09 Eylül 2013 18:38

Peynire yapılan zam yalnızca beni mi ilgilendiriyor?

Bu memlekette yalnız ben mi peynir fiyatlarını önemsiyorum? Benden başka kimsenin umurunda değilmiş gibi geldi bana...Benzine üç kuruş zam geldi diye büyük haber kanalları saatlerce konuşuyorlar. Elbette benzine gelen her zam peynire de gelmiş sayılır, biliyoruz herhalde. Benim söz etmek istediğim, süt üreticisinden üç kuruş

Peynire yapılan zam yalnızca beni mi ilgilendiriyor?
Paylaş
Çengelli iğne- Ayla Belek

Benzine üç kuruş zam geldi diye büyük haber kanalları saatlerce konuşuyorlar. Elbette benzine gelen her zam peynire de gelmiş sayılır, biliyoruz herhalde. Benim söz etmek istediğim, süt üreticisinden üç kuruşa alınan sütün soframdaki peynir olana kadar geçirdiği yolculuğun faturasının bana geçirilmek istenmesi falan da değil. Bu yolculuk halinin bedeli, çocukluğumdan beri, domatesin, fasulyenin, cevizin, daha bilumum sebze meyvenin seyahat masrafı olarak tarafımızdan ödenmiştir. Konuşmak istediğim; ramazan başından beri peynirin bu yolculuklarını, dünyanın etrafını dolaşmışçasına bana fatura etmeye çalıştığıdır. Ramazan başı 13–15 liraya aldığım beyaz peyniri ne oldu da 20 liraya bile alamaz oldum. Derdim budur.
Küçümsemeyin, hele bıyık altından hiç gülmeyin. “Sen zaten 15 liraya alırken de kazıklanıyormuşsun” demeyin. “Enflasyonun yeni mi farkına vardın” gibi ekonomik terimlerle karşıma çıkmayın. “Mısır’daki  darbeye de karşı mısın, memleket savaşa giriyor senin tek derdin bu olsun” tarzında politik argümanlarla da eleştirmeye kalkmayın, vallahi yıkarım ortalığı. Rokfor, Erzincan tulumu, Kars kaşarından bahsetmiyorum. Edirne’nin beyaz peyniri burada söz edilen, bilesiniz. Ama mis gibi Ezine olacak. Hani şu sıcak ekmeğin yanında ….. Neyse konumuza dönelim.
Geçen gün marketten sizin değiminizle kazıklanarak peynir alamayıp çıkınca, kankaları aradım. Eminönü’ye peynir gezisine çıkalım, belki “Kadınlar Pazarına da uğrar”, etkinliğimizi kültür gezisiyle taçlandırmış da oluruz diye önerdim.
“Bu sıcakta mı, yol parasıyla aynı fiyata gelir, markettekini al daha iyi” tipinde üç beş mırıltıyla yolumdan döndürülmeye çalışıldıysam da, gezi kolu faaliyeti onaylandı ve peynir operasyonuma kankalarımı da dahil etmiş oldum.
Fatih’teki Kadınlar Pazarı’na hiç yolunuz düştü mü? Ağırlıklı olarak Siirtlilerin doğu illerine ait peynir çeşitlerini sattığı bir açık çarşıdır. Romalılar zamanında burada kadın satışı varmış adı oradan gelirmiş. Şimdilerde alıcı olarak bile kadına az rastlanıyor. Beyaz peynirin Kadınlar Pazarı’yla ilgisi yok. Sadece biz üç hatunun gezi kolu faaliyetinin içinde burası da var o kadar.
Öğle güneşi tepemizde, Eminönü’de birinci kanka ile buluşuldu. İkinci kanka ile Fatih’te buluşulacak. Kan ter içinde Kadınlar Pazarına varıldı. Üç beş ağaç deyip geçme, nimet bunlar. Püfür püfür esen ağaç gölgelerinin altında, serin sular fışkıran bir “fişkiyenin” karşısında, sıra sıra kahveler. Bir de buraların meşhuru, büryan kebapçıları. Sokağın diğer yanı, safi peynirci. Sıcaktan börtmüşüz, şırıl şırıl suların karşısında mola kararı verdik. Sıradan bir erkek kahvesi, çayı da çok güzelmiş.
Bir anda, sanki altın bir tepsiye çarpmışçasına ışık gözlerimize doldu. Tel tel ayrılmış, incecik teller büklüm büklüm olmuş, güneş ışınlarını geçirip bizi kendisine bakmaya zorlamış, çıkardığı buhara, havanın sıcaklığına aldırmadan evet dediğimiz, mis gibi kokusuna kurban olasımız gelen bir manzara. Yan masamızdaki iki adam telleri lokma haline getirdiler ve yediler.
“Peyniri meyniri boş ver, gel bu katmeri yapanı bulalım”
Beyaz peynir aldım mı? Bu katmer boş da yenir. Zaten beyaz peynir de beni kazıklıyorlar.    

ÖNCEKİ HABER

‘Özgür geleceği sanatla inşa ediyoruz’

SONRAKİ HABER

‘Nabi Avcı kimin bakanı?’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa