Karzen Kader, filminde savaşı ve etkilerini anlatmış. Bu coğrafyada yaşayan herkesin aşina olduğu bu konunun filmdeki anlatış özgünlüğü, filmi farklı kılıyor. Filmde anne ve babası Saddam tarafından öldürülmüş, Irak’ın bir Kürt köyünde yaşayan iki kardeşin hikayesiyle anlatılıyor savaşın etkileri.
KÖTÜLÜKLER SON BULSUN DİYE…
10 yaşındaki Dana ve 6 yaşındaki Zana savaşın getirdiği yoksulluk içinde ayakkabı boyayarak geçiniyorlar. Köye gelen sinemada izledikleri süperman, iki kardeşin hayatını etkiler. Belki de sürekli kaybetmenin psikolojisiyle, herkesi yenebilen süperman onlar için büyük bir kahraman olur. İki kardeş sonrasında ne olursa olsun süperman’i bulmaya ve yaşadığını düşündükleri Amerika’ya gitmeye karar verirler.
Bugünden baktığımızda filmde kardeşlerin Irak’taki kötülüklerin son bulması için Amerika’ya gitmeye karar vermeleri oldukça ironik bir durum olarak karşımızda duruyor. 6 yaşındaki Zana, anne ve babasının mezarına gittiğinde; “Süperman’i bulacağız ve onun gücü sizi iyileştirmeye yetecek.” diyordu. Keşke bizler de kendi gerçeklerimize bu kadar masumca yaklaşabilseydik. Ne yazık ki bizler, Zana’nın anne ve babasını hayattan koparan Ortadoğu’daki eli kanlı savaş planlayıcılarını ve süpermani ondan daha iyi tanıyoruz.
KENDİ FİLMİMİZİ GÖRÜYORUZ
Filmin dikkat çeken bir diğer yanı da sadece 97 dakikada biten bir film olmaması. Filmi izledikten sonra, televizyonu her açtığımızda kendi 97 dakikamızı bulabiliriz. Bu film Irak Kürdistan’ında geçiyor. Bizimkisi Mısır’ın Tahrir’i ya da Suriye’nin Rojava’sı olabilir mesela. Konuyla da oynayabiliriz. İki yetim çocuk değil de, tecavüze uğramış iki kadın, sevgilisini kaybetmiş bir adam veya çocuğunu kaybetmiş bir anne olabilir kahramanımız. Keşke yaşadığımız topraklar, bizi bu kadar acımasızca yaratıcı yapmasaydı diye düşünebiliriz. Karzen Kader de bu coğrafyadan beslenmenin avantajını kullanmış filminde.Her şeye rağmen filmde Zana ve Dana, sevdikleri kızın peşinden de gittiler, mahallenin şişko çocuğuna da kafa tuttular, Michael Jackson adını verdikleri eşekleriyle Amerika’ya gitmeyi de göze aldılar. Bizler de onlar gibi kendi eşeklerimize binip, en azından kafamızda kurduğumuz umuda doğru harekete geçtiğimiz zaman, bir şeyler değişmeye çoktan başlamış olacak. Direnişler, kolektif yaşam, iktidar hırsı, insan ilişkileri…
Sahi, neredesin süperman?
DİNAMİKLER VE ETKİ ALANLARI
Her sanat eseri kendini oluşturan dinamikler ve etki alanıyla değerlendirilmelidir belki de. Bu yönlü düşündüğümüzde merak edebiliriz elbette; “Her ne olursa olsun Esad’ı devirelim.” diyen o malum köşe yazarlarının savaş çığırtkanlıkları, bu filmi izleseler nasıl etkilenir diye. Başbakanın faiz lobisi, doların yükselmesi, uluslararası ekonomik dinamikler… Kapitalizm krizleri ve savaşlarıyla bir kez daha varlığını hissettiriyor. İşte şimdi düşünelim bu sistemin getirdiği söylenen son moda telefonları ve teknolojiyi. Evet gerçekten de biz insansız bir uçakla insan öldürebilen bir teknoloji geliştiremeyebilirdik. Filmdeki iki kardeşin hayatına baktığımızda bazı şeyleri daha iyi anlayabiliyoruz. Bizler, insanları hem öldürüp hem de diriltmeyi umut ettiren bir sistem de geliştiremezdik büyük bir ihtimalle.
Evrensel'i Takip Et