Sahtekarlık!
Önce ısınamamıştım, sonra sonra ne çok sevmiştim iki oda bir salon evimin olduğu sokağı...
Kasabı, bakkalı, lokantası, cafesi, berberi... Ya insanları; biraz meraklıydılar ama bir o kadar da sıcak...
Taşınacağımı söylediğimde üzülmüş, aynı bölgeden ev bulmam için harekete geçmişlerdi.
Hatta birkaç tane de ev bulmuşlardı. Bütün bunlar pek bir sevindirmişti beni, aidiyet duygumu iyiden iyiye arttırmıştı.
Ama şimdi kaçıp gidesim var; sokak ve insanları ne de çirkinleşti gözümde.
Ve bağırmak istiyorum, "Sahtekarlar!" diye.
Bu nasıl olur?
"Gitme!" diyen her cümle yalan mıydı?
"Yeni yerde nasıl yapacaksın? Burada bir ses etsen hemen geliriz"i kuranlar onlar değil miydi?
Ve bir adam beni hırpalıyor, küfrediyor, tehditler savuruyor, ağzından salyalar savura savura...
Bağırıyorum, yardım istiyorum; ne de kalabalık bugün sokak, hepsi durmuş izliyor! Fısıldaşıyorlar, ne konuşuyorlar acaba?
Herşey bitiyor, adam arabasına binip kaçıp gidiyor?
Yürüyorum başım önde, yaklaşıyor birileri, sanki biraz önce herşeyi naklen izleyenler onlar değil gibi kuruyorlar en can alıcı soruyu: Ne oldu?
Ne çok meraklı göz!
Dayak yememin nedenini mi merak ediyorlar, hak edip etmediğimi mi?
Apartmanın merdivenlerine vardığım vakit başıma kaldırıp; "Yazıklar olsun size!" diyorum.
“Biz çocuklar kaçırılıyor sandık!" diye savundu biri kendini. Ve daha bir ezildi kurduğu cümle ile...
Geçenlerde de böyle birşey yaşanmıştı... Evet, marketin önünde bir adam karısını dövüyordu. Bir iki müdahale etmeye kalktım, çevredekiler engelledi.
O vakitte düşünmüştüm nedenini?
Şimdi ne de çirkin görünüyor sokak gözüme, yoksa hep böyle miydi de ben mi göremedim? Hem sokağı kim çirkinleştirir? İnsanlar mı? Sahtekarlık ile samimiyet arasındaki çizgi neydi?
1. KARAKOL!
Şimdi bunları düşünmenin sırası değil, karakola gitmek lazım, zaten 155’i aramamıza rağmen gelmemişti polis.
Sonraki aramada da, karakola gelmemizi söylemişlerdi. Hem kadına yönelik şiddete karşı pek çok yasal düzenleme yapıldı. Hükümetin, bakanlığın kampanyaları var farkındalık yaratma adına... Hemen çözülecek o vakit mesele!
"Pardon darp edildim... Şikayetçiyim!" cümlesiyle başlayan hikayemi anlattığım üçüncü polis daha bir ilgili gibiydi sanki. Peki, "Bir dakika!" cümlesi ne anlama geliyor? Umutlanmalı mıyım? Hemen çözüyoruz anlamı çıkarmalı mıyım?
Geldi İşte!
"Kadına yönelik şiddet birimimiz burada değil, Taksim'e gitmeniz lazım!" diyor; ama ile başlayan itiraza verilen yanıt mantık sınırlarını zorluyor; "Erkeğin ifadesini biz alıyoruz, kadınınkini Taksim'deki merkez!"
2. KARAKOL!
Kapıdaki polis üçünca kata yönlendiriyor. Karşımda sarı saçlı, oldukça bakımlı bir kadın. Yüzüm aydınlanıyor. Dinliyor; bir de ikide bir şu telefonuna bakıp cevap vermese, çantasını karıştırıp durmasa daha iyi olacak, sürekli aynı şekleri anlatıp duruyorum... Çok sonra başını kaldırıp bakıyor; "Yanlış yere gelmişsiniz, biz bakamayız bu meseleye!"
"Nasıl yani" demeye fırsat kalmadan anlatıyor; mahallenin bağlı olduğu ilçe amirliğine gitmemiz gerektiğini, oturduğumuz yerin Şişli sınırları içinde olduğunu söylüyor.
Mevzuat böyleymiş.
O sırada içeri giren ve hikayeyi öğrenen yeşil tişörtlü polise göre halimize şükretmemiz gerekiyormuş. Bir kadın gelmiş geçenlerde, darp edildiği yer olan Kadıköy'deki karakol ifadesini almamış, çünkü orada oturmuyormuş. Koruma için polis de vermemişler, vapura binmiş gelmiş kadın...
TAKSİM'DE POLİS VAR!
Taksi için para kalmadı, polis aracıyla da bırakmıyor; mecbur otobüse bineceğiz.
