24 Haziran 2013 12:31

Çeteler seferber edildi

Nevzat Onaran

Ankara hükümeti, 1922 başında 1915’lerde İttihatçıların yaptığına benzer bir uygulama içinde oldu, resmi askeri gücü yanı sıra çeteleri Pontoslulara karşı kullanmak için Meclise bir yasa teklifi sundu. Teklifin yasalaşmasıyla hükümet, resmen çeteleri seferber etti.
Oysa bir yıl öncesinde seyyare birliklerine veya milislere gerek olmadığı gerekçesiyle ocak 1921’de Çerkez Ethem’i tasfiye ettikten (1) sonra, Çerkez Ethem gibi seyyare birliği bile olmayan doğrudan çeteleri affetmek ve ‘değerlendirmek’ amacıyla yasa hazırlandı.
Tasarının gerekçesinde, “muhtaç olunan huzur ve güven” için çetelerden yararlanılacağı açık olarak yazılmıştır. (2)
Bu gerekçeyle birinci maddede ismi geçen çete elemanlarının affedilmesi önerildi. Çok değil 6-7 yıl önce de İttihatçı hükümet de, benzer bir uygulama içinde olmuştu!
Başbakan ve Genelkurmay Başkanı Fevzi [Çakmak] imzalı ve 4 Aralık 1921 tarihli tasarı, 12 Ocak 1922’de Mecliste görüşüldü. ‘Kaatil İlyas ve rüfekasının affına dair kanun layihası’nın 1’inci maddesi aynen şöyledir:
“Madde 1- Şekavet erbabından iken arzı istiman eden katil İlyas ile rüfekasından (haydutken teslim olan Katil İlyas ile arkadaşlarından) olan Mecidiye’nin (Çiçekdağı kazası) Isıtma karyesinden Yahya Bey ve mahdumları (çocukları) Kâmil, Said ve Avanoğlu karyesinden Çakır Hüseyin ve Mecidiye’nin Ödemişli köyünden Molla Haso ve Boğazlıyan’dan kırk bıçaklı İsmail ve Hüseyinabat’ın, Cihanbey köyünden Hasan Hüseyin ve Selmanlı nahiyesinden Kavlak Ali ve Yozgad’dan Kurumlu Molla Hasan ve amcazadesi Halid ve Kalehisarlı Şükrü ve Sallı karyesinden Sefer’in İsmail ve Kalehisarlı Mahir, Süleyman köyünden Hacı Çavuş ve Yetim Ahmed Şükrü ve Bekir Avcı karyesinden Çakıcı ve Deli Sadık ve Timurşeyhli Tayyareci İsmail ve Katil İlyas’ın yeğeni Mahmud ve Kırşehir’de mevkuf bulunanlardan (tutuklu olanlardan) Kadılı İlyas pederi Molla Salih ve dayısı Hasan ve Boğazlıyan’ın Arpalı karyesinden Arabacı Hasan hukuku şahsiye baki kalmak (şahsi hukukları geçerli olmak) üzere affolunmuşlardır.” (3)
Adliye Encümeni, bu maddeyi isimleri çıkararak düzenledi.
