24 Temmuz 2013 16:59
Dilara Çoban

31 Mayıs’ta başlayan Gezi direnişi ülkenin her yerine yayıldı. Gezi direnişinde en önde kadınlar vardı. Devletin insanları püskürtme aracına ‘kırmızılı kadın’ diğer yanağını da çevirmedi mi? Ya ‘siyahlı’ kız kardeşim su çıkan ‘devlet-i polis’ aracına karşı kollarını açmadı mı? Ya ‘bayrakçının eşi’; her hakkını arayana örgüt üyesi muamelesi yapılmasına karşı “Ben, eşim ve 5 çocuğum” demedi mi?

KADIN OLMAK SUÇLU OLMAK İÇİN YETER!

Devletin kadına, kadın yaşamına yönelik şiddeti, tacizi nasıl politikası haline getirdiğini anlamaya çalışıyor aklım. Devlet erkinin nasıl erkekleştiğini, adaletsizleştiğini, kadın olmanın yargı önünde suçlu olmak için yeterli olduğunu görüyoruz zaten. O erk ki; politik bir nedenden gözaltına alındığında tacizi kaçınılmaz yapar.

Tanımadığım kız kardeşime nasıl yardımcı olabilirim, onun yasal mücadelesi hatta yasalarla mücadelesi için neler yapabilirim… Fethiye ve N.Ç pek sevgili korumacı devletimizin, yargımızın utanç ile sonuçlandırdığı davalar. Gölcük, Sakarya ise devam eden utanç davalarından.

‘KADIN’SIZ BAKANLIK ADALETSİZ YARGI’

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu davalarla ilgili bir açıklama yaptı mı, biliyor muyuz? Ama pardon, adından ‘Kadın’ kelimesini bile çıkartan bakanlıktan ne söylemesini bekleyebiliriz ki. Sakarya davasının hiçbirinde, değil Fatma Şahin, bakanlık yetkililerinden biri bile yoktu. Çünkü bu davadaki 34 sanıktan baş 2 sanık devlet çalışanıydı. Üstelik ‘adalet için hizmet’ verdiğini söyleyen polisti. Emniyet müdürü olan sanık yurt dışına, diğer polis ise terfiyle başka bir yere gönderildi.

Gölcük davasındaki 7 sanığın içinde askeri görevliler var. Bu davalarda birçok kişi tutuksuz yargılanıyor veya ceza almıyor. Son 2 aya gelirsek eğer Bingöl’de 6 askerin 13 yaşındaki kız çocuğuna yönelik istismarı, Mardin’de genç bir kadının köy korucusu tarafından tecavüze uğraması ve korucunun serbest kaldığı için, genç kadının kendini öldürmesi. Mardin’de 14 yaşındaki erkek çocuğunun 1 yıl boyunca ilim hocasının tecavüzüne maruz kalması. Yurt yetkililerinin öğretmeni kalorifer görevlisi olarak göstermesi ve cezasını azaltmaya çalışması!

TAHLİYE VEYA BERAAT

Siirt’te ve Ovacık’ta yaşanan tecavüz skandalları. Bunların iki farklı partinin belediye yetkilileri olması. Serbest kalmaları…Balıkesir’de 16 yaşındaki engelli kız çocuğunun 44 gün boyunca tecavüze maruz kalması ve yine serbest bırakılmaları...

Bütün tecavüz davaları neden ‘serbest bırakılma’ ile sonuçlanıyor. Benim aklım, benliğim, insanlığım almıyor. Bu sapkınlığın psikolojik tedavisi gerekli değil mi? Başka insanlar yaşamasın aynı şeyi diye ve insana yapılan en büyük iğrençliklerden biri diye, ceza almaz mı? Hangi yasa hangi savcı niye serbest bırakır! Eşinden, sevgilisinden, ailesinden şiddet gören, tehdit alan kadınlara, kız kardeşlerimize öldürüldükten sonra koruma göndermeniz, biz hayattayken sesimizi duymamanız politikanızdandır!

Politikanızdır. Zaten at, avrat, silah demez mi devlet geleneğiniz. Kadın ikinci planda değil midir sizin için. Kendisi için yaşayan, mücadele eden insanlardan korkuyorsunuz. Çünkü biliyorsunuz ki kadının emeğiyle dünya daha güzel olacak. Erkek kardeşlerimizle, dostlarımızla, eşlerimizle, sevgililerimizle daha güzel yapacağız yaşamı. Ne sizin ne de dünyaya sahip olmaya çalışan bu vahşi sistemin istediğini yapacağız.

BİZSİZ HAYAT OLMAZ!

Yaşanan acı olay bellidir. Her ne kadar utanç, suç bizim olmasa da, hayatımızın sonuna kadar ruhumuzun bir tarafında kararan, kanayan bir yer eder. Ama korkmamak, utanmamak gerek kız kardeşler. Aynı şeyin yaşanmaması için, devletin politikasını değiştirmek için, kadın, insan, birey olduğumuzu göstermek, anlatmak için, rıza değil politika demek için mahkeme önünde, mecliste, televizyonda bir programda, gazetede bir haberde, evde, parkta, okulda, sokakta, deterjan kokan, yıpranan, sertleşen, kalem tutan, ot biçen, makineleştirilen ellerimizi birleştirelim, bizsiz hayatın olmayacağını gösterelim…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et