8 Temmuz 2013 12:24
Gülay DOĞAN

Kasımpaşa deyince herkes gibi benim de aklıma denize kıyısı olan, meşhur dar sokakları ile nam yapmış, Taksim’in hemen altında bulunması sebebiyle inşaat şirketlerinin ve rantçıların ağzını sulandıran, iştahını kabartan aynı zamanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çocukluğunun geçtiği ve AKP’nin oy deposu olan tarihi semt gelir.
Gezi olayları başladığında Kasımpaşa’da oturan arkadaşlarımın Taksim’de atılan gazdan dolayı evde camlarını dahi açamadıklarını ve tüm Türkiye’de polis şiddetine ve Recep Tayyip Erdoğan’ın sert söylemlerine karşı tencere tava eylemleri yapılırken Kasımpaşa’dan çıt çıkmadığını da biliyordum. Ama asıl merak ettiğim Başbakan Türkiye’nin yüzde 50’sini içerde zor tutuyorum dediğinde, bu oranın içine giren Kasımpaşa’daki insanlar, özellikle de Gezi olaylarının başından itibaren dışarıda olan kadınlarla, dışarı çıkmayan kadınların ne düşündüğü idi. İki yıldır Kasımpaşa’da görev yapan bir öğretmen olduğum için aklıma hemen öğrencilerimin velileri geldi. Sorularımı onlara yönlendirip merak ettiklerimin cevabını bulabilirdim. Okulumuzun Okul Aile Birliği’nde görev alan kadınların birçoğunun AKP Kadın Kolları’nda aktif çalıştığını bildiğimden birkaç kadını aradım ve onlara Gezi olaylarıyla ilgili bir kadın eki hazırladığımızı ve onların fikrini almak istediğimi söylediğimde, kadınlardan biri eşine sorup bana geri döneceğini söyledi, fakat geri dönmedi.

AYAK DİREYEN BİR ESNAF

Bu sırada başka bir veliyle görüşerek ondan, “tabi olur, neden olmasın” yanıtını alıp evlerinde buluşmak üzere randevulaştık. Fakat ben bana geri dönmeyen kadın arkadaşın neden beni geri çevirdiğini merak ettiğimden şansımı bir kere daha denemek üzere o mahallede bulunan eşi ile beraber çalışıp işlettiği bakkala gittiğimde, kadın arkadaşın partililerle toplantıda olduğunu ve piknik organize etmeye çalıştıklarını öğrendim.
Eşinin de koyu bir AKP’li olduğunu bildiğim için ona gezi olayları ile ilgili ne düşündüklerini  sordum. Polisin şiddet göstermekte haklı olduğunu, artık meselenin üç beş ağaç meselesinden çıktığını, herkesin istediği yerde istediği gibi eylem yapma hakkının olmadığını söyledi.
Ben de anayasada herkesin istediği yerde istediği şekilde toplantı yapma ve fikir ifade özgürlüğü olduğunu söylediğimde öyle bir kanunun bulunmadığı noktasında ısrar etti. Başbakanın çapulcular ve ayak takımı benzetmesi ile ilgili neler düşündüğünü sorduğumda ise Başbakanın bu sözleri herkese söylemediğini arabalara, esnafa ve kamu mallarına zarar verenlere söylediğini ifade etti. Ben Başbakanın kimseyi ayırmadığını herkese bu hakaretleri ettiğini söylememe rağmen AKP’li, Rize’li, Kasımpaşa’lı bakkalı ikna edemedim bu konuda da. Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sevdiğini ve ne olursa olsun onu sevmekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini sözlerine ekleyen esnafı bir süre sonra görüşmek üzere arkamda bırakıp daha önce sözleştiğimiz evin yolunu tuttum.

