89 grevinden 2013 grevine İSDEMİR…
80 darbesi işçi sınıfının bütün kazanımlarını ortadan kaldırmıştı. Bütün sendikal örgütlenmeler yasaklanmıştı. İşçiler katmerleşen sömürüye, ekmeğinin her geçen gün küçülmesine karşı yeniden ses çıkarmaya ve örgütlenmeye başlamışlardı. 89 bahar eylemlerinin arasınd
İSDEMİR işçisi, 137 gün süren ve kazanımla biten tarih sayfasında yerini alan 1989 grevini çocuklarına miras olarak bıraktı. Babaları, dedeleri o grevi yaşayan İSDEMİR işçisi, 1989 yılında gerçekleşen ve 137 gün süren grev deneyiminden güç alarak daha ileriye yürümenin mücadelesini veriyor bugünlerde yine.
89 İSDEMİR GREVİNİN ÖYKÜSÜ
İSDEMİR işçileri 1989 TİS’ine hazırlanırlar ve haklarını almak için “grevse grev” derler. Dönemin ANAP hükümeti grevi kırmak için grevi yasaklamak dahil çeşitli yol ve yöntemler dener ama başaramaz. Çünkü İSDEMİR işçisi kendi gücüne güvenmiştir. Sadece kendisi için değil ülkenin diğer işçileri için mücadele etmiş ve kazanmıştır.
İşçiler 1980 darbesi ile ellerinden giden hakları ve ücret kayıplarını istiyordu. Ücretleri asgari ücretin dahi altında kalmıştı. Bir ton demir ücretinin kendilerine verilmesini talep ediyorlardı. İSDEMİR ve KARDEMİR ile birlikte 24 bin işçi sendikaları Bağımsız Çelik İş öncülüğünde grev kararı aldı.
21 MART 1989: GREV ÖNCE YASAKLANDI
21 Mart 1989’da toplanan Bakanlar Kurulu grevi erteleme kararı aldı. Sendika bunun erteleme olmadığını, grevi yasaklama olduğunu açıkladı ve tepki gösterdi. İşçiler bu yasağı tanımadılar. Grevin ertelenmesi huzursuzluğu artırdı. İşçiler sakal bırakma eylemi, yemek boykotları yaptı, servislere binmedi, çıplak ayakla yürüdü, mesaiye kalmadı, iş yavaşlatma eylemleri yaptı. Toplu olarak vizite çıkan işçiler, üretimi engelleyen yaratıcı eylem ve etkinlikler gerçekleştirdi. Kamu İşveren Sendikaları Genel Sekreteri Naci Önsal “toplu olarak viziteye çıkılırsa o iş yerinde tatil olur, bu yanlıştır” dedi.
31 Mart’ta işçilerin topluca işi yavaşlatması ve grevdeymiş gibi üretimin etkilenmesi üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı İmren Aykut arabuluculuk yaptı. İşçiler taleplerinde ısrarlıydı. Ücretlerinin iyileştirilmesini ve sosyal haklarının verilmesini istiyordu. Çelik İş Sendikası Genel Başkanı Metin Türker işverene en küçük taviz vermeyeceklerini söyledi.
İşveren işçilere 250 bin lira avans vermek istedi, işçiler bunu almadı. Haklarını kendileri mücadele ile kazanacaklardı ve sözleşmeye yazacaklardı.
İSDEMİR işçileri İskenderun’da aileleri ile birlikte büyük mitingler yapmaya başladılar. İskenderun karayolları mitingi bunlardan biriydi.
İSDEMİR ve KARDEMİR işçilerinin bu süre boyunca yaptıkları eylem ve iş yavaşlatmalar sonucu demir çelik fabrikalarının 40 milyar zarar ettiği açıklandı.
14 NİSAN 1989: HÜKÜMET GREV YASAĞINI KALDIRDI
İşçilerin mücadelesi sonucu 14 Nisan’da toplanan Bakanlar Kurulu grev yasağını kaldırmak zorunda kaldı. Gündeme grev yeniden girdi.
