Komşu, dernekte buluşalım mı?
İstanbul Pendik’te Esenyalı mahallesinde kadınların hummalı bir koşuşturması var bu günlerde. Uzun süredir tartışmasını yürüttüğümüz kadın derneğimizi nihayet kuruyoruz.Farklı sorunlar için bir araya geliyorduk hep, buluşacak bir mekanımızın olmamasından, çocukları okul sonrası gönül rahatlığıyla bıra
İstanbul Pendik’te Esenyalı mahallesinde kadınların hummalı bir koşuşturması var bu günlerde. Uzun süredir tartışmasını yürüttüğümüz kadın derneğimizi nihayet kuruyoruz.
Farklı sorunlar için bir araya geliyorduk hep, buluşacak bir mekanımızın olmamasından, çocukları okul sonrası gönül rahatlığıyla bırakacak bir yer olmamasına, mahallenin karanlık sokaklarında yaşadığımız korkudan hak hukuk denilen şeyi bilmiyor oluşumuza kadar bir sürü şey konuşuyorduk. Ne yapsak, nasıl etsek, kimler katılır derken bir baktık ki çocukları götürdüğümüz parklar tartışma mekanımız olmuş. Neredeyse her hafta kadınlarla buluşuyor, dertlerimizi sorunlarımızı konuşuyorduk. “Kadınlar bir araya gelmeli” diyorduk demesine de, hep bir tedirginlik vardı üstümüzde. Birileri bir adım atsa da peşinden gitsek duygusuydu bu sanki.
Derken Gezi direnişi başladı, Türkiye’nin her tarafında olduğu gibi biz kadınlar da sokağa çıktık. Kimi zaman elimizde tencere tavalarımız vardı, kimi zaman düdüklerimiz. Ve değişti bazı şeyler. “Yapabiliriz”i daha cesaretle söylemeye başladık. Bir de kendimiz için yola çıksak ne kaybederdik? Önce biraz kaygılandık evet, ama bildiğimiz ve sarıldığımız bir şey vardı. Biz kadınlar sıkıştırıldığımız küçücük yaşamlarda kocaman şeyler organize etmiyor muyduk? Hep yoktan var etmiyor muyduk? Ve kolları sıvadık.
Gezi direnişinin ardından mahallemizde kurulan ve kadınların da yoğun olarak katıldığı halk meclisi olarak bir halk festivali yapmaya karar verdik. Bu festival boyunca tüm mahalleli kadınlara ulaşmak için alanda bir kadın çadırı kurduk, her an orada bir şeyler üreterek görünür kıldık kendimizi. Esenyalı Kadın Derneği Girişimi olarak hazırladığımız broşürlerimizi dağıttık. Her broşür uzattığımız kadınla sohbet ettik. Kadın çadırında el emeği göz nurumuzu dökerek derneğimizin kuruluşu için gerekli olan parayı toplamaya çalıştık. Herkes bir ucundan tuttu ve birlikte hareket edersek ne kadar güçlü olabileceğimizi gördük.
Şimdi bütün Esenyalılı kadınların bir parçası olmasını arzu ettiğimiz derneğimizi doğmak üzere. Çok iyi biliyoruz, bizim birbirimize ihtiyacımız var. Tüm Esenyalılı kadınlara sesleniyoruz dernek girişimini oluşturan kadınlar olarak: “Ben ne yapabilirim ki” deme, kenarda durmak yerine katabileceğin ne varsa bu çalışmaya katıp, gücümüzü birliğimizle güçlendirerek el emeği göz nuru diyeceğimiz bir yola adım atalım birlikte.
