Mersin uluslarası müzik festivalinde Souad Massi coşkusu
Cezayir asıllı müzisyen Souad Massi bu kez Mersinlilerle buluştu. Uluslar arası Müzik Festivali kapsamında Mersin’e gelen Massi, Mersin Kültür Merkezi’nde sahne aldı. Arapça, Berberice ve Fransızca şarkılarıyla Mersinlilerin karşısına çıkan Massi’nin şarkılarında yine; “özgürlük”, “memleket has
Akdeniz’in kıyı ülkelerinde konuşulan ve “Akdeniz Arapçası” da denebilecek şive, öteden beri; Hatay, Adana ve Mersin’de yaşayan Arapların da kullandığı şivedir. Ve Mersinliler Massi’nin konserinde, aynı dilden ama başka ülkelerin şarkılarıyla tanışmış oldular.
MASSİ’NİN MÜZİKAL EVRİMİ
Sanatçı konserini, hüzün ve coşku biçiminde iki bölüm halinde verirken özellikle perküsyondaki zenginlik seyirciler tarafından büyük beğeni kazandı. Grubun bateristi değişmiş ve eskinin yerini Senegalli bir usta almış. Darbuka ve bendir çalma ustası Rabah Khalfa ise gruba getirdiği ritim yenilikleriyle, heyecan düzeyini başarıyla zirveye taşıyor. Geriye elektro gitarla birlikte Massi’nin akustik ve klasik gitarı kalıyor. Elektrogitar bazen fado, bazen buzuki bazen de udi ezgilere doğru yol alırken, dümeni rock’a doğru da başarıyla kırabiliyor.
Massi’nin Mersin konseri için; “Doğunun haykırışının, yoğunlukla, batı enstrümanlarıyla yapıldığı bir performans” diyebiliriz. Bu tanım, Massi’nin müzikal evriminin geldiği yeri de gösteriyor. Coşkuda Souad zirveye ilerlerken, yine de gözler sahnede ud, keman ve cümbüş gibi grubun daha önce kullandığı, doğuya ait çalgı aletlerini arıyor.
Sanatçının en önemli özelliklerinden biri de; O’nun, Cezayir başta olmak üzere, Arap coğrafyasının otantik ezgilerini başarıyla derlemesidir. Anadolu topraklarının olabildiğince zengin ve sanki hiç tükenmeyecekmiş gibi duran ezgi zenginliğine bakınca, insanın aklına “Neden Massi’nin de içinde yer alacağı ortak bir çalışma yapılmasın?” sorusu geliyor. Hele de Hatay, Adana ve Mersin hattındaki otantik Akdeniz Arap şarkılarını düşününce… Arada müzisyen Serdar Keskin’le karşılaşıyoruz ve bu düşünceyi ona soruyoruz; “Bizi aşar, büyük sponsorlar olmadan, hele de menajerleri aşarak ne mümkün?” diyor. Yine de örneğin Kardeş Türküler ile Massi’yi ya da Marcel Khalef’i ortak sahnede görmenin hayalini kurmak güzel! Hele hele Arap coğrafyasının yangın yerine döndüğü böylesi bir dönemde…
SİZ ARAPÇA’YI NERDEN ÖĞRENDİNİZ?
Konser öncesinde Souad Massi ile sohbet etme şansını elde ettik, Evrensel okurları için sorularımızı samimiyetle yanıtladı. Ama hemen belirtelim ki, Arapça sorular sormamıza şaşırarak ilk soruyu Souad Massi sordu; “Siz Türkiye’de önceden Arapça biliyor muydunuz, okullarda mı öğrendiniz? Yoksa çocukluğunuz Arabistan’da mı geçti?”
Türkiye’de Arapça’nın okullarda öğretilmediğini söyledik. Buradaki insanların anadilinin Arapça olduğunu belirttik. Souad Massi, Türkiye’nin Hatay, Mersin, Adana kentlerinde, yoğun bir Arap nüfusunun yaşadığını bizden öğrenmiş oldu. Geçmişte Suriye’den gelip bu bölgelere yerleşen insanların öyküsünü ilgiyle dinledi. Bu kentleri bilmediğini, şaşırdığını belirterek soru sorma sırasını bu kez bize verdi.
“BİZDE DEMOKRASİ SÖZCÜĞÜ BİLE YOKTU!”
Kuzey Afrikalı, Cezayirli bir sanatçı olarak kendisine Tunus ve Mısır’daki halk ayaklanmaları için ne hissettiğini sorduk. Bu gelişmelerden dolayı çok sevinçli olduğunu söylüyor. Çünkü bütün halkların demokrasi içinde yaşamalarını istiyor. “Halkların bu yolda ilerlemelerini istiyorum” diyerek özgürlük mücadelesinde çok insan öldüğüne dikkat çekiyor. “Mısır’da, Tunus’ta ama özellikle Suriye’deki çatışmalarda çok sayıda insan hayatını kaybetti. Yani biz Arap halkına ilelebet diktatörlükle yönetilmek reva görülmüş sanki. Bizde demokrasi sözcüğü bile yoktu.Üzücü çok üzücü” diye sözlerine devam ediyor. Suriye’deki sıcak gelişmeleri sorduğumuzda yanıtı kısaca şöyle oluyor; “Ben Suriye’de şu anda olanlara karşıyım. Demokratik yoldan mücadele etmek lazım. İnsanlar, gençler, çocuklar özgürlük talep ettikleri için ölmemeli.”
SİZDE, MÜZİKTE ÇEŞİTLİLİK VAR...
Souad Massi, Türkiye’deki bir önceki konserini, 19 Ocak’ta İstanbul CRR’de vermişti. O konserde, sanatçının önceki çalışmalarına göre daha fazla sayıda batı enstrümanına yer vermesi dikkat çekmişti. Bu tercihin nedenini soruyoruz. “Sizde, Türkiye’de; müzikte çeşitlilik var, her yöreden müziğiniz var” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor;
“Sizde Avrupa tarzı müzik ile doğu müziği bir arada bulunuyor. Ben Türkiye’de, dünyanın en güzel kentinde bulundum. Sizde doğu ile batı müzik tarzı bir arada bulunuyor. Arap tarzını sevenler de var, batı tarzı müziği sevenler de. Bence bu güzel bir durum”. Massi’nin sürekli bir arayış ve değişim içeren çalışmalarında özetle gözlenen gelişimi şöyle tarif etmek mümkün; “Doğunun köklerine, batının ise müzikal formlarına doğru yolculuğa devam...”
Çalışmaları ve yeni projelerini soruyoruz. Geçtiğimiz günlerde Filistin’e gitmiş ve ilk defa Filistin’de bir filmde oynamış, bunun mutluluğunu yaşıyor. Ayrıca yeni bir albüm hazırlığı var, sevenlerine duyurulur...