22 Haziran 2013 08:46

Direniş forumlarla yola devam ediyor

Çok sayıda akademisyen, aydın, yazar sanatçının katıldığı forumlar ilk olarak Kuğulu Park’ta başlamıştı. Önceki akşam ikinci kez yapılan forumlara ilgi yoğun oldu. Yüzlerce kişinin katıldığı forumda katılımcılar yaptıkları konuşmalarda forumların semt parklarına taşınması için çaba gösterilmesi konusunda fikir birliğine varıldı.

SESSİZ ORTAMDA ÇOK SESLİ TARTIŞMA

Direniş süresince ses çıkartmak için kullanılan Vuvuzela ve düdük gibi malzemelerin devrinin kapandığı belirtildi. Artık sessiz ortamlarda çok sesli tartışmalarla ses çıkartmanın önemli olduğuna vurgu yapılan forumda, parklarda kentsel dönüşüm, kimlik, kültür gibi konulara da ağırlık verilerek panel ve söyleşilerin yapılması önerildi. Katılımcı olarak katılan bir kadın da sunduğu önerisinde çocukların öğrenme yerlerinin parklar olduğunu ve çocukların buralardan yaşamı öğrendiklerini belirterek, forumlara çocukların da getirilmesini, onlara yönelik çalışmaların yapılmasını önerdi.

‘CHP KÜRSÜSÜ DEĞİL’

Bir katılımcının CHP yöneticilerinin forumda parti propagandası yaptığını ve yönlendirmeye çalıştığını söyleyerek, “Bu mücadele halkların özgürlük mücadelesidir. Tek bir partinin bunun üzerinden kendisine siyasi rant sağlamasını kabul etmiyoruz. Buralar CHP kürsüsü değildir” şeklindeki eleştirisi de destek gören konuşmalar arasındaydı.
Forum her akşam belirli saatlerde sürdürülecek. Buralarda gün içerisinde akademisyenlerce de panel ve söyleşiler de düzenlenecek.


‘BU DİRENİŞ GEZİ PARKIYLA SINIR KALMASIN’

ÇANKAYA Kültür Mahallesi’nde bulunan Çaldıran Parkı’nda (vatandaşlar tarafından Ethem Sarısülük olarak değiştirildi) yapılan foruma, değişik meslek ve yaş gruplarından yüzlerce kişi katıldı. Burada da öne çıkan çağrı ve katılımcılarca onaylanan fikir ise, direnişin bundan sonraki hattının sadece gezi parkı ile sınırlı kalmayıp, her türlü yolsuzluk, bilime yönelik saldırılar, özgürlüklerin kısıtlanması, gerçek laiklik gibi konuların ekseninde de sürdürülmesi oldu. Foruma, Ethem Sarısülük’ün ağabeyi Mustafa Sarısülük de katıldı.

Kızılay’da da Ethem Sarısülük’ün vurulduğu yerde de gün boyunca oturma eylemi ve ‘duran insan’ eylemleri sürdürüldü.


'ETHEM SARISÜLÜK PARKI OLSUN'

ÇANKAYA Yüzüncü Yıl İşçi Blokları Mahallesinde de önceki gece yapılan yürüyüşün ardından İlhan Erdost Parkında bir forum gerçekleştirildi. Forumda polis kurşunuyla öldürülen Sarısülük’ün isminin mahallede bulunan İzci Parkı’na verilmesi için imza kampanyası başlatılma kararı alındı. Yüzlerce imzanın bir gecede toplandığını belirten vatandaşlar gün içerisinde de bu çalışmalarını sürdüreceklerini bildirdiler.

Mamak’ta da Direniş Komitesinin çağrısı ile önceki akşam Mamak’ta iki farklı yer de eylemler gerçekleştirildi. Eylemlerden ilki Akşemsettin Mahallesi Doğukent Caddesi’nde toplanılarak yapılan yürüyüşle devam etti. Hükümeti istifaya çağıran vatandaşlar caddede, on beş dakika süren ‘duran insan’ eylemi yaparak, polis şiddetini protesto ettiler.

İkinci eylemin adresi ise her akşam olduğu gibi Tuzluçayır Meydanı’ydı. Meydanda, olaylar sırasında yaşamlarını yitiren Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük ve İrfan Tuna için beş dakikalık ‘duran insan’eylemi gerçekleştirildi. Yapılan forumda konuşan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Mamak Şube Başkanı Mustafa Demirtaş, Mamak halkına seslenerek, bütün kesimlerin sorunlarına karşı ortak mücadele etmenin önemli olduğunu dile getirdi.