İKNA OLMAYAN BİR ANNE

Söyleşi yaptığımız Aysun Kocaman 33 yaşında, 13 yaşında bir kız çocuğu olan gencecik bir anne.Aslen Rize’li ama gençliği Mersin’de geçmiş. Evlendikten sonra da Kasımpaşa’da devam etmiş hayatına. 2 dönemdir AKP’ye oy vermiş fakat son 2 yıldır AKP’nin söylemleriyle ters düştüğünü söylüyor.
AKP’nin Kasımpaşa’da neden bu kadar güçlü olduğunu sorduğumda, Kasımpaşa’nın eskiden çok kötü durumda olduğunu fakat şimdilerde Kasımpaşa’ya çok hizmet yapıldığını, eskiden sokakların çok pis koktuğunu ama bunun değiştiğini söylüyor. Yıllar önce Kasımpaşa’da sadece haftada bir gün musluklardan su aktığını fakat bugün her zaman su bulma imkanının olduğunu, eskiden bir olan sağlık ocağı sayısının şimdi her mahalleye bir tane düşecek şekilde arttırıldığını ifade etti. Ayrıca Kasımpaşa’da ihtiyaç sahiplerinin erzak ve kömür gibi  ihtiyaçlarını karşılamak için “sosyal market”  kurulduğunu ve yoksul insanların da bu sebeple AKP’ye minnettar olduğunu sözlerine ekledi. Kadın kollarının Kasımpaşa’da çok iyi çalıştığını söylüyor Aysun Hanım. Kendisinin de kadın kollarında çalışıp çalışmadığını soruyorum. Kendisinin ikna olmadığı bir meseleyle ilgili başka insanları ikna etmeye çalışmanın çok ahlaklı bir davranış olmayacağını net bir şekilde belirtiyor.
Gezi eylemleri ile ilgili düşüncelerini soruyorum, bu kadar şiddete gerek olmadığını, valinin saldırı olmayacak demesinin üstünden 10 dakika geçmeden polis saldırısının başlamasını samimi bulmadığını söylüyor. “Bu kadar AVM’ye gerek yok, bir otobüse atlayıp Cevahir’e gidebiliyoruz zaten” diyor. Başbakanın da Gezi parkı ile ilgili söylemlerini aşırı sert ve düşünülmeden söylenen sözler olarak tanımlıyor. İnsanların hakları için mücadele etmelerinin çok önemli olduğunu, özellikle kadınların hakları için sokaklarda olmasının gerekliliğini vurguluyor.Başbakanın üç çocuk, kürtajla ilgili sözlerine ise katılmadığını, insanların bakamayacakları çocukları dünyaya getirip getirmeme konusunda Başbakanın söz sahibi olmasını saçma olarak nitelendiriyor.
AKP’nin en çok kendilerini 4+4+4 konusunda mağdur ettiğini, onlara hiçbir şey sorulmadığını ve yeni eğitim-öğretim yılında yaşanacak belirsizliklerin kendisi gibi birçok veliyi endişelendirdiğini söyleyen Aysun Hanım, bu sebepten bir sonraki seçimlerde AKP’ye oy vermeyi düşünmediğini ama kime oy vereceğini henüz belirlemediğini söyledi.
Birçok yerde olduğu gibi Kasımpaşa’da da kadınlar bazı tarikatların düzenlediği “Perşembe sohbetleri”ne katılıyor. Kendisine bu konuyu soruyoruz, bazı zamanlar bu tür sohbetlere katıldığını, bilmediği konularla ilgili bilgi sahibi olduğunu ama bu sohbetlere düzenli katılamadığını, genelde uzun süre göremediği arkadaşlarını, akrabalarını görmenin bir vasıtası olarak gördüğünü söyledi.
Son olarak kızı Nursima’ya Gezi olayları ile ilgili düşüncelerini soruyorum: Haklarını arayan, yeşili seven insanlara polisin böyle saldırmasını haksızlık olarak tanımlıyor. “Ama ileride avukat olursam bu meselelere el atacağım” diyerek sohbetimizi tamamladık.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et