Gençlik sermaye partilerinin oy deposu değil, ülkenin geleceğidir!

Yıllardır ülke nüfusunun yarısını oluşturan biz gençleri oy deposu olarak gördüler. Bugün de aynı anlayış ve tutumla hareket ediyorlar.

Bol bayraklar, süslü seçim arabaları, atılan nutuklar sokakları, gazete ve televizyonları kuşatmış durumda…

Peki ya Biz? Geleceğimiz?

12 Haziran 2011’de yapılacak genel seçimler bir kez daha eşitsiz, demokratik olmayan ve halkın gerçek iradesini yansıtmaktan uzak koşullarda gerçekleşecek:

Yüzde 10 seçim barajı;

Halkın vergilerinden oluşan devlet hazinesinden sermaye partilerinin kasalarına aktarılan trilyonlarca liralık ‘seçim yardımları’;

Örgütlenme ve siyasi faaliyet yürütme özgürlüğünün önündeki engeller, eşitsizlikler vb.

Bunlar ve bunlar gibi daha birçok anti-demokratik yasal ve fiili uygulamalar, Türkiye’nin ve gençliğin geleceğini ipotek altına almaktadır.

Türk ve Kürt bütün Türkiye gençliği, 12 Haziran’da yapılacak genel seçimlerde, bu eskimiş, köhnemiş düzenin arkasına sığınan sermaye partileriyle arasına kesin çizgiler çizmelidir.

Unutmayalamı ki;

AKP, CHP ve MHP’nin yürütücüsü olduğu patron düzeni, yaşlıdır ve çürümüştür. Bizler ise yarın kadar genciz!

Bugünlerde vereceğimiz karar, geleceğimiz ve ülkemizin geleceği için bir dönemeç olacaktır

Bizler; gelecek umutları rant ve soygun sisteminin çarkları arasında ezilen, Yükseköğrenim Geçiş Sınavı’nda (YGS) yaşanan yolsuzluk, eşitsizlik ve şifre skandallarıyla geleceği çalınan;

Başbakan tarafından ‘her üniversite mezunu iş bulacak diye bir kaide yok’ denilerek işsizliğe mahkûm edilen;

Organize sanayi bölgelerinde ucuz iş gücü olarak, sendikasız, sigortasız, karın tokluğuna çalıştırılan;

Çözümsüz bırakılan sorunlar nedeniyle, acımasızca savaşlara yollanan, ölmeye ve öldürmeye zorlanan Türkiye gençliğiyiz.

Emek, Demokrasi ve Özgürlük İçin

Artık boş vaatlere, pembe yalanlara, kimi zaman kadife, kimi zaman demir yumrukla yapılan egemen burjuva siyasete bu memleketin gençliğinin karnı tok demenin zamanı geldi de geçiyor…

Bugünümüz ve geleceğimiz işçi sınıfının, emekçilerin ve halkın çıkarlarından bağımsız değildir. Ancak onlarla birlikte eşit, demokratik ve özgür yarınları elde etmenin yolunu açabiliriz. İşçi, işsiz, öğrenci, köylü bütün bir Türk ve Kürt gençliği olarak özlediğimiz geleceği ancak mücadeleyle kurabiliriz.

Bizler Türk ve Kürt gençliği olarak emperyalizmin ve işbirlikçilerinin yaşlı, köhnemiş düzenlerinin, sömürü ve savaş sistemlerinin karşısında yeninin, geleceğin temsilcileriyiz. 12 Haziran’daki siyasi tercihimizi de buna uygun olarak yapmalıyız.

AKP, CHP ve MHP gibi egemen siyasetin temsilcisi olan partilerin Türkiye gençliğini özlediği yarınlara taşıması mümkün değildir. Bu partiler yönetimleriyle, adaylarıyla ve seçim platformlarıyla eski ve yeni statükonun temsilcileri olmaktan öteye gidemezler.

Türkiye halkları ve gençliği onlarca yıldır bu partilerin ve geldikleri siyasi geleneklerin yönetimi altında yaşamaktadır. Ekonomiden sosyal hayata, temel hak ve özgürlüklerden demokratik değerlere, iç politikadan dış politikaya, çevre politikalarından kültür, bilim ve sanat dünyasına Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu sorunlar ve çözümsüzlükler yumağının sorumluları onlardır. Onlar bütün varlıklarını sistemin çarklarının dönmesine adamışlardır.

Gençlik olarak 12 Haziran seçimlerinde mutlaka sandık başına gitmeli ve oylarımızı yeni olana, yarını temsil edene, özlemlerimize cevap verene yöneltmeliyiz. AKP-CHP-MHP bileşimi köhnemiş tercihlere karşı tek ciddi alternatif Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’dur… Ülkenin en temel sorunlarının en gerçekçi savunucusu blok, gençliğin oyuna olduğu kadar, enerjisine de ihtiyaç duymaktadır. 12 Haziran öncesinde ve sonrasında, iş, bilim, özgürlük için, barış ve kardeşlik için, bağımsızlık demokrasi ve sosyalizm için, gençliğimizin enerjisi kendini hissettirecektir.

12 Haziran’da oylar, Blok’un bağımsız adaylarına…

Bağımsız adayların olmadığı illerde oylar Emek Partisi’ne…