Uçmak özgürlük mü? Ağlamak mı?
İnsanoğlu tarih boyunca kuşlara hep imrenerek bakmış. Uçmayı yerçekimine tutsak olmadan özgürce istediği yere gitmek olarak düşünürüz. Uçma hayali insanlık tarihi kadar eski olsa da, bu tarihin büyük çoğunluğu insanların kuşları taklit etmeye çalıştıkları başarısız örneklerle doludur.EFSANE
EFSANEDEN DENEYE
Tarihteki ilk öykü İkarus’un efsanesidir. Efsaneye göre Kral Minos; İkarus ve babası Daedalus’u Girit’e hapseder. Hapis hayatından kurtulmak isteyen Daedalus’un aklına kaz tüylerinden kanatlar yapıp bunları kullanarak adadan kaçmak gelir. Gerçekliği olmayan bu efsane adeta Hezârfen Ahmed Çelebi’de hayat bulur. Evliya Çelebi’nin aktardığına göre; “İptida, Okmeydan’ın minberi üzere, rüzgâr şiddetinden kartal kanatları ile sekiz, dokuz kere havada pervaz ederek talim etmiştir. Badehu Sultan Murad Han Sarayburnu’nda Sinan Paşa Köşkü’nden temaşa ederken, Galata Kulesi’nin taa zirve-i belâsından lodos rüzgârı ile uçarak, Üsküdar’da Doğancılar meydanına inmiştir. Sonra Murad Han, kendisine bir kese altın ihsan ederek: ‘Bu adam pek havf edilecek (korkulacak) bir ademdir. Her ne murad ederse, elinden geliyor. Böyle kimselerin bekası caiz değil’ diye Gâzir’e (Cezayir) nefyeylemiştir (sürmüştür). Orada merhum oldu.” (Evliya Çelebi Seyahatnamesi. C. 1, S. 670)
Rivayet doğru ise uçan ilk insandır Ahmet Çelebi. Hezârfen lakabı ise “bin fenli” veya “çok şey bilen” anlamına gelmektedir. Hezârfen Ahmed Çelebi’nin İsmail bin Hammad el Cevheri’den ilham aldığı düşünülür. İsmail bin Hammad el Cevheri 11.yy’da tahta kanatlarla bir minareden atlayıp ölen birisi olmasına rağmen birçok esere en eski uçuş denemesi olarak geçmiştir. Bana sorarsanız uçma hayali ile yüksekten atlayan cesaret sahibi binlerce insandan sadece biridir.
Ahmet Çelebi’nin uçmuş olması herkeste olduğu gibi IV. Murat’ında hayranlığına neden olmuştur. Ancak başka bir duygu hayranlığa baskın gelmiştir: Korku! IV. Murat, Hezarfen’ı Cezayir’e sürgün ederken “Bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelir, böyle kimselerin bakaası caiz değil” diyerek korkusunu dile getirmiştir. (Çelebi, Evliya (1996). Seyahatname. İstanbul: Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, s. 318)
Ahmet Çelebi’nin uçuş deneyimi, IV. Murat’ın saltanatının ilk yıllarında denk gelen bu deneyden sonra, bu sefer Legari Hasan Çelebi de yine IV. Murat (1612, 1640) zamanında tarihte ilk defa füzeyle uçan adam unvanını kazanır. Elli okkalık barut macunu ile dolu, yedi kollu bir fişeği vücuduna bağlatır ve bu fişekleri yardımcılarına ateşlettirir. Fişekleri ateşlettirmeden evvel Sinan Paşa köşkünde kendisini seyreden IV.Murat’a dönerek, “Padişahım, İsa peygamber ile konuşmaya gidiyorum. Sizi Allah’a ısmarladım” diye şakada bulunur. Hasan Çelebi barutların bitmesi üzerine kollarına taktığı kanatları açar ve denize iner. IV. Murat Hasan Çelebi’yi de ödüllendirdikten sonra Kırım’a sürgüne gönderir. En nihayetinde Osmanlı da uçmak özgürlükten ziyade sürgünde ölmekle sonuçlanan bir eylem olur.
