15 Ağustos 2013 18:37

Grev hakkının yok edilmesine karşı birleşmeliyiz

Sermayenin sağı-solu, dini-imanı olmaz. Sermayenin bir tek hedefi var o da daha fazla kâr. Bu yolda kendi yaptığı yasaları da tanımaz. İşte THY patronu ve hükümetin tutumu. Aynı şey ÇAYKUR ve İzmir Büyükşehir Belediyesi işçilerinin grevi karşısındaki tutumlarında da görülüyor.THY işçileri iddia edilenin aksine

Grev hakkının yok edilmesine karşı birleşmeliyiz
Paylaş
Makum Alagöz

THY işçileri iddia edilenin aksine birliktelik ve kararlılık göstermede iyi noktadalar, bunu da gösterdiler. THY patronu grev kırıcı yöntemlere başvururken Çalışma Bakanı, “THY yalnız değildir” diyerek grev kırıcılığını destekledi. İşverenle el ele yandaş sendikacılığı da yaratmak adına grevleri başarısızlığa uğratmak için el ele verdiler. İşçiler ise doğru ve haklı mücadelelerinde yalnızlaştılar. Geçmişte özelleştirmelere karşı verilen mücadelelerde benzer yalnızlaşmaların sonuçlarını hep birlikte gördük. Hangi işyeri özelleştirme kapsamına alındıysa orada direniş oldu diğerleri sırasını bekler gibi sessiz kaldı. Şimdi aynı şey grev hakkının gasbedilmesinde yaşanıyor.
Bugün devam eden grevlerin bir yanı sözleşme taslaklarında yer alan talepler ise diğer yanı gasbedilmek istenen grev hakkını kullanarak savunmak, aynı zamanda hükümet ve sermayenin sendikalara müdahalesi ile yandaş sendikacılığın önüne geçmektir. Buradan bile bakıldığında bu grevleri bütün sendikaların sahiplenmesi gerekir.

GREV VE DİRENİŞLER NEDEN DESTEKLENMİYOR

Öyleyse THY işçisi neden yeterince desteklenemiyor? Üstelik Hava-İş Sendikası tüm işçi direnişinde olduğu gibi Türkiye’de her türlü hak arama mücadelesinin yanında olmuş bir sendika. Ama genel olarak mücadeleci sendikacılarda bile herkes kendi sorununun peşinden koşuyor. Herkes için sadece kendi grevi, kendi direnişi önemli.  Böyle bakınca, aslında herkes kendi mücadelesiyle baş başa kalıyor. “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganı da laftan öte gitmiyor. Artık hepimiz kendimizi sorgulamalıyız. SGBP ortaya çıkarken bölgelerde toplantılar yaparak, yalnız Türk-İş kongresine yönelik bir araya gelmediğini, Türkiye’de sendika ve konfederasyon ayrımı yapmadan işçi sınıfı mücadelesini birleştirmek, dayanışmak, güç birliğini büyütmek için yola çıktığını söyledi. Şimdi herkes şapkasını önüne koyup “THY’de, ÇAYKUR’da, İZENERJİ, İZELMAN, İSDEMİR’de, Standart Profil direnişinde mücadelenin neresindeyiz” demeli.

KENDİMİZE NASIL AÇIKLAYACAĞIZ?

İzmir’de Genel-iş 1-2-3 No’lu şubeler TİS sürecinde kitlesel yürüyüş ve eylemler gerçekleştirirken, grev hakkı YHK tarafından engellenirken yalnız kaldılar. Biz İzmir’deki sendikacılar olarak bunu kendimize nasıl açıklayacağız? Üstelik yakın zamanda İzmir’de önemli ve örnek birliktelikler sergileyebilmişken. Bir de İzmir’de nedense hükümete karşı eylem yapmak söz konusu olunca herkes öne çıkarken mesele yerel yönetimler olunca eyleme gelenler bile birbirinin arkasına saklanıyor. Yerel yönetimle sendikacıların çıkar ilişkisi mi var diye düşünmeden edemiyor insan.
İzmir’de UPS, Savranoğlu, Billur Tuz, Buca Belediyesi ve Büyükşehir belediyesi taşeron işçileri, kamu emekçilerinin grevleri, 1 Mayıs ve 8 Martlarda örnek bir birliktelik ve ortaklaşma gerçekleştirildi. Farklı konfederasyonlardan 23 sendikayla daha önce olmamış genişlikte bir birlikle oluşturduğumuz İzmir Sendikalar Birliği (İSB) çalışamaz duruma getirilmese şimdi THY, İZELMAN, İZENERJİ, Manisa organizede ki Standart Profil böyle yalnız kalır mıydı? İSB’yi çalışamaz duruma getirmemiz kimin işine yaramıştır iyi düşünmeliyiz.

İŞÇİLERE GÜVEN VERİLMELİ

İSB içinde UPS, Savranoğlu ve Billur Tuz direnişlerinin en büyük destekçisi Petrol-iş Aliağa Şubesinin Manisa’da Standart Profil direnişinde yalnız kalması, İSB’nin çalışmasını zayıflatan bizlerin sorumlu olduğu bir sonuç değil midir? Biz Çiğli Organize Sanayiden biliyoruz bir işyerinde ki mücadelenin kazanılmasının diğer işyerlerine nasıl yansıdığını. Son 1.5 yılda 7-8 fabrika sendikalaştı. Şimdi Manisa Organizede her iş kolundan on binlerce işçinin sendikalaşmak istemesi, biz sendikaların örgütlenmek istemesi neyi gerektirir? Orada olmamız dayanışma içerisinde tüm Manisa organize işçisine güven verecek şekilde yan yana olmamız gerekmez mi? Şimdi artık vakit kaybetmeden yeniden ve daha güçlü şekilde bir birliği örmek, bu sorunları tartışmak için Standart Profil direnişinde yeniden bir araya gelelim, toplantımızı yapalım. İşçi direnişlerine olduğu kadar, yanı başımızda Suriye’de ROJAVA’da sözde Müslümanlık adına, Kürtlerin temel haklarını engellemek için kadın-çocuk demeden işlenen katliamlara ve bu katliamı gerçekleştirenlerin desteklenmesine karşıda sessiz kalmamalıyız. Ortadoğu’da ve Türkiye’de kalıcı barış içinde sendikalar olarak görev üstlenmeliyiz.

Deri-İş İzmir Şube Başkanı

ÖNCEKİ HABER

Aliağa’da iş cinayetlerine tepki

SONRAKİ HABER

'Kızlı erkekli' gençlik kampı bugün başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa