda etkisi olduğunu düşünüyorum ve bu da bir kukla sanatçısı olarak bana haz veriyor.
Ama bazı sanat kurumları kukla sanatının gelişmesine karşılar adeta. Karagöz hâlâ Osmanlıca oynanmak zorundaymış gibi düşünüyorlar.
‘HOTEL DE RİVE’ İLE FESTİVAL GALASI
Festival programınız epey yoğun geçecek. 15 ülkeden 30 oyun...
Evet. 15 ülke, 30 oyun ve 60 sahne... Festival 8 Mayısta başlayacak. Romanya’dan gelen bir 3D’li bir gösteri ki bu tür ender rastlanan bir durum. Oyunu ben de ilk defa izleyeceğim. Normal de izlemediğimiz oyunları almıyoruz programa ama bu oyunun videosunu izledim ve çok etkilendim. Müthiş bir gösteri. Böyle bir kukla oyunuyla başlayacak festival. 10 Mayısta ise festivalin gala gecesi olacak. Galada Almanya-Fransa-İsviçre ortak yapımı olan heykeltıraş Giometti’nin heykellerinden yola çıkılarak hazırlanmış kuklalarla, oyunculuk ve kukla oynatımıyla ‘Hotel De Rive’ adlı oyunu gösterilecek.
Ayrıca festivalde; İngiltere’nin ipli kukla tekniğindeki varyete şovu ‘İpli Böcek Sirki’, İspanya’nın Kuklacısı Jordi Bertran’dan ‘Antoloji’, İtalya’dan ‘Talita Kum’, Meksika’nın Karagöz’ü anımsatan gösterisi renkli gölge oyunu ‘Kaplan’, Hindistan’ın ipli kuklasının bütün renklerini taşıyan ‘Kathpuli’, Norveç’in kukla ve tiyatro dünyasını bir araya getiren ustalık çalışması ‘Açlık’ gibi gösteriler var. Türkiye’den ise Tiyatro Tem’den ‘Gündüz Niyetine’, Ahşap Çerçeve’nin ‘Kara Kabere’si, İBB Şehir Tiyatrolarının ‘Damlaların Dansı’, ‘Deniz Kızı’, ‘Üç Kardeş ve Muhteşem Kurt’, İzmit Şehir Tiyatrosundan ‘Gişe’, Kadro Pa, ‘Macbeth in the Kitchen’, Altıdan Sonra Tiyatro’dan ‘Haz Makamı’, Hayalbaz ‘Bremen Mızıkacıları’ gibi daha pek çok tiyatronun oyunları yer alacak. (İstanbul/EVRENSEL)