28 Haziran 2013 12:54
Halil Bandırma

    ve tomurcuk kokuyor
bir basın işçisiyim
elim yüzüm üstüm başım gazete
geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
    şuramda bir çalıkuşu ötüyor
uy anam anam
Haziran’da ölmek zor!”
diye yazmıştı Hasan Hüseyin Korkmazgil...
Haziran günlerini böyle anlatmıştı. Orhan Kemal, Ahmed Arif ve Nazım Hikmet anısına...
Ve 15-16 Haziran! Türkiye işçi sınıfı tarihinin en şanlı direniş öykülerinden birisinin sokaklarda, kent meydanlarında milyonların alın teriyle yazılışının tarihi...
Ve 2013’ün Haziran’ı...
Türkiye gençliğinin kendi tarihine dipnot düştüğü günlerden geçiyoruz.
Türkiye gençliği bir aya yakın bir süredir halkın her kesimiyle birlikte sokaklarda. Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi İzmir’in her mahallesinde de, 90’lı yıllarda doğanlar her gece eylemde, sokakta...
Aynı dönemde Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu başvuruları ve mülakat tarihleri açıklandı. Her yıl on binlerce genç spor yeteneklerine dayanarak bu bölümü tercih ediyor ve üniversitelerin mülakatlarına katılıyor. Üniversitelerin bu bölümdeki kontenjanı, sınava giren öğrenci sayısının altında olduğu için binlerce genç açıkta kalıyor.
Çiğli Güzeltepe Spor Kulübü tesislerinde BESYO sınavlarına hazırlanan arkadaşlarımızla onların gelecekleri ve ülkenin geleceği hakkında sohbet ediyoruz.

AMACIMIZ POLİSLE ÇATIŞMAK DEĞİL

Arif Erkmen, 20 yaşında. Ülkede yaşananları doğru bir şekilde ancak birkaç TV kanalından gerçek olarak takip edebildiğini ifade ediyor Arif. Bu gelişmeler için “Halk kendisi için doğru olanı kendisi yapmaya başladı, artık ayaklandı.” diyor. Bundan sonrası için ne düşündüğünü sorduğumuzda, “En önce polisler artık durmalı.” diyerek başlıyor söze. Başbakanın 2011 yılında “Kendi halkına zulmeden iktidar, meşruiyetini yitirmiştir.” sözünü hatırlatan Arif; “Benim tek isteğim polislerin artık halkına şiddet uygulamaması.” diyor. Başbakanın hiç geri adım atmayan tavrından endişe duyduğunu ifade eden Arif, bu devlet şiddetinin biran önce durmasını istediğini belirtiyor.
Tanju Yıldız, 19 yaşında. Yaşanan olayları bir birikim olarak görüyor. Gezi Parkı’nın sadece bir başlangıç olduğunu ve gelecek bakımından çok umut verici olduğunu ifade ediyor. BESYO sınavlarına hazırlandığı bir süreçte, bu yaşananların başka bir gelecek sınavı olduğunu anlatıyor ve “Bizim amacımız polisle çatışmak değil ancak hükümetin şiddeti herkesi buna zorluyor. Bizim amacımız yapılan yanlışları düzeltmek ve bir gelecek kurmak.” sözleriyle bitiriyor konuşmasını.

NAZIM USTANIN Kİ GİBİ...

Bir Kürt genci olan Serhat ise günlerdir ülkede yaşananların, ülkenin doğusunda, Diyarbakır’da on yıllardır yaşandığını ifade ediyor. “Ben bu yaşanan olayların, bu ayaklanmanın ülkemizde barışa hizmet edeceğini düşünüyorum. Empati kurmayı, Kürt’leri anlamayı öğrenmeliyiz bu olanlardan. Bu açıdan geleceğe dair umutluyum. Yeter ki biz birlik olalım, birbirimizi anlayalım.” sözleriyle geleceğe dair barış ve umut dolu düşüncelerini aktarıyor bize.
Keramet Haziran ayında mıdır bilinmez. Ama belki de 40 yıldır hiçbir Haziran ayı, Türkiye geleceğine bu denli bir etkide bulunmamıştı. Ve Orhan Kemal, Ahmed Arif ve Nazım Hikmet’in hiçbir anma etkinliği bu kadar anlam kazanmamıştı. Bugünlerde hangi lise öğrencisi ya da eylemlere katılmış bir üniversiteliyi görsek aynı hissiyatı alıyoruz, üzerlerindeki hürriyet sevdasını. Nazım ustanın ki gibi...


GEÇ KALMIŞ BİR TEPKİ

İNAN Sadak, 22 yaşında. Kendi geleceğini sporda görüyor. Mayıs ayının sonundan beri ülkemizde yaşananları “Geç kalmış bir tepki” olarak görüyor ve ekliyor; “Keşke daha önceden bu denli bir birliktelik örülebilseydi. Ben bu olaylardan çok şey öğrendim. Bir kere kimin yandaş olduğunu, kimin ne tarafta olduğunu daha açık görüyorum. Benim yaş grubumdaki tüm gençlere çok özel bir deneyim oldu bu yaşananlar.”
“Bundan sonra nasıl olmalı?​” sorusuna; “Siyasi olarak da geleceğimizi belirlemeliyiz. Bireysel hareketlilikten çok birlikte hareket edilmeli. Bu birlikteliği sağlamak için mahallelerde konferanslar yapılabilir. Daha çok tartışmalar örgütlenebilir.” diyerek cevap veriyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et