28 Ağustos 2013 17:36

Diziyi yıkıp AVM yapamazsın TRT

Aslında ne desem boş biliyorum ama.Kalkıp diyeceğim: Bu ülke nereye, bu dünya nereye gidiyor?Kim dinleyecek beni.Beni ve benim gibi insanları anlatan, her şeyi bir bir ortadan kaldırmaya çalışan, dişlileri para olan çok çarklı bu sistemde, ezilip yok oluyor gibi hissediyorum her gün.Her-gün, her gün diyorum!Bir iki gün

Diziyi yıkıp AVM yapamazsın TRT
Paylaş
Bengisu Balaban

Kalkıp diyeceğim: Bu ülke nereye, bu dünya nereye gidiyor?
Kim dinleyecek beni.
Beni ve benim gibi insanları anlatan, her şeyi bir bir ortadan kaldırmaya çalışan, dişlileri para olan çok çarklı bu sistemde, ezilip yok oluyor gibi hissediyorum her gün.
Her-gün, her gün diyorum!
Bir iki gündür ufak tefek görüş bildiriyorum şu dizi hakkında, Leyla ile Mecnun ama..
İfade edilmiş hissetmedim kendimi, içimdekileri dökmüş hissetmedim.
Bir yolda yürümek asla sadece yürümek olmadı benim için.
Bir şiir okudum bittiye gelmedi hiçbir zaman.
Aceleci tavrımı sakındım edebiyattan, sanattan.
Bir şarkı dinlemekle tükenir mi?
Vendetta da dedi: “Düşünceye kurşun işler mi?​”
TRT’ye gidip “Sen ne yapıyorsun?​” diye bağırasım var.
Çünkü bugün TRT’nin yaptığı sadece devletin uşağı olmak.
Bugün hiçbir ana akım medya ben buradayım, benim kişiliğim bu, bana para işlemez diyemiyor.
Aksine paramı ver, beni al mantığı güdüyor.
Etik mi? Yoo.
Ahlaklı bir tavır mı? Yanından bile geçmez.
Mesele sadece Leyla ile Mecnun mu? Değil.
En kötü bu dizi gider, Burak Aksak başka bir senaryo ile gelir, yine oturur bağrımızın ortasına.
Onur Ünlü bateri çalmaya devam eder.
Leyla ‘the Band’ basar yine gecenin gündüzün bam teline!
Mesele Gezi’de 3-5 ağaç değildi.
Mesele sadece Leyla ile Mecnun da değil.
Yavaş yavaş benliklerimizi kaybettirmeye çalışanların, bizleri satın alıp paraya dönüştürmeye çalışanların yemi olmamak mesele.
Mesele İkinci Yeni ile Şark İslam Klasikleri arasında da değil.
Özgürdür arkadaşım edebiyat!
Özgürdür zihin, özgürdür kalem.
Ama bu cümlelerim bir gün yarım bırakılma potansiyeline sahip.
”Neden?​” diye soracaklarınız olur arada.
Nasıl ki yarım kaldı Leyla ile Mecnun, nasıl ki geçmişten bu yana diktatör rejimler tarafından yarım bırakıldı düşünceler, etkinlikler, hayatlar, nefes alma hakları. Sanat!
Bu da öyle.
İstedikleri dozda özgürlük!
İktidara kendini satan Türk Dil Kurumu sözlüklerinde aramayın özgürlüğün anlamını.
Bi Bandista şarkısında, bir devrim marşında, sokakta, şiirde, resimde, heykelde, el emeği ile örülen dantelde arayın.
İçinizde arayın, meydanda arayın, okulda, yolda, evde arayın.
Kadınla güzelleşen dünyada, erkekle güzelleşen dünyada, insanla güzelleşen dünyada arayın!
Emekle güzelleşen dünyada arayın.
İçinizde bulun onu.
Bunların yarım bırakıldığı yerden tamamlanması için birileri olmalı yanımda, yanımızda.

Ben tiyatrosuz, resimsiz, fotoğrafsız, müziksiz, şiirsiz, heykelsiz, gökdelenlerden görünmeyen bir şehir, bir ülke, bir dünya istemiyorum.
Ben böyle paranın insanlığımı satın alabileceğini düşünen bir iktidarla yaşamak, bu iktidar tarafından ölümle burun buruna getirilmek istemiyorum, sırf onlar gibi değilim diye.
Ben sırf onlar gibi değilim diye sınırlandırıldığım bir ülkede yaşamak istemiyorum.
Beni sokmak istediğin karanlığı alnımın çatından çek.
Çek şu karanlık örtünü aydınlık yarınımın üstünden!
Beynimin çitlerini yıkabilir mi senin koyunların?
Mümkünü yok.
İşte bu yüzden; sen Leyla ile Mecnun bitti sanırsın, biz Kireçburnu’nda el sallarız gemilere.
Sen İsmail abisiz kaldık sanırsın, biz çayımızın demine “Hüop! Naptın?​” diye bağırırken.
Sen Erdal bakkal olmadan sallama çaylara koşacağız sanırsın kapital abi, biz sallama çay ambalajlarına “Çay Erdal Bakkal’da içilir!” yazarken.
Mecnun Leyla’sız kaldı sanırsın, biz yazar birleştiririz onları aynı semtte, aynı mahallede.
Yavizsiz kaldık sanırsın ya, inadına kafamızda naylon çoraplarla dolaşırız.
Babalarımıza İskender deriz, yaşatırız.
Çıraklara kırmızı yuvarlak gözlükler takar, yaşatırız.
Biz böyle böyle tüm kadroyu, koca senaryoyu yaşatmayı da, yazıp oynayıp-oynatmayı da biliriz TRT.
Ha, TRT sana söylüyorum iktidar sen anla!
Böyle de laaaps diye kalırsın işte, nooldu?
Son olarak dizi ekibine seslenişimdir, aşinasınızdır:
”Gidiyom ben deme, gelip gelmeyeceğini de söyleme.
Zaten giden geri gelmiyor bir daha Mecnun, o yüzden dönüp dönmeyeceğini söyleme. Ben beklerim, belki gelirsin bir gün.
O yüzden deme, ben gidiyom deme.
Beni nerde bulacağını biliyorsun zaten!”
Bizi nerede bulacağınızı biliyorsunuz...

ÖNCEKİ HABER

Seneye gelin görün

SONRAKİ HABER

Zorlukları aşarak geldiler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa