Velhasıl iş geldi tutuklamalara. Gezi direnişine katılanlar gözaltına alındı, tutuklandı. Haklarında fezleke hazırlandı. Hazırlandı hazırlanmasına ama her okuyanın, ağzı dışında kalan her yeriyle güldüğü fezlekelerdi hazırlananlar. Ve iddia ediyorum ki polis bu fezlekeyi hazırlarken; ‘Ulan Gezi olaylarında ne geyikler döndü. Biz bile çok güldük. Hatta bazılarımız gülmekten çişinin yüzde 50’sini zor tuttu. Biz de yaratıcılığımızı kullanıp buna mutlaka bir karşılık vermeliyiz’ diye düşündü. Hazırlanan fezlekeye bakıldığından herkesin zorlanıp, ıkınıp, sıkınıp, bir tarafını yırtıp çıkaracağı anlam ancak bu olacaktır. Ki zaten anlam yüklenmemesi en hayırlısıdır.
Fezlekeye bir göz attığımızda; kanlı bir gri gömlek delil olarak gösterilmiş. İddia ediyorum, gömleğin üzerindeki kan grubu tespit edilerek faiz lobisine ulaşılabilir. Ve iddia ediyorum, gri gömleğin üzerindeki kanın üzerinden elebaşı bile ele geçirilebilir. Ve iddia ediyorum, böyle olduğu takdirde polis, rahatlıkla kahraman ilan edilebilir. Çünkü gri gömleğin üzerindeki o kanın tek sebebi polisin ta kendisidir.
Tutuklananlara tercih hakkı da tanınmış. “9-10 tane örgüt var, seç birini gardaşım” denilmiş. Hakim de bu duruma şöyle yorum yapmış: “Polis çok yorgun, biraz hantal davranmış ve hepsini hepinize yazmış.” Polislerimiz işte, ileri demokrasimizin yorgun demokratları. Ben iddia ediyorum ki sıralanan bu örgütlerin bir kısmının açılımını bilmezler. Ve iddia ediyorum, polis saçmalıklar silsilesi arasında yanlışlıkla bu örgütlerin arasına kendi ismini de yazabilir. Hatta işin bokunu çıkardıkları bu noktada görev arkadaşına şaka olsun diye arkadaşının ismini de örgüt ismi gibi yazabilir. Ve örneğin yazılan Muharrem ismi ‘Maoist Uzmanlar Hareketi Merkezi’ şeklinde açılabilir. Ve açılan bu isim ancak ‘Muharrem örgütüne üye olmaktan’ 6 sene cezayla kapatılabilir.
Tutuklananlardan öğrenci olanlar da var. Sınıfta kalmamak için sınava girmek zorunda kalan. Ve o sınava kelepçeli şekilde katılmak zorunda kalan. İddia ediyorum ki sınav esnasında ucu yumuşak kurşun kalemi kelepçenin içinden birkaç farklı yolla geçirme oyunu oynanabilir. Ve iddia ediyorum, el kelepçeliyken önce sol ayak sonra da sağ ayak, bağlı kolların arasından geçirilebilir. Ayağa kalkıldığı esnada bağlı kollar sandalyeyi içine alacak şekilde üstten girilip alttan çıkarılabilir. Özeti sandalye bağlı kolların arasından geçirilebilir. Hatta kafa uzun bir süre bağlı kolların arasında git-gel yapabilir. Hatta ve hatta yerse, üzerinde sınav kağıdının bulunduğu masaya bile bu uygulanabilir. Ve iddia ediyorum, bunları yapmak, kelepçeli ellerle sınava katılmaktan kat be kat daha mantıklıdır.
Bununla da bitmiyor. Tutuklulara bir de kart veriliyor. Üzerinde ‘suçu: terör’ yazan bir kart. Boyunlarına takmaları isteniyor. Ben iddia ediyorum, Daltonlar’ın yaşça en büyüğü, boyca en küçüğü olan Joe Dalton bile böyle bir muameleye maruz kalmamıştır. Ve iddia ediyorum ki, Daltonlar’ın yaşça en küçüğü, boyca en büyüğü olan Averell Dalton bile bunun saçmalığını anlayacak ve buna kaba etlerinin en yoğun olduğu bölgesiyle gülebilecek kadar zekidir. Ve iddia ediyorum böyle bir durumda Red Kit’in tutuklayacağı kişiler bu fezlekeyi hazırlayanlar olacaktır.
Yazıya tam son noktayı koyacakken okuma ihtiyacı hissettim. Ve yazının çok saçma olduğunun farkına vardım. Ama ben iddia ediyorum ki böyle saçma bir fezleke ancak ve ancak böyle saçma bir yazıya konu edilebilir. Ve iddia ediyorum ki bu gidişle ‘Allah böyle saçma yazılar yazmayı’ daha çoook nasip edecektir...
Evrensel'i Takip Et