Bu haritada sizin sokağın da ismi olsun
Mahalleyi en iyi kim tanır? Hangi bakkalda ne vardır, hangisine borç yazdırılır, hangisinden ucuza ne alınır? Pazarında en taze sebze hangi tablada satılır? Sağlık ocağında en güleryüzlü doktor kimdir?
Danışıldığında sorunu çözen eczane hangisidir? Hangi yolda pazar arabasıyla yürünür, hangi kaldırımda bebek arabası sırta alınır? Hangi kuaförde kaş iyi alınır, hangisinde sohbete katılıp biraz laflanır? Hangi parka çocuk götürülür, hangisine çaydanlık ve 5 bardakla gidilir? Hangi sütçünün sütü daha az su katılmıştır, patatesçi arabasından “3 kilosu 5 liraaaaa” diye bağırdığında saatler kaçı gösterir? Hangi okulun müdürü paracı, hangi öğretmeni iyidir? Hangi komşu sorunlu, hangisi dert ortağıdır? Tuhafiyeciyi, züccaciyeyi, kasabı, manavı, elektronikçiyi, tamirciyi, terziyi, ayakkabıcıyı, yolu, sınırı, eksiği gediği en iyi kim bilir?
Ağır yün yorganların hep beraber çırpıldığı, plastik terliklerin şıpırtısıyla yıkanan merdivenlerin çamur ayaklı çocukların gazabına uğradığı, işin gücün hiç bitmediği, sohbetin dedikodunun eksik olmadığı, mahallenin boklu deresinin saçtığı hastalığa devanın birbirine tavsiye edilen otlarla bulunduğu, yokluğun yoksulluğun dantelli perdelerin arkasına saklandığı ama güneşe asılmayan patlıcanlar biberlerle açığa çıktığı, kentin içinde ama her daim çok dışında mahallelerde hayatı her gün yeniden kuran kimdir?
Bir düşünün bir gününüzün kaçta kaçını mahallenin sınırlarından bir adım bile dışarı atmadan geçirdiğinizi... Öte mahalleye kaç ayda bir gittiğinizi? Kent merkezinin en az başka kentler kadar uzak olduğunu düşündüğünüz zamanları düşünün... Yediğimiz içtiğimiz, yattığımız kalktığımız, konuştuğumuz sustuğumuz, ağladığımız sevindiğimiz mekanların adıdır mahalle. Tam da bundandır Yeşilçam’ın en dokunaklı, en sıcak, en candan öykülerinin mahallelerde geçenler olması. Eskiden mahallecek gidilen sinemalarda en çok 4 çocuğuyla yaşam mücadelesi veren Sultan’ın öyküsünün alkış toplaması, hala televizyonlarda sıcacık mahalle yaşamlarının bize benzer hikayelerinden alınmış dizilerin çok izlenmesi...
Mahalle kadınların sınırlarının ve sınırsızlıklarının mekanı; “elalem ne der”in sahnesi kurulduğu kadar özgürleşmenin de haritası mahallede çizilir. Ve ikisi arasındaki çizgi bazen çok incedir...
Bir süredir baskı ve yasaklamayla, özgürlük arasındaki çizgi daha bir tartışılır oldu mahallelerde. Önce gezi direnişinin coşkusuyla eylem mekanına çevrilen mahalleler, şimdi park söyleşileri ve forumlarla gündelik hayatın ve politikanın da yeniden üretildiği mekanlar haline geldi. Ve o unuttuğumuz “siyaset mahallede yapılır” cümlesi geldi kuruldu tahtına, o çok özlediğimiz ve hep bir nostalji gibi anlatıp durduğumuz dayanışma, sohbet, selamlaşma, komşuluk yeniden doğdu buralarda...
Ve yine tartışmaların ve kararların kıyısında kalan kadınlar el attılar olaylara... Madem ki mahallede her evde, her sokakta her gün yeniden üretilen yaşamın temel öznesi biziz, o zaman bizim dertlerimiz, taleplerimiz de mahallenin gündemine girecek dediler...
Ve mahallelerde kurulan baz istasyonlarından, çöp sorununa, okul bahçelerinin küçültülmesi meselesinden, eğitimde yapılan değişikliklere, ışıklandırma sorunlarından, yollar ve kaldırımlara, parkların yeniden düzenlenmesinden, çocukların hem eğitim alacakları hem de eğlenecekleri etüt merkezine, kültür evlerinden kadın emeği pazarlarına her şeyi en ince ayrıntısına kadar akıl etmeyi bilenler olarak gerçek yerel politikanın yürütücüleri oldular... Çünkü bunlara dair zaten birçok deneyim biriktirmiş, bir sürüsüyle baş etmek için bir araya gelmiş, bazen yüz geri etmiş, bazen ufak tefek kazanımlarla sevinmiş halleriyle deneyimlerini konuşturdular...
Şimdi sıra sözlerin hayatta bir gerçekliğinin olmasında...
Her gün televizyonlarda, gazetelerde bilindik partilerin bilindik cümleleri ve hesaplarıyla tartışılan yerel seçimlerin gerçek anlamını günlük yaşamda karşılaşılan sorunlar ve taleplerle karşılaştırmayı öğrendik forumlarda. Kimi yerde bir mahalle derneğine dönüşen, kimi yerde veli derneğine evrilen, kimi yerde platforma dönüştürülen ve kendi sözcülerini, kendi taleplerini ortaya koyan bu birikimin yerel politikada belirleyici olacağı çok açık. Kadınlar da kadınlar olmadan, söz kadınca kurulmadan, hareket kadınca yürütülmeden biriktirdikleri bu kadar deneyimi bir yere evriltemeyeceklerini çok iyi biliyorlar.
Ekmek ve Gül dergisi bu ay sözlerin gerçeğe dönüşmesinin bir aracı olarak yerel politikayı masaya yatırmaya başladı. Sınırları dar görünen ama aslında bütün bir yaşamı belirleyen yerel politikada kadınların söz sahibi olması için hem bilgilendirici hem de deneyim aktarıcı yazılarla yolumuza devam etmek istiyoruz. Bu sayımızda da forumlarda yürütülen tartışmaların, kadınların dile getirdiklerinin, yerele dair söz üretirken aslında dünyaya dair geliştirdikleri perspektiflerin ortaya konulduğu yazılarımız sizi bekliyor... Ve bu eksenli yazıları biz de sizden bekliyoruz... Evinizin, sokağınızın, mahallenizin umduğunuz ve hayal ettiğiniz bir memleketin başlangıç noktası olduğunu gösteren deneyimlerinizi bize yazın. Siz besledikçe, siz anlattıkça öğrendikleriyle yol alacak başka evler, sokaklar ve mahalleler o hayalin gerçekleşmesinin haritasını oluştururken, siz de o yeni dünya haritasının işaretlerinin içinde yer alın...
Evrensel'i Takip Et