Çorum Mebusu Dursun, İlyas’ın seferberlikten önce Çorum ve havalisinde eşkıyalıktan dolayı idama mahkum edildiğini ve seferberlikte affedilip hapishaneden çıkarıldığını, ama firar ettiğini ve yine pek çok suç işlediğine dikkat çekti. Altı ayda 280 atlı bir güçle şekavetini sürdürdüğüne ve cephane sandıklarını dağıttığına, hatta 45-50 askeri şehit ettiğine dikkat çeken Mebus Dursun, hükümetin Katil İlyas’ı takip için bir şey yapmadığını ve artık bir siyasi çete haline geldiğini ifade etti. Karesi Mebusu Hasan Basri de, Katil İlyas’ın affına karşı çıktı.(4)
Görüşmeye 19 Ocak 1922’de gizli celsede devam edildi. 1915’lerden beri affedilen İlyas’ın neler yaptığını mebusların anlatılmasının ardından İçişleri Bakanı Ali Fethi (Okyar) söz aldı ve resmen affedilecek çetelerle Pontosluların imhasına devam edileceğini açıkladı. (5)
Tasarıya net eleştiri Erzurum Mebusu Hüseyin Avni’den geldi. Hükümetin yine milletin karşısında olduğunu belirten Hüseyin Avni, “Eşkıya ile mütareke yapan eşkıya olur efendiler. Bir devlet on beş eşkıya veyahut seksen eşkıya ile mütareke yapamaz… Ben zannediyorum ki veya düşünüyorum ki sevk edeceğimiz altı bin jandarma geçerken yapacağı tahribat bundan aşağı olmayacak, bir fırka askerin uğradığı köyde ot bitmez… Af etmek zavallı, biçare köylüyü yakıyor” diye konuştu. (6)
Çeteleri affetmeye yönelik böylesi ağır eleştiriden sonra Bakan Ali Fethi, “Binaenaleyh orada şekavet takibi de müşkilata uğrayacaktır. Meseleyi sırf bu noktai nazardan nazarı itibara almanız ve ona göre karar vermeniz lazımdır. Mesele bundan ibarettir” ifadesiyle, bir anlamda mebusları tehdit etti. Tartışmanın ardından üç maddelik tasarı kabul edildi. (7)
Hafi olan ikinci celsenin ardından, aynı gün üçüncü celse aleni yapıldı ve belirlenen maddeler teker teker okundu ve oylandı, tasarı 53’e karşı 72 oyla yasalaştı. (8)
Çerkez Ethem’in tasfiye edilmesinden bir yıl sonra 19 Ocak 1922’de çetelerin silahlı güçlerinden yararlanmak amacıyla, kabul edilen ‘tecili takibat’ yani soruşturmayı erteleme kararıyla, affetmek bir anlamda maskelendi. Gerekçesinde belirtildiği ve resmen ifade edildiği gibi hedefte Pontoslular vardı.
Bakan Ali Fethi, 6 Haziran 1922’deki gizli celsede, Pontos meselesinin görüşülmesi sırasında Samsun’da Rumlar’ın tenkilinde Hasan Çavuş çetesinin önemine değinerek, bölgedeki çete faaliyeti hakkında bilgi verdi. (9)
Böylece, 1915 umumi harpte İttihatçılar’ın tutuklu ve mahkumların affıyla yaptığını 1922’de Ankara hükümeti çeteler affıyla tekrar etti. Affedilen çeteler, kanun gerekçesinde belirtildiği ve Hasan Çavuş örneğinde anlatıldığı gibi, Pontoslular’ın imhasında kullanıldı.

