Matematik aldı götürdü
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2012 yılında yaptığı ‘Yaşam Memnuniyeti Araştırması’, Türkiye’de bireylerin geleceğinden umutlu ve hayatlarından memnun, mutlu olduklarını iddia ediyor. Kaynak aynen şöyle geçiyor; “Kendi geleceklerinden umutlu olan bireylerin oranı, 2011 yılında %75,2 iken bu oran 2012 yılında %76
ORGANİZE AYNI SONUCU VERMİYOR
Devletin istatistik kurumunun verileri bir kenarda dursun; bir de Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan genç işçilerin hayatlarına ve umutlarına bir göz atalım!
Fatma Erkan 18 yaşında, 1 yıldır tekstilde makineci. Lise 3’te terk etmiş okulunu. Erzurum’dan okulunu bırakıp gelmiş İzmir’e, asgari ücretle yaşamak için. Kazandığı parayı eve verdiğini dile getiriyor. “Bizim evde 3 kişi çalışıyor ama yetmiyor, en az 2500 TL lazım bir evi geçindirmek için.” diyor. Normalde 08-16 saatleri arasında olması gereken mesailerin belli olmadığını ifade ediyor.
Deniz Gündüz 33 yaşında, biri 14, diğeri 17 yaşında iki çocuk annesi. 4 yıldır tekstilde çalışıyor. “Çocuklarım için işe girdim, eğitim masraflarına yetişemiyoruz.” diye başlıyor sözlerine. “Çocuklarıma en başta okuyun diyorum. Ve benim yaptıklarımı yapmayın, hayatınızı kurun ondan sonra evlenin diyorum.” diyerek de bitiriyor konuşmasını.
GÜNDELİK GÜLÜMSEMELER
Cem Özdem 17 yaşında, liseyi bırakmış, 6 aya yakındır tekstil işçisi. Pilot olmak istiyordum diyor önce. Geleceğini motorunun pedalına bağlamış Cem. Mutlu olduğunu söylüyor. Asgari ücretin şimdilik yettiğini ifade ediyor. Gözlerinden okunuyor hayatı; günlük, gündelik gülümsemeler var yüzünde. İşçiliğinin daha başında, hayatının baharında Cem, şimdilik mutlu...
Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’de çalışan tekstil işçileri bu gençler. Genel ortalamaya uygun yaş dağılımı içinde, kendileri gibi 20 bin tekstil işçisiyle birlikte aynı bölgeyi paylaşıyorlar.
Mayıs’ın son haftasından beri yaşananlar, Haziran direnişi ülkenin genelini etkilemiş, geleceğini kendi ellerine almak isteyen gençlerin sahnesine dönüşen meydanlardan tüm dünyaya umut olmuştu. Ancak gene de, gün be gün ölüm haberlerinin geldiği işçi havzalarında, sanayi bölgelerinde umut da ekmek gibi aslanın ağzında hala.
Kiminin umudunu ailevi koşullar, kimininkini de matematik alıp götürüyor...
BORÇLAR RAHAT HESAPLANIYOR!
İzzet Köklütaş 25 yaşında, 15 yaşından beri işçilik yapıyor. Sorumuzu sormadan hemen anlatmaya başlıyor: ”Ben 15 yaşındayken, mahalleden bir abla beni aldı getirdi tekstile. O gün girdim bu mesleğe, daha da çıkamadım!” diye de feryat ediyor. ‘Mutlu musun hayatından?’ diye sorduğumuzda, yeni nişanlandığını ve bu yüzden şimdilik mutlu olduğunu ama onun ötesinde ne olacağını bilemediğini ifade ediyor. Çocukluk hayalini soruyoruz İzzet’e. Matematiği iyi olduğu için matematik öğretmeni olmak istiyordum diye cevap veriyor. “Ama şimdi borçlarımı hesaplamada işime yarıyor sadece.” diyerek hayatının özetini çıkartıyor bizlere.