Aktivist Afgan bir anneden tavsiye: Bu kara günlere direnin
Fahima Vorgetts, 1979 yılında Afganistan’dan ayrıldığında 24 yaşındaydı. Haksızlık ve baskıya karşı sözünü sakınmazlığı ve hatta isyankârlığı ile tanınıyordu. Başına bir iş geleceğinden korkan ailesi ve dostları onu ülke dışına çıkması için zorladılar. 13 yıl sonra ilk defa ülkesine döndüğünde, bir zamanlar yaşadığı kentin, savaşın harap ettiği caddelerini tanıyamadı. Açlık çeken ya da ailelerine sığınacak bir yer bulamayan köylülerin kederine tanık oldu ve bu kederi içinde hissetti. Bu haksız acıya duyduğu öfke daha önce yaşamının yarısında duyduğundan daha az değildi. Fahima, yoksulluk sınırının altında yaşayan sıradan Afganlıların yüz yüze bulunduğu bu korkunç koşulları, biraz olsun iyileştirmeyi kendine görev bildi. Gücünün yettiği yerlerde bağımsız kadın işletmeleri kuracaktı. “Aç birine iyilik yapmak istiyorsan ona balık vermek yerine balık tutmayı öğretmelisin” özdeyişine inanıyordu.
Geçen hafta burada, Kabil’de küçük delegasyonumuz onunla birlikte, kentteki çeşitli klinikleri ve ‘şuraları’ bir başka deyişle onun açmış olduğu kadın meclislerini ziyaret etti. Ziyaret ettiğimiz ilk klinik 2006’da kurulmuş. Personelden iki kadın, bir doktor ve bir ebe, bize, kliniğin haftanın yedi günü 24 saat hizmet verebilmesi için üç vardiya halinde çalıştıklarını söyledi. Şimdiye kadar klinikte tedavi görürken ölen hasta olmamış. Daha sonra, Kabil’in eteklerinde kurulmuş, iki köye, Pashtun ve Tajik’e uğradık.
KADIN KOOPERATİFİ
“Neden bu köyü seçtin?“ diye sordu, bir hafta kadar önce Kaliforniya Ventura’dan bize katılan tıp doktoru Jake Donaldson. “Onları ben seçmedim”, dedi Fahima, “onlar beni seçti.“
Bir yıl önce köylüler ondan bir okuma-yazma merkezi ve bir klinik açmasını istemişler. O da onlara bir kadın kooperatifi kurup kazanılan parayı öğretmen, ebe ve hemşire çalıştırmak üzere kullanmayı kabul ederlerse, binanın inşasını üstleneceğini ve malzeme sağlanmasında yardımcı olacağını söylemiş.
Köylerde, takı, konserve yapımı, dikiş, çocuk ve yetişkinler için bir dizi okuma-yazma kursu içerikli kadın kooperatifi ve klinik olarak kullanılmak üzere yeni inşa edilmiş binaları ziyaret ettik. Binalarda kayıt olmak suretiyle ailelerin kullanabileceği duşlar bile var. Genç bir öğretmen, bizi, yaklaşık elli mevcutlu sınıfına davet etti. Kızlı erkekli öğrenciler bir okuma yazma sınıfın ilk haftasındaydılar ve kendi alfabelerini öğreniyorlardı. Yine bir kaç köylü bize gururla açtıkları kuyuyu gösterdi. Kuyu jeneratörle çalışıyordu. Bu kuyunun suyuyla hem topraklarını sulayacak hem de köyün içme suyunu karşılayacaklardı.
Köyden ayrılmadan önce, yaşlı bir köylü Fahima’ya onun bu köy için yaptıklarının çok değerli şeyler olduğunu söyledi. Fahima, onun bu minnet duygusuna teşekkürle karşılık verirken yüzü al al oldu.
Bu tür takdir edici sözler ve çocukların yüzlerindeki heves onun yorgunluk bilmeyen çalışmalarının esas karşılıkları olmalıydı. “Ben ve Afgan Kadınları Fonu’nun yönetim kurulu üyelerinin tamamı gönüllü olarak çalışıyoruz”, dedi Fahima, “yönetim kurulu üyelerimiz oldukça namuslu insanlar”.
SAVAŞ HİÇBİR SORUNU ÇÖZEMEZ
Turumuzdan bir gün önce Fahima, dikiş kooperatifini çalıştıran dikişçi kadınlarla konuşmak için Afgan Barış Gönüllüleri Evi’ne gelmişti. Burada yaptığı konuşmada, her ne pahasına olursa olsun onurlarını korumaları konusunda onları yüreklendirdi ve kendi kendini idame ettiren projelerde asla bağış kabul etmemelerini, bunun yerine daha çok çalışmalarını salık verdi. Fahima, yaklaşık bir yıl önce, Gönüllüler Evinde kooperatif çalışmalarına başlamaları için dikişçi kadınlara yardımcı olmuş, onlara dikiş makineleri satın almıştı.
“Başladığım projelerin hepsi işlemedi”, dedi Fahima. “Bazen insanların önünde tutucu değerler engel oluşturdu. Bazı aileler kadınların evden çıkmasına izin vermek istemedi. Bazı işler en çok da savaş ya da güvenlik nedeniyle sekteye uğradı.“
Bu nedenle, ona göre savaş kendi ülkesinde, hatta hiçbir yerde hiçbir sorunu çözemez. Fahima, savaş ağaları ve savaş vurguncularından söz ederken sözünü sakınmıyor, hatta oldukça sertleşiyor. Afganistan kaynakları üzerinde kontrollerini artırarak ceplerini dolduranların sıradan Afganlılara ettikleri zulmü bu kadar katı yargılamakta da haklı. Afgan Gönüllülerine, bir anne sevgisi ve bir annenin ses tonuyla tavsiyede bulunuyor: “Dünyada ulus ya da etnik kimliğe bakılmaksızın yüzde birlik bir elitin ABD, NATO eliyle sürdürdüğü bir sınıf savaşı söz konusu. Bu yüzde birlik elit bir araya gelerek bizi, yani %99’u kontrolleri altında almakta, bölmekte ve bizim üzerimizden çıkar sağlamaktadırlar. Bu ‘kara günlere’ direnin, savaşa ve silahlara karşı durun, kendinizi eğitin ve bir arada dostluk içinde çalışın.”
Fahima’nın gençlik isyanı ile dolu ruhunu ne geçen yıllar ne de yaşadıkları yok edememiş. Onun şefkati, yaptıklarından bir şeyler öğrenen bizler için bir pusula niteliğinde.
Evrensel'i Takip Et