SAMSUNLU 90-95 RUM’A NE OLDU?

Çeteler affedilip seferber edildikten sonra Pontos meselesi, Trabzon Mebusu Ali Şükrü’nün 11 maddelik takririyle yeniden Meclis gündemindedir. (10)
Ali Şükrü’nün takriri 10 Haziran 1922’de Meclisin gizli oturumunda görüşüldü. Ali Şükrü’nün kısa izahatından sonra bakan Ali Fethi, seferberliğin başlangıcından beri ‘Pontüs eşkiyasının’ İslamlara mezalim yaptığını ifade etti. Ali Fethi, “Binaenaleyh sekiz seneden beri memleketin başına hakikaten belâ olmuş olan bu Rumları bir an evvel tahir etmek (temizlemek), temizlemek için bendeniz zannediyorum ki şimdiye kadar yapılmış olan tedabirden en müessirlerini ben yaptım ve şimdi ispat edeceğim ki, bu hususta lehülhamd bir dereceye kadar muvaffak oldum” diye konuştu. (11)
Bakanın ifade ettiği gibi, Karadeniz’de asayişi sağlamanın adı: Temizliktir.
Trabzon özelinde Rumlar’ın sürgün edilmesiyle ilgili yapılan tartışma, en ince ayrıntısına kadar neler yapıldığına bizzat şahitlik edilmekte olup, kalan Rumlar’ın tek tek ismi dahi sıralandı.
Bazı Hıristiyanlar’ın Trabzon’da alıkonmasının geçen sene temmuz ayında ve kendisinin Ankara’ya gelmediği sırada yapıldığını hatırlatan Bakan Ali Fethi, Trabzon’da Enfiyecioğlu Mardıros ve Bankı Osmanı Hukuk Müşaviri Akrididi İnsitat gibi Rumlar’ın niye tehcir edilmediği hakkında açıklamada bulundu. (12)
Merkez Ordusunun 15 Ekim 1921’e kadarki faaliyeti hakkında bilgi veren Ali Fethi amacını, “Bendeniz Pontüs şekavetinin sekiz seneden beri memlekette yer tutmuş olan bu Pontüs teşkilatının kal’ (kökünden sökülmesi) ve imhası için gösterdiğim itinayı” devam ettirmek olarak açıkladı. Bakan Ali Fethi’nin 15 Mayıs 1922 tarihine kadar Pontoslulara yönelik harekatla ilgili değerlendirmesini özetliyorum:
29 Ocak 1922’den 15 Mayıs 1922’ye kadar 3 bin 388 kişi dehaleten (teslim olan), 5 bin 51 kişi meyyiten (ölü), bin 592 kişi hayyen (canlı) ve 3 bin 144 kişi de mecruhen (yaralı) olmak üzere ceman 13 bin 175 kişi tenkil edilmiştir. Bu, bendenizin zamanına ait rakam olup, aslında büyük bir meydan muharebesidir. Yaptığımız takibat es-nasında bu suretle tenkil ettikten sonra erzak depolarını kâmilen tahrip ettik. Bu surette bunları aç bir halde bıraktık. (13)
İfadesiyle Rumları ‘temizlemedeki’ rolünü bu şekilde aktaran bakan Ali Fethi, Rumlar’ın tenkili hakkında da Samsun mutasarrıfının, o mıntıkada kalan Rumlar’ın İslam ahalisinin yüzde 5’ini geçmeyeceğini ve hatta bu nispete bile olamayacağını beyan ettiğine dikkat çekti. Mutasarrıftan aldığı son bilgiyi de aktaran Ali Fethi, “[Mutasarrıf] Şimdi [Rumlar’ın] ahali İslamiyenin nispetinin yüzde 5’ine indiğini yazıyor. Demek ki, vaki olan takibat müsmir (verimli) neticeler vermiştir” diye konuştu. Ali Fethi, eşkıyayı takip ve tenkil icrasına devam edildiğini anlattı. (14)
Yüzde 5 kriteri, 1915’lerde İttihatçılar’dan Ermeni’yi asimile etme kriteridir; Kayseri’de ve Yozgat’ta sürülmeyen Ermeni nüfusu yüzde 5 kriterine göre Müslüman köylerine dağıtıldı. (15)
1914 nüfus sayımına göre Canik’te 265 bin 950 Müslüman ve 98 bin 739 Rum vardı. (16) Bu halde 10 Haziran 1922 itibariyle Samsun’da tahminen 8-10 bin civarında Rum kalmıştır.
Aslında yüzde 5’in bile daha büyük bir oran olduğunu, bizzat Canik Mebusu Emin açıkladı ve Samsun’da erkek, kadın, çoluk çocuk 5 bin Rum’un kaldığını ifade etti. (17)
Peki, 90-95 bin Samsunlu Pontosluya ne oldu?
90-95 bin Rum’un hepsi eşkıyaydı da, öldürüldü mü?
Devletin böylesi merkezi faaliyetine ne denir?