Yola Çıkan Kadınlar Anlatıyor:
BU DERNEĞİ KURUYORUZ ÇÜNKÜ...Gülnaz Yılmaz: Çok uzun yıllardır Esenyalı’da oturuyorum. Yanı başımızda Tuzla Sanayi var ve mahallemizden birçok kadın da burada çalışıyor. Ev temizliğine giden de çok kadın var. İşçi kadın olmanın zorlukları ortada. Gezi Direnişi bu sorunların üstesinden birlik olmadan gelemeyeceğimizi öğretti. İçimizdeki birikimi ortaya çıkardı. Şimdi daha umutluyuz, çünkü yan yana geliyoruz. Günlük şeylerin dışında kendi kaderimizi nasıl değiştiririz diye konuşuyoruz. Derneğin tam da bu noktada bizim için acil bir ihtiyaç olduğunu fark ettik ve bu kararı kadınların da katıldığı toplantılarda ve birçok kadının fikrini de alarak aldık. Eylülde derneğimiz açılmış olacak. Bu dernek kadınları yan yana getirecek, yalnızlığımızı birbirimizle gidereceğiz, belki dertleşeceğiz. Ama en önemlisi birlikte hareket edeceğiz.
Cemile Çelebi: 4 çocuk annesiyim. Küçük bir bakkalım var, geçimimizi oradan sağlıyorum. Kendimiz için ilk kez bir şey yapıyoruz. Kadınların birlik olma ihtiyacını kendi durumumla özetlemek isterim. Benim büyük kızım boşandı eşinden. Bir çocuğu var ve çocuğunu görmeye dahi gidemiyor. Gittiği zaman yüreğimiz ağzımızda, “acaba ne olacak, bu kız tek parça eve dönecek mi?” diye. Çünkü kızım şiddete uğradı, bu tehditlerle devam ediyor. Kızım gibi binlerce kadın var bu mahallede ve hiç kimse kadınların bu sorununu görmüyor. Biz kadınların çok yalnız olduğunu düşünüyorum, devlet zaten kadınlardan yana tavır sergilemiyor. Öyleyse kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Bu dernekle birlikte örgütlü olacağız ve taleplerimiz için dernek çatısı altında mücadele edeceğiz. Duyuyoruz, görüyoruz, işyeri fabrika direnişlerinde kadınların olduğu yerlerde oluyor kazanımlar hep. Peki biz neden yapamayalım? Ben çok heyecanlıyım, umutluyum bu umutlarla epey yol alacağız.
Sevim Güneş: Ben Tuzla Sanayi’de bir metal fabrikasında çalışıyorum. 22 yaşındayım. 14 yaşından beri çalışıyorum, okuyamadım imkânsızlıklardan dolayı. Kendimi çok yorgun ve yaşlanmış hissediyordum. Ama Gezi süreci beni gerçek yaşıma döndürdü. Sanki sihirli değnek değdi bize, her gün yan yana gelince neler başarıldığını konuşuyoruz. En önemlisi kendi sorunlarımızı fark ettik. Uzun zamandır zam alamıyoruz ve bunun için işyerimizde birlikte hareket ediyoruz artık. Derneğin tartışmalarımızı ortaklaştıracağını, bilinçlenmemizin yolunu açacağını düşünüyorum.
Cennet Akpınar: Çoktandır düşünülen ama bir türlü adım atılamayan bu işe başlamış olduk. Bu ilk adımı atmamız tesadüf değil, Gezi Direnişi bize vesile oldu. Gezi Direnişi sırasında yapılan forumlarla hayat buldu. Rutin hayatın getirdiği dayatmalara son verecek birçok eylem mahallemiz genelinde soluk buldu. Paylaştıkça çoğaldık ve kendimizi bulduk.
Peki neler yapacağız? Kadınlar iş-ev arasında kısırlaşan bir hayat döngüsünün esareti içindeler. Bunları aşmak için kendimizde keşfettiğimiz birçok yeteneğimizi bu dernekte ortaya koyacağız. Atölyeler, kütüphaneler, seminer faaliyetleri, anne-çocuk iletişimi üzerinde çalışmalar, haklarımızı öğrenmek, kadın sağlığı konusunda bilgilenmek gibi birçok alanda programlar gerçekleştirmek istiyoruz. Çok heyecanlı ve bir o kadar umut dolu bir yolculuğa çıkıyoruz.