Taksim'de ne çok polis var bugün, Gezi için yine eylem var galiba... Şikayetçiyiz, darp edildik desek, ilgilenirler mi acaba? Koruma verirler mi?
Meydanı trafiğe kapatmaları da kötü oldu! Şimdi Divan Otel'in oradaki durağa kadar yürüyeceğiz, bayağı da bir yol da var! Yılgınlık yok! yılgınlık yok! Şişli çözecek meseleyi!
3. KARAKOL
"Pardon darp edildim, şikayetçiyim" ile başlayan hikayeyi dinleyen yedinci polis, görüntüsü pek bir heybetli olan binayı koruyor. "Burada kadına şiddet birimimiz yok ki! Bakamayız!" diyor. İtiraz edince de hemen heybetli binayı koruyan diğer polisleri çağırıyor. Sesler yükseliyor sinirler geriliyor...
Onca kat, onca oda, o odaları dolduran onca polis bir kadını koruyamıyor.
"Oturma eylemi" tehditi işe yarıyor doğrusu; sertleşen ses ve yüz ifadelerini yararak gelen ortayaşı geçkin adam, "Onlar bilmiyor, yedinci kattaki asayiş büro bakıyor, sizi oraya çıkarayım" diyor.
Tam çözüldü derken, asayiş büronun mesaisi bittiği için kapandığı gerçeğini haykırıyor beş sert yüz. Yeni istikamet Bomonti Polis Karakolu...
4. KARAKOL
Karakolun genç polisleri "darp" olayına pek bir bozuluyor; çünkü iftar yapmaya hazırlanıyorlarmış... Karınlarını doyurup, sigaralarını içip, biraz muhabbet ettikten sonra şikayeti alıyorlar, saat 22:00...
Elimize tutuşturulan kağıtlar da neyin nesi? Ne çok hakkımız varmış meğer? Beş saatlik mücadelenin ardından sadece şikayet edebildik; adli tabibe göndermediler bile...
Hakların alt alta sıralandığı kağıda bakıp, “Bu kadar mı?” sorusuna verilen “Evet, bitti savcılığa ileteceğiz şikayetinizi gerisini onlar halleder!” ne kadar da anlamsız bir cümle...
Ve ne kadarda rahat evimize yolcu ediyorlar, zanlı kapıda bekliyorsayı düşünmüşler midir acaba?
EVİM EVİM GÜZEL EVİM!
Ne iğrenerek çıkmıştım sokağımdan, şimdi saat 00:01... Sakin ve huzurlu bir uykuya dalmıştı pek çok ev... Bir kaç tanesinin ışıkları yanıyor... Sokak dünkü gibi kokuyor, dünkü gibi görünüyor! Bana ev aramaya devam edecekler mi? Belki! Yarın göreceğiz bunu! Ama bakkal Muzaffer'i görmüştüm sokağa girerken, yüzünü eğmişti önüne...
ASLINDA NE OLMALIYDI?
- Kadına yönelik her türlü şiddet olayında olaya tanıklık edenlerin ihbarda bulunma yükümlülüğü vardır.
- Kadın 155’i aradığında olayın olduğu yere hemen bir polis ekibinin gönderilmesi gerekiyordu
- Karakolda olayla ilgili polis bilgi aldıktan sonra kadının hemen hastaneye sevk edilmesi gerekiyordu. Hastaneye giderken polis kadının yanında olmalı, karakolda muhakkak form doldurmalıydı. Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında imzalanan protokol gereği, tutanak tutmayan polisler hakkında cezai işlem uygulanır, tutanak tutmaması durumunda polise bunu hatırlatın ve görevini ihmal ettiğini söyleyin. Tutanağın polis memuru tarafından imzalı bir örneğini mutlaka kendiniz için alın.
- İlk önce hastaneye gitmişseniz şikâyetinizi hastane polisine iletmeniz mümkün. Şikâyetçi olmak konusunda henüz karar vermemiş bile olsanız durumu hekiminizle paylaşabilir, kayıt altına alınmasını sağlayabilirsiniz. Hekimler hasta sırrını saklamakla yükümlüdür.
- 6284 Sayılı Yasaya göre ilgili birim olsun ya da olmasın karakolların şiddete maruz kalan veya şiddet tehlikesi altına olan kadın ve varsa beraberindeki çocuklara şiddet uygulanmaması, şiddet uygulayanın yaklaştırılmaması tedbir kararını doğrudan alma yetki ve sorumluluğu var. Polis hangi gün ve saat olursa olsun, kadın ve beraberindeki çocukları, güvenli, uygun bir sığınağa yerleştirme görevine sahip. Şiddet uygulayanın veya şiddet uygulama tehdidinde bulunan kişinin, kadın ve çocuklardan uzaklaştırılması, hayati riskinin olduğu durumlarda geçici koruma tahsis edilmesi gerekiyor.
Evrensel'i Takip Et