Rojava devrimini kutluyor
Bugün, Suriye’nin en alttakileri diyebileceğimiz Rojava Kürtlerinin bayram günü. Kürdistan coğrafyası içinde Batı Kürdistan’ı oluşturan Suriye’nin kuzeyindeki Rojava bölgesinin Kürtleri geçen yıl bugün, kendi kaderlerini tayin etmek açısından devrimci bir hamle yapmışlardı. 19 Temmuz 2012’de Ko
TUNUS’TAN, ROJAVA’YA...
2011’de başlayan ve önce Tunus’ta, ardından Mısır’da halkların diktatörlerini devirmeleriyle sonuçlanan devrimci halk isyanları Ortadoğu’da dengeleri derinden sarstı. Küresel güçler daha sonra bu isyanları kendi çıkarlarını dizayn etmek üzere manipüle etmeye çalışsa da, bu artık emperyalizm ve bölge gericilikleri açısından etkisi derinden hissedilecek bir kılıç yarasıydı. Rojava devrimini de bu bağlamda ele almak gerekir.
Aslında Rojava devriminin subjektif koşullarını hazırlayan gelişmeler çok öncesine dayanıyordu. Abdullah Öcalan’ın Kürdistan’ın her ayrı parçasında farklı örgütlenmelerle mücadele yoluyla demokratik konfederalizmi hedefleyen çağrısının ardından Suriye Kürtleri de 2003 yılında PYD’yi kurdular. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki isyanların Suriye’deki yansımalarının kitlesel, ulusal bir halk tabanına sahip tek muhalefetini Rojava Kürtlerinin oluşturduğunu söylemek abartı olmaz. Suriye’de Türkiye’nin de doğrudan aktif biçimde rol oynadığı ‘dış destekli’ El Kaideci güçler dışarıdan devşirme militanlarla sınırlı kalırken, bu gruplar, aynı zamanda, içerideki demokratik muhalefeti baskılayıcı bir etki yaptı. Rojava Kürtleri ise burada dış müdahalelere dolgu olmayan bağımsız bir çizgi izlemeye özen göstererek devrimini aşama aşama örme yoluna gitti. Geçtiğimiz mart ayının sonlarında, Diyarbakır büromuzdan Mehmet Aslanoğlu ile birlikte gidip 5 gün boyunca boydan boya iki kez dolaştığımız, Rojava bölgesinde, Türkiye’de henüz iddia düzeyinde olan ‘demokratik özerklik’ esasına dayalı yönetim biçiminin önemli ölçüde örüldüğüne tanıklık ettik. Derika Hamko’dan Serêkaniyê’ye kadar uzanan Rojava bölgesinde farklı Kürt örgütleri güçlerini Kürt Yüksek Konseyi iradesi altında birleştirmiş ve ona bağlı olarak da birçok komite oluşmuştu. Sağlık, kültür, hizmet, ekoloji, dil kurumları, savunma, asayiş, gençlik vs. Rojava’da iç asayişten sorumlu güçler dışında dış savunmadan sorumlu olan YPG de, PYD’nin silahlı kolu olmakla birlikte Kürt Yüksek Konseyi’ne bağlı olarak tüm bölgenin güvenliğini sağlamak için çalışıyordu.
YPG KOMUTANI’NIN TÜRK HALKINA MESAJI
Serêkaniyê’de yapmış olduğumuz ve Evrensel’de 1 Nisan 2013 günü yayımlanan röportajda YPG komutanı Rezan İbrahim’in söyledikleri, Rojava Kürtlerinin bugün yeniden Türkiye için tehdit olarak gösterilmek istenmesine de bir yanıt olarak okunabilir. Rezan İbrahim, Serêkaniyê’de (Ras Al Ain-Resulayn) Kasım ayından bu yana süren çatışmalarda Türkiye’nin konumuna da işaret etti: “Biz önceleri Türkiye’nin sadece MİT elemanları aracılığıyla bu saldırıların içinde olduğunu sanıyorduk. Ama Başbakan Erdoğan’ın demeçleri ve sonradan edindiğimiz bilgiler, Ceylanpınar kapısını çetecilere açmasıyla doğrudan Türkiye Hükümetinin bu işin içinde olduğunu anladık. Amaçları Serêkaniyê’yi ele geçirdikten sonra savaşı Rojava’ya yaymak. Kürt-Arap çatışması çıkarmak ve Kürt halkının elde ettiği kazanımları yok etmekti. Ama biz YPG olarak Kürt halkının tarihine geçecek bir direniş ile bu planı bozduk. Şu an 800 km’lik Türkiye sınırını kontrol ediyoruz. Türkiye’ye karşı bir tehdit değiliz. Sınır her ne kadar Kürtleri birbirinden ayırıyorsa da mevcut sınırlara saygı gösteriyoruz. Bu taraftan Türkiye’ye bir tehdit gelmesi mümkün değil. Türk halkı da Türkiye Kürtleri gibi kardeşimizdir.”
MÜZAKERE VE ‘TEHDİT’ ALGISI
Rojava Kürtleri’nin, Serêkaniyê’nin yönetimini ellerine geçirmelerinin ardından Genelkurmay, bunu Türkiye’ye yönelen bir tehdit gibi sundu. ‘Yandaş’ olanı ya da olmayanı ile hakim medya organları da “tehdit” algısını öne çıkararak yeniden üreten söylemle yaklaştılar bu gelişmeye. İçeride Kürtlerle bir müzakere süreci yürütürken komşu coğrafyalardaki Kürtlerin bir kazanımı karşısında sürekli hop oturup hop kalkarak, içerideki Kürtlerde nasıl bir güven oluşturulacağı da aynı mesele. Bugüne kadar Suriye Kürtlerinin kazanımlarını itibarsızlaştırmaya hizmet etmek üzere, YPG ile El Nusra’nın birlik olup Esad’a karşı mücadele ettiğini öne süren bazı ‘sol’ çevrelerin de YPG ile El Nusra’nın bu çatışması karşısında adeta ölü taklidi yapması da gözlerden kaçmıyor.
BAVÊ CİHAT’A VE O ÇOCUKLARA...
Rojava’da evinde misafir ederek yoksul sofrasındaki ekmeğini bizimle paylaşan Bavê Cihat’a, Serêkaniyê’de savaş yıkıntıları arasında oynarken bir yandan da objektifimize meraklı gözlerle bakan Rojava’nın çocuklarına selam olsun! Bayramları kutlu olsun... Cejna we pîroz be!