Suriye Müftüsü: Oğlumun ölüm emri Türkiye’den
Suriye Muhalefeti arasındaki çatışma ve çekişme geçen haftaya damgasını vuran gelişmelerden biri oldu. El Kaide’nin bir kolu olan Irak Şam İslam devleti diğer gruplarla çatışmasını “münafıklara karşı bir savaş” olarak nitelendirdi. Tam bu çatışmalar yaşanırken, silahlı İslami grupların bazıları “Muhammed’in ordusu” adıyla birleşme yoluna girdi. Diğer yandan Suriye’de çarpışan 14 silahlı grup Suriye Ulusal Koalisyonu’nun şemsiyesini reddeti.
Yeni seçilen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin açıklamalar tartışma yarattı. Şark Al Awsat gazetesi bu açıklamaların taktiksel olduğu ve özünde İran’ın politikalarının değişmediğini yazdı. Al Kuds Al Arabi değişen söylemin İran’ın değişen stratejisiyle ilgili olduğunu savundu. Başyazıda değerlendirdiği konuyla ilgili şu ifadeler yer aldı, “Durum kesinlikle Ruhani’nin itidalliği ile açıklanamaz. İran resmi makamlarının çevresindeki gelişmeleri okumasıyla alakalıdır. Uzun menzilli füzelerle vurma ve Hürmüz boğazını kapatmayla tehdit etme, körfez ülkelerinde ve bölgede dini azınlıkları harekete geçirme kağıtlarını tecrübe ettikten ve Suriye bataklığına da askeri ve ekonomik olarak battıktan sonra İran stratejik hedeflerini değiştiriyor”.
Hükümetin yaptığı zamlar nedeniyle halkın sokağa indiği Sudan’da Beşir’e kendi partisinden tepki yansıdı. Sudan’daki protestoların altıncı gününde iktidardaki Sudan Ulusal Kongre Partisi ve önde gelen İslamcı gruplardan, Devlet Başkanı Ömer el Beşir’e “Geri adım at” çağrısı geldi.
‘OĞLUMUN ÖLÜM EMRİ ANKARA’DAN GELDİ’
Al Alam
Suriye’nin Müftüsü Ahmed Bedreddin Hassun, katledilen küçük oğlunun öldürülme emrinin Türkiye ve Suudi Arabistan’dan geldiğini söyledi. Ve bu emri yerine getirenlerin her birinin 50 bin Suriye lirası aldığını belirtti. Hassun İngiltere’de yayınlanan İndependent gazetesinden Robert Fisk’e geçen salı verdiği mülakatta, oğlunu öldürenlerin Halep’in banliyölerinden olduğunu ve öldürme emirlerini Ankara ve Riyad’tan aldıklarını itiraf ettiklerini söyledi. Hassun, sonrasında oğlunu öldüren 18 ve 19 yaşlarında ki gençlerle mahkemede karşılaştığını söyleyerek, gençlerin kimi öldürdüklerini bilmediklerini ancak eve gittiklerinde televizyondan öğrendiklerini belirtti. Hassun verdiği röportajda sözlerine şöyle devam etti, “ Ben oğlumu öldüren iki genci affettim ve mahkeme başkanına şikayetçi olmadığımı söyledim. Şimdi Cenevre 2 konferansı için dua ediyorum. Ben Hıristiyan’ından Sünni’sine, Alevi’sinden Dürzi’sine kadar bütün mezheplerin, bütün dinlerin, bütün Suriyelilerin müftüsüyüm.” Hassum son olarak Türkiye, Irak, Suudi Arabistan ve Lübnan’ı uyardı. Özellikle uzlaşma istemeyen Türkiye’nin krizden yanma ve boğulma ihtimaline dikkat çekti. Müftü, son olarak “Suriye’den gidenlerin hepsine tekrar kapımız açık. Sorun Suriye dışından gelenlerden kaynaklandı. Özellikle Türkiye’den ve Irak’tan gelenlerden” dedi.
IRAK ŞAM İSLAM DEVLETİ: SAVAŞIMIZ MÜNAFIKLARA KARŞIDIR
Al ahbar
Rıdvan Murtaza
Şam toprakları, yakında şeriatın çeşitli tonlarının altında olacak. Irak Şam İslam Devleti, muhaliflere karşı verilen savaşın adını; ‘Münafıkları dışarıda tutma’ olarak adlandırıyor. Onlar bütün muhalif gruplardan koptuklarını açıkladılar. Herkese hatta İslamcılara bile açık bir savaş ilan ettiler. Irak Şam İslam Devleti, sözünü söyledi ve Azaz’a saldırı başlattı. Liderlerini tutukladığı Peygamberi Koruma Tugayı ile ortak çalıştı. Müslüman Kardeşler’e üye olan Tevhid Tugayı ile çatıştı. Öncesinde de Selefi militanlara yakın olan İhraraşam’ın (Şam’ı Kurtarma) liderine suikast düzenledi. Al Nusra da dahil olmak üzere kimse Irak Şam İslam Devleti’nin baskısından kurtulmuş değil.
