THY’de ya popçu olacaksın ya da topçu!
Konu: THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu… Bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalar... Onu izlemek... Bu ne büyük şans… Ağzından dökülen kelimeler… Sorulara verdiği ‘kıvrak’ cevaplar… ‘Müthiş’ benzetmeler… İğnelemeler… Mesela:“Birkaç seferimiz &ou
“Birkaç seferimiz ötelendi, onun sebebi de hava koşulları… Kuş giriyor uçaklarımıza.”
“Performansımızda 4 puan artış var. Zamanında kalkışımız yüzde 88’den yüzde 92’ye çıktık.”
“İlan yapıyoruz, biz devamlı personel arıyoruz.”
“305 arkadaşımızı korkutularak kanunsuz bir eylem içine girdiler.”
“Yargı kararından sonra bunları niye alamadık, açıklayayım, sendika diyecek ki ‘kendi adamlarını aldı, bizimkileri almadı’. O yüzden hiçbirini almadık.”
Bunlar sadece uyarı atışları... Mesela, geçen sene Meclis gündemine gelen havada grev yasağı... “Normal mi” diye soruyor sunucu. Topçu, “Tabi ki diyor.” Sunucu doğal olarak soruyor, başka ülkelerde var mı diye... Topçu: “Olmaz mı? Var bir iki ülkede!” Neresi: Bilmem? Kanada mıydı? Var bir iki yer...
Dava da açacakmış... Grevi yasaklatmak için... Sebep: “Grev kanunsuz hale gelmiş!” Toplusözleşme sürecinde uzlaşma olmayınca 60 gün içinde greve çıkılabilmesi... Yasada var... Memlekette grev yasakları ve kısıtlamaları içinde yeterli olmasa da böyle bir düzenleme var. Şimdi bu grev nasıl yasal olmuyor. “İşçiler katılmıyor?” Hadi diyelim öyle... Katılan katılır, yasal hakkı, nasıl karışırsın? Bir tane aklı başında adam, ya sayın Topçu, bak böyle şeyler söyleme, rezil olursun, bir yerleriyle gülerler sana... Demiyor mu?
Demiyor... Çünkü Topçu’nun sağlam bir gerekçesi var... THY gibi önemli bir şirkete karşı grev kararı alınmış... Böyle şey olmazmış... Grevler anca önemsiz şirketlerde yapılabilirmiş... Yani önemli şirket, emekçiyi har vurup harman savuracak... Şirket önemli ya... Emekçi ‘tamam’ diyecek...
Mesela metal sektöründe grev gündemi var. Şimdi patronlar çıkıp “Mercedes, Ford, Tofaş, Renault; dünyanın çok önemli şirketleriyiz biz. Bu nedenle burada grev yapılamaz” dese... Olamaz mı?
Mümkünü yok... Demez, diyemez... Akıl, mantık, izan izin vermez... Demeye kalksa... Dayanamaz, kahkahalara boğulur... Anlatamaz... Çatlar, patlar... O da patron, bu da patron... Ama, orada yönetici olmak için; her şey bir yana bazı meziyetler gerekir... Ama THY’de, bırak yöneticiliği başkanlık için ‘topçu’ olmak yeterlidir.
‘BİLİM’ DE TOPÇU’NUN YANINDA!
AMA bilim de Topçu’nun arkasında... Sırtı yere gelmez!