1915’LE KARŞILAŞTIRMA

Bakan Ali Fethi’den sonra önerge sahibi Trabzon Mebusu Ali Şükrü söz aldı. “Pontüsçülük meselesinin umumi seferberlik zamanından” beri sürdüğünü belirten Ali Şükrü, Samsun ve Trabzon özelinde sürgünün nasıl yapıldığına değindi ve hükümeti gerekli tedbiri zamanında almamakla eleştirdi. Trabzon’da zannedildiği gibi fazla Rum kalmadığı için tehcirin kolay yapıldığını bildiren Ali Şükrü, Pontüscülerden asıl imha edileceklerin geride kaldığını söyledi. “Pontüs’teki takibat iki üç seneden beri devam ediyor” diyen Ali Şükrü, Rumların İstanbul’a gitmesine izin verenlerin suçlu olduğunu belirterek, “Hulâsa bizim istediğimiz şey şu zamanın icabatına göre seri ve kati icraattır. Çünkü bunda hakkımız vardır, çünkü hükümet ne istemişse verilmiştir” dedi. (18)
Tokat Mebusu Rifat ve Canik Mebusu Süleyman, Amasya, Tokat ve Samsun özelinde Rumların saldırıları üzerinde dururken, Maliye Bakanı ve Gümüşhane Mebusu Hasan Fehmi, Ermeni ve Pontosluların sürgününü karşılaştırdı:
“Trabzon, Samsun ve Giresun’da var olan teşkilatın, zaten mevcut olan siyasi teşkilatın fiili kısmı silahlanarak dağlara, kırlara çıktığı hepimizin malumudur. Hatta bu meseleyi, bendeniz hafızamda aldanmıyorsam, tehcir ve bunların imhası için Meclisi Âlinin küşat eylediği (açıldığı) [1]336 (1920) senesinden itibaren zannederim, bu meseleyi hafi celselerde on defa mevzubahis ettik… Ermeni tehciri yapıldığı vakitte memleketin dört tarafı muazzam ordularla çevrilmiş ve tehcirin ne demek olduğunu, bir milletin kaldırıp bir memleketten diğer bir memlekete nakletmek ne demek olduğunu Ermeniler bilmediğinden ve daha doğrusu tecrübesini görmedikleri için derhal inkiyat ettiler (boyun eğdiler) ve birden tatbik edilmişti. Pontüs meselesini Heyeti Vekile karar verdiği vakitte ondan iki sene evvel Rumlar silahlanmış, dağlarda, kırlarda her türlü vesaiti ihzar etmiş (hazırlanmış), biz müdafaa vaziyetinde bulunuyorduk. Yani diğer tehcirler gibi ani ve birden yapılacak bir vaziyette değildik… Maamafih son zamandaki vaziyet altı ay evvelkine nisbeten her halde yüzde seksen tahaffüf etmiştir (hafiflemiştir). Fakat neden yüzde yirmisi kalsın? Bunu tamamen izale etmek için her ne lazımsa düşünmekliğimiz lazımdır.” (19)
Bakan Hasan Fehmi, Ermeni ve Pontos sürgününü karşılaştırmakla, bir yönüyle de resmi bakışa ve faaliyetteki bütünlüğe dikkat çekmiştir.

‘RUM HAFİYELERİMİZ VARDI’