YENİ ARAYIŞ: BALON
Uçma girişiminde kuşları taklit etmekten vazgeçiş balonun keşfi ile başlamıştır. 1766 yılında Henry Cavendish hidrojeni bulmuş ve bu gazın havadan hafif olduğunu tespit etmiştir. 1767 yılında Joseph Black’ın hafif bir aracın hidrojenle doldurulması ile hava okyanusunda yüzebileceğini (uçabileceğini) öne sürmüştür. İlk uçuş 5 Haziran 1783 tarihinde Fransız Joseph Michel Montgolfier ve Jacques Etienne Montgolfier kardeşler tarafından Annonay köyünde çapı 10.5 metre olan ketenden bir torbayı sıcak havayla doldurarak olmuştur. Balon 450 metre kadar yükselerek 10 dakikada 1.5 millik mesafe kat etmiştir. Halen günümüzde balonlar turistik seyir ve meteorolojik amaçlar ile kullanılmaktadır.
İnsanın hayalindeki kuşlar gibi uçmak eylemine en yakın icat planör olmuştur. Ancak dünyada ilk planörün mucidinin 1886 yılında bir deneme uçuşu esnasında düşerek ölen Otto Lilienthal olduğu bilinmektedir.
Planör zamanla gelişmiş, Orville Wright ve Willbur Wright kardeşlerin ilk uçağı yapmasına da fikir öncülüğü yapmıştır. Wright Kardeşler ile aynı dönemde birçok ülkede kısa mesafeli uçuş denemeleri olsa da Wright Kardeşler 1905’te 39 km mesafeyi aşan, 39 dakika süren uçuşları ile uçağın mucitleri olarak tarihe geçmişlerdir.
İnsanoğlunun tarih boyunca özgürlükle eş tuttuğu uçma eylemi uzun serüveni ardından öncelikle savaşlarda kendini göstermiştir. Henüz taşımacılık için kullanılmaya başlamadan önce neredeyse icadıyla birlikte savaşlar için kullanılmaya başlanmıştır. Tarihte uçağı askeri amaçla ilk Bulgaristan 1. Balkan Savaşı’nda (1912-1913) keşif için kullanmıştır. I. Dünya savaşı sonrasında askeri amaçlar ile yapılan çalışmalar uçak endüstrisinin de gelişmesini sağladı, nihayetinde II. Dünya Savaşı’nda uçaklar belirleyici bir rol oynadı.
Uçmaya ilişkin her gelişme hâlâ kâr, savaş, egemenlik gibi kelimeler ile birlikte anılmakta. İnsanlık tarihinin “kuşlar gibi özgür olma” hayali de uçmanın hayal olmaktan çıkıp gerçeklik olması ile son bulduğunu düşünüyorum. Zira kuşlarda kentlerin kirli ve dar çatı aralarına ve elektrik tellerine mahkum değiller mi?
TÜRKİYE’DE İLK UÇAK
TÜRKİYE’DE ilk uçak fabrikası Nuri Demirağ’ın girişimi ile kurulmuş ve Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Reşit Alan tarafından uçak çizimleri yapılmıştır. 1936’da ilk tek motorlu uçak Nu.D-36 ve 1938’de Nu.D-38 adlı çift motorlu 6 kişilik yolcu uçağı üretildi. 1941’de tamamen yerli yapım ilk uçağı İstanbul’dan Demirağ’ın memleketi Divriği’ye uçtu.
THK’nın siparişi olan ve son olarak İstanbul’dan Eskişehir’e uçan uçakların teslimi için Eskişehir’de bir kez daha test uçuşu yapılması talep edilmiştir. Selahatiin Reşit Alan, 1938’de Nu.D-36 uçağıyla iniş yaparken, çevredeki hayvanlar hava alanına girmesin diye pistte açılan hendeği görmez ve hendeğe düşer. Reşit Alan bu kazada vefat eder. Bu kazadan sonra THK siparişi iptal etti. Nuri Demirağ, mahkemeye verdiği THK ile yıllar süren bir mahkeme sürecine girdi. Mahkeme THK lehine sonuçlandı. Ayrıca uçakların yurtdışına satılamaması için bir de kanun çıkartılır. Böylece İlk yerli uçağın kaderi daha sonra üretilecek ilk yerli otomobil ‘Devrim’ ile aynı olur.