Kani Beko Faruk Çelik’le görüştü
Devrimci İşçi Sendikaları Konfedarasyonu (DİSK) Başta sendikal yasaklar ve 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun sonuçları olmak üzere çalışma hayatında işçi sınıfının karşı karşıya olduğu sorunlarla ilgili olarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile bir görüşme
Görüşme öncesinde konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Ulusal İstihdam Stratejisi’nin Türkiye’nin her alanında hedefleri olduğunu söyleyerek, “İstihdam stratejisinin özüne değil, belki içeriğinde bazı şeylere karşı olunabilinir, bunlar tartışılabilinir” ifadelerini kullandı.
Kıdem tazminatın fona devredilmesinin tazminattan vazgeçme olmadığını iddia eden Çelik, “Fon dediğimiz şey tazminattan vazgeçme değil, fon dediğimiz 12 ay zorunluluğunu kaldırıp 1 ay çalışanında tazminatını alabilmesi ve güvenceli bireysel hesabına aylık tazminatının yatması böylece bütün çalışanların tazminat hakkının zayi olmamasını hedeflediğimiz bir düşüncedir. İşverenlerin karşı çıkacağı bir sitem diye görüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Taşeron işçilerin kadrolu işçi olmasıyla ilgili yargıda yaşanan sorunların olduğunu kaydeden Çelik, “Yargı kararlarını da neticelendirecek şekilde bir çalışma yapacağız. İş kazlarıyla ilgili Türkiye’nin 3’üncü olduğunu söylüyorlar. Türkiye son 10 yıl içerisinde iş kazalarında yüzde yüz azaltma gerçekleştirmiştir. İş güvenliği yasası ile daha güvenli bir çalışma ortamını sağlanmış olunacak” diye konuştu.
ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Çelik ile yaptıkları görüşmenin ardından yaptığı yazılı açıklamada, sendika seçme özgürlüğü ve toplu sözleşme hakkının gasp edildiğini belirterek, “Sendikalara üye olan işçilerin işten çıkarıldığı, bazı iş kollarında işçilerin üye olabilecekleri toplu sözleşme yetkisi olan bir sendika dahi bulamayacağı bir sürecin içerisine girildiği görülmektedir. Sendikalaşma oranındaki düşüş Ocak ve Temmuz ayı istatistiklerinden rahatlıkla görülmektedir. Bu durumun başlıca sebebi örgütlenme özgürlüğünün önüne siyasi irade tarafından çıkartılan engellerdir. DİSK üyesi Sosyal-İş, Nakliyat-İş ve Devrimci Sağlık-İş sendikalarımızın örneğinde görüldüğü gibi, mahkeme kararlarına rağmen TİS yetkileri uygulanmamıştır” dedi.
12 MİRASI KORUNUYOR
12 Eylül rejiminden miras iş kolu barajlarının, hükümet tarafından da farklı biçimlerde korunduğunu söyleyen Beko şunları belirtti, “İşkolu barajları kaldırılmadıkça, ilk elden başta Bursa Mutabakatı olmak üzere önceki mutabakatlara uygun davranılmadığı ve böylelikle hükümet işçi sınıfının örgütlenme özgürlüğünü bilerek ihlal ettiği sürece “darbelerin kötülüğü” konusunda söyledikleri her söz bizim için içi boş bir nutuk hükmünde olacaktır. Sendikaların yetkiyi devletten değil işçiden aldıkları bir çalışma yaşamının tesis edilmesi DİSK’in asla taviz veremeyeceği bir “kırmızı çizgisi”dir.
İŞÇİLERİN İRADESİ TANINSIN
Örgütlenme özgürlüğünün önündeki bir diğer engel de yetki uyuşmazlığı davalarıdır. Yıllarca süren davalar sonucunda işçilerin sendika seçme özgürlükleri fiilen gasp edilmektedir. Çözüm oldukça basittir: İşyerlerine sandık kurup, işçinin iradesini tanımak. Sendika seçme özgürlüğünün ve işçilerin iradesinin tanınmasının bir koşulu olarak referandum DİSK’in bir başka kırmızı çizgisidir”
GREVLER FİİLEN ENGELLENİYOR
Sendikal özgürlüklerin ihlal edildiği bir diğer örnek olarak grev yasakları ve grevlerin fiilen engellenmesi olduğunu söyleyen Beko. “Son dönemdeki grevlerde bizzat hükümet yetkililerinin greve çıkan işçilere yönelik tehditleri, yasadışı grev kırıcılığı girişimlerinin bizzat hükümet ve bürokratlarca açıktan desteklenmesi, grev hakkının Yüksek Hakem Kurulu tarafından hukuk dışı gaspı gibi vakalar artık sıradan hale gelmiştir.
İşçilere sadece toplu sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlık olması halinde grev hakkını veren ve bunun dışındaki tüm grev türlerini yasaklayan 12 Eylül hukukunun bile gerisinde bir durumla karşı karşıya olduğumuz açıktır. Grev hakkının kayıtsız şartsız tanınması DİSK’in bir diğer “kırmızı çizgisi”dir” diye belirtti.
UCUZ İŞGÜCÜ YARATMA STRATEJİSİ
6356 sayılı yasanın, örgütlenme özgürlüğünün gasp edildiği bir çalışma yaşamanı sürdürdüğünü ve bu gaspın yöntemlerini çeşitlendirdiğini vurgulayan Beko, “DİSK’in daha önceden de defalarca altını çizdiği gibi Ulusal İstihdam Stratejisi özünde “ucuz işgücü” yaratma stratejisidir. Bu stratejinin alt başlıkları olarak kamuoyuna duyurulan her müjde, işçi sınıfı için değil sermaye için müjdedir. Güvencesiz çalıştırma koşullarını derinleştirecek, işçilerin en temel haklarını gasp etmeye yönelik bu tür girişimler DİSK’in “kırmızı çizgileri”dir” dedi. (HABER MERKEZİ)