Samsun özelinde bilgi veren Canik Mebusu Emin, “Samsun’da hali şekavette bulunan 4 bin Rum vardı. Yani bu malumat bizim o zaman orada bulunan metropolidin ve bizim de Rum hafiyelerimiz vardır. Onların ifadelerine nazaran mütareke zamanında 4 bin kadardı” dedi. Mebus Emin’in konuşmasını özetliyorum:
Rumların dâhile nakline başlandı, idaresizlikten nakil sırasında bir kısmı da dağlara kaçtı. Hükümetin resmi kaydına göre, Giresun ve Ordu’da 45 bin Rum nakledildi. Samsun’da çoluk çocuk 5 bin Rum kaldı. Bafra’da Rum kalmadı. Samsun’da 93 bin Rumun yarısı dâhile nakledildi. Geriye kalan dağlardadır. Dağlardan nisan başına kadar iltica eden çoluk çocuk sayısı 15 bindir. Dağdakilerin yüzde 99’u silahsızdır. Dağdakilerin 300’ü silahlı ise geriye kalan silahsızdır. Dağdaki bu kadar Rum öldürülemez. Sekiz seneden beri devam eden şekavet, bilhassa son bir yılda had devresine vardı. Samsun’dan aileler gitmiş ve dedikodular başlamıştır. Bendeniz ahlakım müsait değildir ve isim okumayacağım. İsimler tamamen mevcuttur, Rumların Dersaadet’e gitmesi devam ediyor. 6-7 ailenin gitmesi için rüşvet alındığı iddia ediliyor. Samsun’dan Ankara’ya yazılmış vs. ve bazı aileler böyle izin alıyormuş. (20)
Rüşvetin ima edilmesi üzerine zabıtlarda ismi yazmayan bir mebusun “mesela” sözüne karşılık mebus Emin, “… Şimdiye kadar ben bir Rum[a] iyilik yapmış bir insan değilim ve buna yeminliyim” şeklinde (21) net konuştu.
Ali Şükrü ve diğer mebusların değindiği konular hakkında tekrar söz alan bakan Ali Fethi, “Hakikaten muzır insanları Trabzon’da tutmanın bir faidesi yoktur. Derhal dâhile sevketmek lazımdır” dedi. Merkez Ordusu kaldırıldıktan sonra, isteyenin istediği yere gittiğini vurgulayan Ali Fethi, İstanbul’a Pontüscü ailelerin gitmesine az sayıda izin verme meselesinin takip edildiğine dikkat çekti. (22)
Mebusların tartışma düzeyi ve Meclis tutanağı, Trabzon ve Samsun özelinde ne kadar silahlı ve silahsız Pontoslu olduğunu ve kimlerin sürülmediğinin tek tek bilindiğini ortaya koyuyor. Bu da imhanın merkezi devlet ve yerel güçler eliyle yapıldığını ortaya koymaktadır.

YARIN: ‘Tehcir ve taktil’ itirafı


KAYNAKÇA

1 Nutuk/1987-2, sf. 671-735.
2 TBMM ZC, I/16-12.1.1338, sf. 31.
3 TBMM ZC, I/16-12.1.1338, sf. 31; TPT/I-3, sf. 686-689.
4 TBMM ZC, I/16-12.1.1338, sf. 32-33.
5 TBMM GCZ, 2-19.1.1338, sf. 635-637.
6 TBMM GCZ, 2-19.1.1338, sf. 638-639.
7 TBMM GCZ, 2-19.1.1338, sf. 639-642.
8 TBMM ZC, I/16-19.1.1338, Sf. 92.
9 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 373-374.
10 TBMM GCZ, 3-18.5.1338, sf. 362-364.
11 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 369.
12 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 369-372.
13 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 372-373.
14 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 374-376.
15 BOA, DH.EUM. 2. Şb, 68/75, aktaran, Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, 1878-1920, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara-2007, sf. 260; Vakit ve Yeni Gazete gazeteleri, 11 Şubat 1335 (1919), aktaran, Yozgat Ermeni Tehciri Davası, Hazırlayan: Nejdet Bilgi, Kitabevi, İstanbul-Nisan 2006, sf. 122, 126.
16 Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), Çeviri: Bahar Tırnakcı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul-2003, sf. 226-227.
17 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 400.
18 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 376-384.
19 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 386-394; TPT/I-3, sf. 451-452.
20 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 400-403.
21 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 403.
22 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 405-407, 410.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et