Taşeron tekeli
Posta Hizmetleri Yasa Tasarısı AKP’nin oylarıyla Meclis Genel Kurulunda kabul edildi. PTT AŞ’nin kuruluşu, yapılanması ve faaliyet konularına ilişkin esasları düzenleyen yasayla posta sektörünün ‘serbestleştirilmesi’ yani özelleştirilmesi hedefleniyor. Bir kamu kurumu olan PTT, tamamen piyasa kurallarının hakim olacağı bir şirket
PTT’nin özelleştirilmesi süreci, ilk olarak 24 Nisan 1995 yılında, telekomünikasyon ve posta hizmetlerinin birbirinden ayrılarak, Türk Telekomünikasyon A.Ş. kurulmasıyla başladı. Kabul edilen yasayla 1840 yılından bu yana memleketin en ücra noktasına kadar posta, telefon, telgraf gibi iletişim hizmeti yürüten PTT’nin özelleştirilmesinde önemli bir adım atılmış oluyor. Posta, telefon, kargo hizmetleri taşeronlaştırılırken; posta hizmetlerinin “kamusal niteliği” yerine, “karşılanabilir ücret” kavramı getiriliyor.
TAŞERONA HAVALE
PTT aracılığıyla yürütülen hizmetler piyasalaştırılarak, ‘devlet tekeli’ yerine ‘taşeron tekeli’ yaratılıyor. Posta, kargo hizmetlerinin yanı sıra bankacılık yasasına tabii olmadan bankacılık hizmeti yürütme yetkisi ve ayrıcalıklar da yeni düzenlemeyle birlikte taşeron şirketlere verilmiş olacak.
Kanun, PTT çalışanlarının kefalet sandığındaki paralarına 2004 yılında el konulmasıyla başlayan taşeronlaşmanın son adımı olarak değerlendiriliyor. 2004 yılında el konulan kefalet sandığındaki birikmiş parayla PTT’nin altyapısı iyileştirilmiş ve artık “satılabilir” hale getirilmişti.
Posta, telgraf ve kargo hizmetlerinin tüm toplum kesimlerine yönelik kolay ve ucuz erişilebilir, nitelikli kamusal hizmet olarak sunulması gerekirken, bu hizmetlerin bölünerek, taşeron şirketler eliyle, güvencesiz, geçici işçilerle yürütülmesi hizmetin halka pahalı sunulmasının yanı sıra, niteliği ve iletişim güvenliği de tehlikeye sokuluyor.
TÜZEL: PTT PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR
İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, yasayla posta alanının ulusal ve uluslararası sermaye çevrelerine peşkeş çekildiğini belirtirken, hükümetin sermayenin hizmetkarı olarak faaliyet gösterdiğini söyledi. Tüzel, “AKP Hükümeti, ‘müdahaleci devletten proaktif devlete dönüşümün’ ilk düzenlemelerini demir yolları ve posta hizmetleri alanında gündeme getirmiştir. Böylece, ekonomik faaliyetten elini çeken devlet, özel sermaye için düzenleme yaparak onun “hizmetkarı” derekesine çekilmiş oluyor. Dolayısıyla, PTT bünyesinde yürütülen ve stratejik öneme sahip posta, telgraf, kargo, tahsilat, bankacılık hizmetleri alanında ciddi bir boyuta ulaşmış olan toplumsal birikim siyasi iktidar tarafından belirlenecek ulusal ve uluslararası sermaye çevrelerine peşkeş çekilecektir” diye konuştu.
Tüzel ayrıca şunları ifade etti: “Yıllardır, posta emekçilerine 1 kuruş vermeyen hükümet, bu düzenlemeyle PTT’nin birimlerini bir çırpıda sermaye kesimine aktarmakta beis görmemektedir. Emek ve halk karşıtı bu yasaya karşı, sendikalarımızı ve halkımızı seslerini yükseltmeye çağırıyorum.”
ÇALIŞANLAR GÜVENCESİZ
PTT çalışanlarının önemli bir kısmı sözleşmeli, kadrolu memur ve önemli bir bölümü de taşeron eleman olarak çalıştırılmaktadır. Taşeron işçiler sendikal ve sosyal haklardan yoksun, güvencesiz ve asgari ücretle çalıştırılmaktadır.
PTT’nin AŞ’ye dönüştürülmesiyle, personel alımı, işten çıkarma, tayin, terfi, ücretlerin belirlenmesi, çalışma koşullarının ve saatlerinin belirlenmesi gibi konularda yetki şirket yönetimine ait olacaktır. Bu durumda, çalışma yaşamındaki mevcut sorunlar daha da artacaktır. Şirket kâr güdüsüyle hareket edeceğinden, güvencesiz, kuralsız çalıştırma yaygınlaşacaktır. Dolayısıyla, posta hizmetleri alanında yaşanacak taşeronlaşma ile, on binlerce posta emekçisi ve ailesi olumsuz etkilenecektir.
DÜZCE PTT’DE İŞÇİ KIYIMI
PTT Düzce Baş Müdürlüğünün, kargo bölümünden 9 işçiyi işten çıkarması PTT önünde protesto edildi. DİSK’e bağlı Nakliyat-İş Sendikasının yaptığı açıklamada işçilerin işe geri alınması talep edildi.
Örgütlenme Sekreteri Erdal Kopal yaptığı açıklamada, “Bütün bu yaşananların bir tek açıklaması var. PTT Düzce Baş Müdürlüğü sendikamızın taşerondaki örgütlenmesinden haberdar olmuş ve apar topar taşeron firma ile üç yıllığına imzaladığı sözleşmeyi üç ay sonra fesih etmiştir. İşe alınmayan işçiler sendikamıza üye olan işçilerdir” diye konuştu. Kopal 17 Nisan tarihinde işyeri önünde direniş başlattıklarını ve bu uygulamayı hazmedemeyen işverenin 6 Mayıs tarihinde bir üyelerini daha işten çıkardığını belirtti.
PTT Düzce Baş Müdürlüğüne seslenen Erdal Kopal sendikalı olmanın anayasal bir hak olduğunu ve işverenin bu tutumla yasalara karşı gelerek suç işlediğini söyledi. (Ankara/EVRENSEL)