Uçmak insanlığın büyük ideallerinden biriydi... Oldu... Mesele, en basit haliyle ulaşım... Zamanında II. Abdülhamid döneminde demiryolu yapılmış… Buradan üstüne vazife çıkaran Karabük Üniversitesi de Sultan II. Abdülhamid’e doktora unvanı verivermiş… Mühendis değildi ama fen bilimlerini, doğa bilimlerini falan; sonra, ulaşım planları, nereden nereye nasıl gidilebileceğini, ayrıca müthiş bir öngörü... Elbette bunların hiçbiri yoktu. Anlı şanlı padişah… Sebebe ne hacet! Doktora ne ki, üniversiteyi içindekilerle birlikte satsan… Torununa versen… Yine de yetmez…
Bilinir ki; hükümet Abdülhamid’i sever… Öyleyse… Gelsin doktoralar, gitsin ordinaryusluklar… Peki, Abdülhamid, zamanında demir yolu yapmış da durmuş mu? Durur mu? Durmamış… Öyle bir muhbir ağı kurmuş ki, nefes alanın ense köküne satırı indirivermiş… Milli iradenin abide-i demokrasi yoluyla ve seçimler vesilesiyle tecelli ettiğini sandığımız bugünkü Meclis’in atasını… Anayasa’sını hazırlayanıyla birlikte komple derdest etmiş… Memleketin tüm tersanelerine girilmiş nutku, Abdülhamid döneminden kalma nutku tutulmuşlara gelmiş… Maliye, Duyun-u Umumiye’ye teslim edilmiş, hava gazından suyuna, tramvayından trenine hepsi bilcümle olduğu kadarıyla uluslararası tekellere pay edilmiş. Almanya ile de öyle bir el enseye gelinmiş ki; sonrasındaki hükümet bile Alman hayranlığıyla ve zoruyla Birinci Dünya Savaşına özenle girivermiş…
Ama öyle ya… İcraat devri… Adam yapmış… Sonuna kadar… Yiğidi öldür, hakkını yeme! Bu demir yollarını adam yapmış da yapmış… mı? Yoo… Bal gibi sömürgeciler yapmış... Afrika’ya topla, tüfekle giren, barutun kokusuyla bezeyen İngiltere, Fransa, Almanya’nın ilk yaptığı iş ne oldu burada... Demiryolu... Niye mi? Almak, vermek, ekonomiye can vermek... Kaynakları almak, malını satmak, ticaretini iyice yapmak, çevresindeki madenlere el koymak için… Yani onu yapan Abdülhamid değildi, ey cemaati üniversite! Zaten emperyalizm, Afrikalıya barutun marifetlerini bir güzel anlatırken yapıyordu… Ki illa ki vereceksen birisine demiryolu ödülünü… İlk demir yolu İzmir-Aydın arasındadır… Zaman da Abdülhamid değil Abdülmecit zamanıdır…
Velhasıl… Üniversitenin şaftı kaymış, ‘bilim’ tarihte arşa çıkmışken… Elbette, memleketimin halet-i ruhiyesini yansıtmak istemiştir. Çünkü devir, yapanı, edeni, emeği değil, dönemi ve sahibi alkışlama zamanıdır.
Alakaya maydanoz mu? Biraz öyle... Biraz da değil... Çünkü: THY’de de böyle... Büyük başarı... Kime başarı... Dünyaya uçuyormuş... Övün ey Türk... Sırtın yere gelmez! Asgari ücret düşük... Olsuuuun! Övün ey Türk... Geçim derdi, yasaklar, yolda yürürken çukura düşüp ölmüşsün! Övün ey Türk... Çalışanın canını çıkarmışsın, insan yerine koymamışsın, talebini takmamışsın... Grev yapınca da TOMA’ları dayamışsın... Olsuuun... Övün ey Türk!
Övünmeyince de dövün ey Türk!
Yer mi? Bilinmez... Ama bu memlekette şu kesin: ya popçu ya da topçu olacaksın!
ALLAH MAHÇUP ETMESİN!
TOPÇU’nun THY Yönetim Kurulu Başkanlığına gelişi; bir önceki başkan Candan Karlıtekin’in Bakan Mehmet Şimşek’in talebi üzerine gerçekleşen tartışmalı istifasıyla oldu... Mesleği mali müşavirliktir... Arkasında müthiş bir başarı hikayesi... Yüksek ötesi tahsil... İşletmecilik... (Yarı ‘kamu’ kurumu ya) Kurumsal yöneticilik... Havacılığa yakından ilgi, takip, alaka... Tabi ki; bunların hiçbirisi yok... Gerek de yok...
AKP’nin iktidara gelişiyle birden bire parlıyor. Ama yıldızı değil kendi parlıyor. Çünkü ortada yıldız mıldız yok. İstanbul’da mali müşavirken 2003 yılında Başbakan Erdoğan’ın teklifiyle kendini THY Yönetim Kurulu Başkan Vekilliğinde buluyor. Ve iddiaya göre, “uçak fobisini bu görevden sonra yendiğini” söylüyor.
8 Ekim 2009’da Airport TV’de katıldığı programda “Hamdi Topçu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Temel Kotil Fethullah Gülen’in, Candan Karlıtekin ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adamı” yolundaki iddialara da ikna edici bir yanıt veriyor:
“Kimse kimsenin adamı değil. Hepimiz Başbakan’ın adamıyız, çünkü iktidara bağlıyız. İktidarın başında Başbakan olduğuna göre hepimiz ona bağlıyız. Bunlar çirkin iddialar.”
Bir yanda Başbakan’ın talepleri... Diğer yanda emekçilerin...
“Allah mahcup etmesin!”