İşçiler zaten uzun bir süredir hareket halinde ve greve kitlenmiş durumdalardı. Zaten bir çok eylemi ile grevin alt yapısını hazırlamışlardı. 4 Mayıs günü sabah saat 07.00 de İSDEMİR’in Doğuş kapısı ve Payas kapılarında Genel Başkan Metin Türker işçilerle birlikte grev pankartını astı ve üretim durdu. 13 bin işçinin 2600’ü yasa gereği hemen greve çıkamadı.
ÖZAL: GREVLE BİR ŞEY ELDE EDİLMEZ
Grevin başlaması ile dönemin başbakanı Turgut Özal, İSDEMİR ve Karabük tesislerinin modasının geçtiğini söyledi. İşçilere yüksek ücret verildiğini ama kabul etmediklerini, grevle bir şey elde edilemeyeceğini, demiri de ithal edeceklerini açıkladı. Bu açıklamayla birlikte demir ithalatında gümrük vergisi kaldırıldı, Bulgaristan’dan demir alımı başladı. İşçilere fazla parayı vermeyenler bastırdılar parayı, aldılar dışarıdan demiri.
'ÖLÜM ORUCUNU BIRAK, BAŞIMIZDA OL'
Grev bütün coşkusuyla sürer ve her geçen gün etkisi artar. Bu süre içerisinde Çelik İş Genel Başkanı Metin Türker, ölüm orucuna girer ve grev çadırının yanına ölüm çadırı kurar. Günler sonra Türker, rahatsızlanır, işçilerin zoruyla hastaneye kaldırılır ve müdahale edilir. İşçiler, genel başkanlarına ölüm orucunu bırak başımızda ol” derler. Ve genel başkanlarını ikna ederler.
GREVCİ İŞÇİLER CEMİLE'Yİ KURTARIR
Demir çelikte yüksek fırının sürekli sıcak olması gerekir aksi halde donar ve o fırın ölür bir daha yeni fırın inşa etmek gerekir. Fırınlar canlı varlıklar gibidir. İSDEMİR’de bu fırınlara ise Ayşe, Fatma, Cemile gibi isimler verilmiştir. Cemile isimli yüksek fırın donma tehlikesi geçirir ve işçilerin son andaki müdahalesi ile kurtarılır.
EŞ VE ÇOCUKLAR GREVİ BİRLİKTE YAŞAR
Grev boyunca Çelik işçilerinin eş ve çocukları da grevin parçası olur. Grev çadırında, fabrika önünde ve mitinglerde yerlerini alırlar. İşçilerin çocukları İSDEMİR önünde oturma eylemleri yapar. Aileler grevin her anını yaşarlar.
Hükümet adına kamu grevlerinin koordinasyonundan sorumlu Devlet Bakanı Cemil Çiçek, greve karşı en sert tutum alan kişidir. Çiçek 1 Temmuz 1989’da yaptığı açıklamada “Grevle hak alınmaz, Greve gidene fazla ücret verirsek, bu grevi teşvik etmek olur” açıklaması yapar. İŞÇİLERİN EVİNE HACİZ GELİR Grev uzadıkça uzar ve işçiler de sonuna kadar devam eder. Ama bu süre zarfında ekonomik sıkıntılar baş gösterir. İşçilerin aileleri “aç kalsak da beraberiz” der. İşçilerin evlerine haciz gelir. Çeyiz sandığına bile el konulur. İşçiler yılmaz. Kimi işçi ev kirasını ödeyemediği için dışarı atılır ve onlarda tıpkı grevdeki gibi kendilerine çadır kurarlar. YARDIM KAMPANYASI BAŞLATILIR Grevdeki işçilere İskenderun esnafı yardım eder. Bütün halk grevin etrafında kenetlenir. Esnaf veresiye defteri açar. Yardımlar İskenderun’la sınırlı olmaz ülke genelinde gıda yardımları gelmeye başlar. Dönemin SHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın işçilere erzak yardımı gönderir. İstanbul şubeleri, Ankara Tabip Odası vb. bir çok kurum yardımlar yapar. RESSAMI, ŞAİRİ, GAZETECİSİ GREVİ ANLATIR Ressamlar çizdikleriye grevi ölümsüzleştirir, şairler greve dair şiirler yazar. Dönemin yerel ve ulusal gazeteleri grevi verir. 