‘KILIFIMIZDA DAHA ÇOK SAZIMIZ VAR’

Demirtaş’ın ardından polisin attığı gaz kapsülü ile başından yaralan sanatçı Mehmet Kale söz aldı. Kale çatışmalarla uzaktan yakından alakası olmadığı halde sırtında sazı ile düğüne giderken atılan gaz bombasıyla yaralandığını anlattı. Olay anında sazının kırıldığını söyleyen Kale, “evet sazım kırıldı ama bizim kılıfımızda daha çok sazımız var, daha çok türkülerimiz var söyleyecek, daha çok sözümüz var haykıracak” diye konuştu.  (Ankara/EVRENSEL)


İZLENİM: YAŞASIN PARKLARIN KARDEŞLİĞİ

Erdal İmrek

Gezi Parkı’na TOMA’larıyla, gazları, plastik mermileri, tekmeleri ve copları, öfkeleri ve yenilmişlikleriyle girdiklerinde bilirler miydi? Bilirler miydi ki bu ağaçlar, kendilerine kol kanat geren gençleri yalnız bırakmaz. Kulaktan kulağa fısıldayıp diğer parklara, ağaçlara, ‘açın kollarınızı, bu çocuklar size emanet’ diyeceğini! Barikatlarda direnenlerin, bu kez ‘kaldırım taşı konsa bize sorulacak arkadaş’ özgüveniyle yeni bir yaşamı kurmaya girişeceği aşamadır gelinen. Onlarca parkta buluşanların birleşeceği, güçleneceği günlerdir gelen.

Parklar dolusu umut. Çam, ardıç, çınar ağaçları birbirlerine doğru eğilmiş konuşuyor gibi günlerdir Yoğurtçu Parkı’nda da. Akşam üzeri sakin. Birkaç genç sahneyi kuruyor, kablolar çekilip, mikrofonlar konuyor. Elden ele su taşınırken, ‘devrim market’te çaylar demleniyor. Kalabalık artıyor. Koşturan çocuklar, yorgun yürüyen, gülümseyen yaşlılar, sağı solu kaplayan gençler. Bu kez daha da kalabalık. Saat 21.00’de başlayacak forum için sahne hazırlıkları tamam. Saat 20.20’yi gösterdiğinde eylemlerde yaşamını yitirenler için 5 dakika ‘duruluyor’ önce. Ardı ardına isimler yazılıyor, forum başlıyor, sahne hiç boş kalmıyor. Ne kadar coşkulu konuşmalar. Ama bir dakika bu konuşmalarda öncekilerden farklı bir şey var. Gezi Parkı, barikat, Tayyip, polise öfke değil sadece. ‘Yerel seçim, mahalle komiteleri, ilçe meclisleri, AKP’ye oy verenleri kazanmak’ sözleri duyuluyor sıkça. ‘Şimdi ne yapacağız, yola nasıl devam edecek, nasıl kazanacağız’ soruları...

Bir genç, ‘polis şiddetinin hesabını soracak mekanizmalar örgütlemeliyiz’ diyor. ‘Bazı arkadaşlar Kalamış Parkı’nda da forum yapmak istiyor’ diyor diğeri. Öteki ‘Şimdi Kuşdili için, Haydarpaşa için harekete geçme zamanı...’ Başbakan’In ağzında düşürmediği yüzde 50 daha çok konuşuluyor bu kez. ‘Onlara ulaşmalı, derdimizi anlatmalıyız’ diyen genç kadının ardından, ‘Biz yüzde 50 falan değiliz arkadaşlar. Bu hükümete oy verenlere gittiğimizde aslında yüzde 90 olduğumuzu göreceğiz. Hükümet de bundan korkuyor’ diyor.

Bilen bilir, Kadıköy ki ‘endişeli laiklerin’ merkezi. Bir genç “Laik, İslamcı ayrımlarından sıyrılma vaktidir” diyor. Bir diğeri, ‘Bu kavga Atatürkçülerin İslamcılara karşı kavgası değil, ezilenlerin haklarını kazanma kavgası’ diyor. Destek buluyor. ‘Bize Taksim’de bu şiddeti uygulayan kim bilir Kürtlere yıllarca ne yaptı?​’ diye soran gence alkış çalınıyor. ‘Mesele sadece alkol yasağı, AKP’nin muhafazakarlığı değil, yeni bir ülke’ diyen 20’li yaşalarındaki genç, sözü ‘Bütün parklar birleşsin, sadece Taksim Dayanışması değil, ilçe dayanışmaları oluşsun, Türkiye Dayanışması’na dönüşsün’ diyene bırakıyor. ‘Duran adam eylemi çok zekiceydi. Şimdi durduran adam olma zamanı” diyor diğeri. Söz alan ‘yaşlılar’ gençlerden özür diliyor; Sizi hafife almışız. Gençlere güveniyorlar, gençler kendilerine güveniyor.

Gençler her geçen gün biraz daha yeni bir yaşam kurma mücadelesine odaklanıyor. Ve ama herkes soruyor; ‘Bu nasıl olacak, nerede birleşeceğiz?​’ Tartışma artık burada; mahalle meclislerinde örgütlenmek, giderek ilçe ve il meclislerinde birleşmek, yerel yönetimlere müdahale etmek, kent yaşamında söz sahibi olmak. Yeni anayasayı da tartışmak, AKP’ye oy vereni kazanmayı da hedeflemek.

Kadıköy’de bilinir; kavga mekanıdır bu park. Kapışılacak kişiye davet, ‘Yoğurtçuya gel Yoğurtçuya’ diye iletilir. Kadıköy’de çok duyuluyor bu ses şimdi. Biri telefonun diğer ucundakine, koşar adım yürüyen, kaldırıma sandalye atıp güneşlenene, öteki berikine seslenip duruyor; Yoğurtçuya gel Yoğurtçuya... Birleşmeye bu kez, zalimle kavgaya..

Evrensel'i Takip Et