El Kaide’nin kolu, Suriye topraklarında İslam devleti kurmak için bulunuyor. Gerçekten Suriye topraklarında ne oluyor? Suriyeliler Irak Şam İslam Devleti’nin sadece bir aylık iktidarı yerine el Kaide’nin bin aylık iktidarını tercih ederler. İhraraşşam’ın Lideri Abu Abdullah Hamvi onları “Suriye sokaklarının aşırıcı dokunulmazları” olarak nitelendirdi. Yaptıkları eylemlerin ve özellikle rasgele yaptıkları idamların şeriata uygun olmadığını söyleyen Ebu Hanife Camiinin İmamı Şeyh Muhammed Saiddibu’yu tutukladılar ve infaz ettiler.
Geçenlerde Halep’te halk yabancı savaşçıların ülkeden gitmesi için gösteri yaptı. Mücahitlerin güvenilir kaynakları önümüzdeki günlerde, Irak Şam İslam Devleti ile keskin çatışmaların yaşanacağını söylüyor.
SİLAHLI TUGAYLAR ULUSAL KOALİSYONUN ŞEMSİYESİNİ REDDETTİ
Dar al Hayat
Birleşmiş Milletler zirvesi nedeniyle Newyork’ta bulunan ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile buluşan Suriye Ulusal Konseyi Başkanı (SUK) Ahmed Carba, aralarında el Nusra ve Özgür Suriye Ordusu’ndan hiziplerin de olduğu 14 grubun, Ulusal Koalisyonun ve geçiş hükümetinin şemsiyesini kabul etmediklerini belirtti.
Muhalefetten bazı kaynaklar al Hayat’a yaptıkları açıklamada Carba’nın Kerry ve BM Suriye Özel Temsilcisi İbrahimi’nin buluştuklarını ve üç noktada uzlaştıklarını ifade etti. Bunlardan birincisi Suriye’deki kimyasal silahlardan kurtulmak için Rusya ile anlaşıldı. İkincisi muhalefete insani yardımdan çok silah desteğinin yapılmasına karar verildi. Üçüncüsü siyasi çözümün gerçekleşmesi için Cenevre 2’nin savunulması kararlaştırıldı. Aynı kaynaklar Carba’nın, ABD’nin aşırı gruplardan duyduğu endişeyi anladığını söylediğini aktardı.
SURİYE’DE MUHAMMED’İN ORDUSU KURULMAYA ÇALIŞILIYOR
Dar al Hayat
Muhalefetten kaynaklar al Hayat gazetesine yaptıkları açıklamada Suriye’deki İslami tugayların Suriye’nin güneyinde ‘Muhammed’in Ordusu’ adında bir askeri birlik çalışması içinde olduklarını ifade ettiler. Başlangıç aşamasında en büyük tugayları birleştirmeyi hedefleyen taslak halindeki projede ilk aşamada 50 kişi yer alacak. Projenin amacı, muhalefetin “ulusal ordu” adıyla askeri yapı kurma kararına tepki olarak “İçeride askeri kararları almak” olacak. Muhalefetten bir kaynak Hasan Abbud’un liderliğini yaptığı İhraraşşam, ve Abdulkadir Salih liderliğindeki Liva Attavhid gibi büyük tugayların İslami bir ordu oluşturmak için çalışmaya başladığını bildirdi.
İRAN HESAPLARINI MI DEĞİŞTİRİYOR?
Al Kuds Al Arabi
Ekonomik ve askeri kapasitesine göre İran’ın etkisi imparatorluğa benzemiyor. Bölge ülkesi olan İran, Türkiye’nin ve Suudi Arabistan’ın olduğu gibi dünyadaki en büyük 20 ekonominin içerisinde yer almıyor. ABD savunma bakanlığının bütçesi İran’ın genel bütçesinin iki katı. ABD’nin ordusu, İran’ın ordusunun 100 katı güçlü. Lakin Ortadoğu bölgesindeki dengeler iktisat ve askeri güçlerle değil birçok karmaşık ilişkiyle oluşmaktadır. Coğrafi olarak İran’ın, körfez ülkeleri ve Irak’a ve onların petrollerine yakın olması, Hürmüz Boğazı, tarihteki yeri ve Şiiler üzerindeki etkisi, bölgedeki dönüşümlerden faydalanması, Filistin İsrail çatışmasındaki etkisi, bölgedeki nüfuzunu oluşturmaktadır. Yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani seçildikten sonra resmi olarak söylemlerinde değişim işaretleri yer aldı. Birinci olarak ABD ve İsrail’e yönelimde ve ikincisi bölge ülkeleri ve özellikle Suudi Arabistan ile ilişkilerde, üçüncüsü Suriye krizinde son olarak nükleer programında.
Durum Ruhani’nin itidalliği ile açıklanamaz. İran resmi makamlarının çevresindeki gelişmeleri okumasıyla alakalıdır.
Uzun menzilli füzelerle vurma ve Hürmüz Boğazı’nı kapatmayla tehdit etme, körfez ülkelerinde dini azınlıkları harekete geçirme, kağıtlarını tecrübe ettikten sonra, Suriye bataklığına da askeri ve ekonomik olarak battıktan sonra İran stratejik hedeflerini değiştiriyor.
Evrensel'i Takip Et