Bi sükût durun yahu!!
Bir arkadaşımın annesi, “Bu Hükü
Önce Başbakanla başladı her şey, “Eyy kadın üç çocuk doğur” dedi, her fırsatta da yeniledi bu isteği. Sonra, üç de yetmedi, beş dedi duruma, yere zamana göre beş de yetmez yedi tane doğur doğur doğur… Hay maşallah makinayız biz nasıl olsa…
Nasıl doğuracağımızı da belirlediler. Yok öyle sezaryenle falan doğurmak! Oh ne ala memleket, uyuyacan, bilinçsizce çocuk sahibi olucan, ağrısız sızız, sonra da ben anayım diye dolanacan! Acı çekmeden analık olur mu? Olmaz! Korkusuz olucan önce, korkusuz nesiller yetiştirmek daha ana karnında başlar. Bebek her şeyi hisseder! Sen ne kadar cesur olursan bebek de bir o kadar korkusuz olur…
KEŞKE BİRİLERİ SİZİ HİPNOZ ETSE
Sen yeter ki doğurmak iste, hükümetin bakanı senin için her bir şeyi düşünmüş rahat ol. Doğurman için koskoca bakanlık “Keyifli Doğum Üniteleri" projesini hayata geçirecek. Özel süit odalarda doğum yapacaksın. Hop diye yatak, hop diye ameliyat masası olacak yatağın. Bir elin yağda bir elin balda olacak. Aman ha yeter ki sezaryen mezaryen diye tutturma, gözünü sevem! Bak korkusuz nesillere ihtiyacımız var… Pilates neyin de yapacan, gevşemen için, aman diyim, sezaryenden uzak dur! Bak hükümetin her bir şeyi düşünüyor, iki de psikoloğun olacak. Hem valla tek kuruş ödemicen.
Sen yaparsın, bir hipnoza bakar. Yine de unutma işin fıtratı normal doğum, önce fıtratın peşinden koşucan. Güveniyorum sana, gelecek senin elinde… Sezaryen mi epidral mi derlerse, epidral de, epidral mı normal mi derlerse, normal de! Ölümü gör, ama sıtmaya razı ol… Sen kahramansın, korkusuzsun unutma…
Zaten şimdilik pilot bölgede uygulanacak. Öyle hemen pırt diye olmuyo bu işler. Sen bi karar ver doğurmaya, arkası gelir… Bakanın güzellikleri bununla da bitmiyor tabi, gündeminde epidural doğum var, hipnozla doğum var, bebek “normal” yolla gelsin yeter. Sezaryen isteme be canım kardeşim. İşin fıtratı normal doğum! O bebek normal yolla ya gelecek ya gelecek!
Keşke birileri sizi hipnoz etse de bi rahat bıraksanız, bi huzur verseniz bize!
Bütün bunlardan yararlanmak için bakanlığın küçücük bir şartı var: 9 ay boyunca anne baba adayının gebelik eğitimlerine katılması gerek… Artık işinden nasıl izin alırsın, hangi arada gidersin, yok sayıldığın gün sayısı 10 günü geçerse sınıfta kalıp bu güzelliklerden yaralanır mısın bilemem. Eşin nasıl izin alır, patronu, vardiya amiri buna ne der o bakanlığın sorunu değil!
Doğum iznin, kreş sorunun, işsizliğin, çocuğun geleceği? Asgari ücretle nasıl bakılır? Artık onu da sen nasıl olsa işsiz olacağından eşin düşünür. Ona da başka bir bakan, misal çalışma bakanı, “hadi aslanım, hadi kaplanım, hadi koçum, yaparsın, geçinirsin, mesaiye kalırsın, gece çalışırsın aslansın sen kaplansın sen. Çalışmak ibadettir, çalışırsan ışıldarsın…” der kim bilir.
Garanti verebileceğim tek şey, yasal kürtaj dönemini geçirene kadar el üstünde tutulacağındır...
Süit odalar, pilatesler, eğitimler … Hamile olasın, çocuk doğurasın geldi mi?
TERBİYESİZLİĞİN LÜZUMU YOK
Ama o da ne? Memleketin resmi kanalında “Türk tasavvuf düşünürü” ve “avukat” Ömer Tuğrul İnançer’in, “Hamileler sokağa çıkmasın” dediğini okudum gazetede. Önce dedim havalar sıcak tabi adam koskoca düşünür, bu sıcakta hamile kadınlar oruç neyin tutmasın, güneşe sıcağa çıkmasın diyor da buna tepki gösteriyorlar herhalde diye yorumladım. Öyle ya koskoca unvanı var önünde. İyi şeyler düşünür dedim ama kazın ayağı öyle değilmiş. Böyle karınla sokakta gezilmezmiş, estetik değilmiş, terbiyesizlikmiş. Bir de üstüne kanatlı mı kanatsız mı eklendi ki sorma gitsin.
Arkasından Diyanetten bir açıklama geldi: "Kadın hastaneye gidecek, alış veriş yapacak. Hamile kadının dışarı çıkmaması söz konusu değil. Zaten dinde de kadına tecrit diye bir şey yok. Hamile kadına da tecrit yok. Aksine anne olmak ödüldür. Ancak, her kadın dikkat etmeli. Hamile kadın giyimine kuşamına daha çok dikkat etmeli. Göbeğini sırtını gösterecek kıyafetler giymemeli…”
Neresinden tutsam elde kalıyor; alışveriş merkezi denince aklıma bir tek Gezi Parkı geliyor. Hamile kadına tecrit söz konusu değil, ama öldürülüyoruz. Çocuk yaşta tecavüze uğrayanlar, evlendirilenler ve bu suçu işleyenlerin ceza almaması da cabası. Elde kalıyor neresinden tutsam. Biz nerde yaşıyoruz, bunlara ne içirdiler, biz ne içtik, izler birbirine karıştı ki sormayın gitsin…
Bu hükümetin candaşı yandaşı, kandaşı bi bırakın kanadımızı kolumuzu, oramızı buramızı, hamile mi kalıyoz, davulla mı ilan ediyoz, tvit mi atıyoz, feysbukta mı paylaşıyoz, karnımız burnumuzda amuda mı kalkıyoz… Biz biliriz ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi ne giyeceğimizi! Arabayla mı gezeriz, ata mı bineriz, motosiklete mi, denize mi gireriz, tekneden denize mi atlarız, kanat takıp mı uçarız, balona mı bineriz, siz bunları bize bırakın!
Siz, kadınlar öldürülmesin, şiddet görmesin, çocuklar tacize tecavüze uğramasın bunları düşünün! Bi sükût durun yahu!!
Evrensel'i Takip Et