8 Temmuz’da işçiler 10 bin kişinin katılımıyla miting yaparlar. Yürüyüşler olur. Kent ve fabrika önü sürekli hareketlidir. Ve tek gündem işçilerin grevidir. GENEL GREV ÇAĞRISI YAPILIR Türk İş ve Hak İş grevle dayanışma için açıklamalar yaparlar ve somut olarak ülke çapında 500 bin işçi ile yemek boykotu çağrısı yapar. Bu konfederasyonlar grevdeki işçileri ziyaret ederler. Türk İş ve Hak İş “2 milyon işçiyle ülke çapına eylem yaparız” der. Artık grevle birlikte iki saf ortaya çıkmıştır: Grevi destekleyenler ve karşısında olanlar. Hükümet ve yandaşları dışında herkes grevi desteklemek zorunda kalır. Bütün siyasi partiler grevin yanında olur. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, MÇP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, SP Genel Başkanı Ferit İlsever, DSP Genel başkanı Bülent Ecevit, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü Çelik İş sendikasını ziyaret ederler, grevi desteklediklerini açıklarlar. İŞÇİLER ANAP ADAYINA SEÇİMİ KAYBETTİRİR İşçiler aynı zamanda ülke siyasetine de müdahale etmiş olurlar. Birçok muhalefet partisi işçiden yana görünmek zorunda kalır. O dönem ANAP’ta İskenderun belediye başkanı olan Mete Aslan seçimi kaybeder. Ve ona seçimi kaybettiren 13 bin İsdemir işçisi ve ailesidir. SESİMİZ YETTİĞİ KADAR... 31 Ağustos’ta işçiler büyük bir miting yapma kararı alır. Bu miting 45 gün erteleme adı altında yasaklanır. Ama işçiler fiilen yapar, elektrik kesilir, mikrofondan ses gitmez, ama işçiler “sesimiz yettiği kadar” der ve grevlerini anlatırlar. BALIK TUTMAK YASAKLANIR Grevdeki işçiler fabrika çevresinde balık tutarlar, eve bir öğün de olsa yemek götürürler. İSDEMİR fabrikası işçinin başka bir işle uğraşamayacağını, bunun gelir getirici faaliyet olduğunu ve balık tutanların iş akdini fehs edeceğini açıklar. İKİ BAKAN KARŞI KARŞIYA GELİR Grev ilerledikçe hükümet safında çatlamalar olur. İki bakan fena kapışır. Çiçek ve Aykut karşı karşıya gelir. Aykut, Çiçek’i işveren diye suçlar. Çiçek, devlete ait bir işyerinde işverenin devlet olduğunu söyler. Kendisinin de kamu İşyerlerinden sorumlu bakan olarak işveren olduğunu belirtir. GREVİ DURDURMA GİRİŞİMİ... Grevin 125. gününde Ankara 5. İş Mahkemesine grevin durdurulması ile ilgili başvuru yapılır. İşçiler ve sendika karara uymayacaklarını, grevlerinin haklı ve meşru olduğunu söyler. Mahkeme hemen bir karar vermez. VE İŞÇİLER KAZANIYOR... 89 İSDEMİR grevi, bir bahar sabahı başladı. Yazı arkasında bıraktı ve sonbaharda 137 günün sonunda işçilerin kazanımı ile bitti. Hükümet MESS’i devre dışı bırakarak direkt sendika ile görüştü ve işçilerin taleplerinin tamamını kabul etti. Grevin bitmesiyle işçiler de uzattıkları sakallarını kesmeye başladılar. 18 Eylül 1989 yılında son bulan grev işçilerin % 300-400 lira zam almasıyla sonuçlandı. 1 Ton demir ücreti kadar zam aldılar ve sosyal haklarını artırdılar. İşçiler “grevle hak alınmaz” iddialarını çürüttüler. Kendi güçlerini tanıdılar, 12 Eylül darbesinin ellerinden aldığı hakları geri kazandılar.