Tevfik Taş
"Çocukları hapsetmek için yasalar yapanlar
Ah! Balçıktan burgaçları yeryüzünün
Ah! Sedef kakmalı masaları
Arlanmazlığın
Kapıları, demirleri, yüzsüz duvarları…"
Tayip , geçen hafta yazmadım. Sıkıldım. Seninle ilgili yazınca insan kendinden bile sıkılabiliyor. Anlayabiliyor musun bilmiyorum: senin bütün o şaşaanın altında renksiz, sıkıcı bir hal var… Buna çare bulmak için epey zaman harcadım. Haftayı bunalımda kapattım.
İçmek de Allahına kadar pahalı… Tayip vaziyet sahiden dıngıla ğoççik (tepe takla) n'apcaz Allasen?
Tam umudu kesmiştim ki senin "Paket" açıldı. Fikrim değişti efendi. Önce sana bir "Paketleme Fabrikası kuralım mı?" demeyi düşündüm. Beyefendi siz ve aveneniz için bu, bana makul bir geçim yolu olarak göründü.
Tasalanma ben de bu fikirden kısa zamanda caydım. Çünkü siz zaten bir "Paket Fabrikası" olarak çalışıyorsunuz.
Tayip sonra düşündüm ki sana İmam Hatip'te belagat değil, martavalcılık öğretmişler. Şimdi sana esaslı bir teklifim var:
Hazineden çarşafsız biraz para verirsen, Laf-ü Güzaf namıyla bir dergi çıkarmaya karar verdim… Beyefendi sizi de Baş Martavalcı olarak istihdam edeyim istiyorum. Maaş, nasıl diyorlar, "Dolgun." Medya hâlâ kazandırıyor efendi; paranın dinine yolculuk ahbap...
Efendi, "Paketi" açarken izledim seni. O 'Küçük dağları ben yarattım' edanı bir yana bırakırsak, ortada hakikaten bir zımbırtı kalmıyor.
Tayip "Kasımpaşalıyım" filan diyorsun. Kasımpaşa'da "Paketin" ne manada kullanıldığını bilmiyor olamazsın. Yok, ben, senin "Paketi" o manada değerlendirmeyeceğim. Kimse de benden bunu beklemesin; yapmayacağım. Amma ve lakin, şunu söylemeden de geçemeyeceğim:
Atma Recep din kardeşiyiz!
Kasımpaşa cenahında bu mevzu şöyle tercüme edilir:
"Afsiyon yapma moruk!"
Tayip, Kürtlerin anadilini "Özel okullara" bağlamak Kasımpaşa'nın "Paketçilerini" bile çileden çıkarabilir… Yattığın çamur, yoğurduğun hamur, ve bunca abur cubur!.. Neylesin halk, neylesin kubar?
Tayip, bir halkın anadilini sadece parası olanların öğrenebileceği bir biçime getirmek!.. Tayip, senden rica ediyorum Araf'ı düşün. Orada yollar ayrılıyor, cehenneme yeni kurallar gelmiş diyorlar, kazanları parayla yakıyorlarmış.
Yapma efendi, yazık etme…
Tayip, Kürtlerin çocuklarını hapishanelerde tutmayı sürdürmek, darbecilerin tedhiş ve rehinecilik mantığına tapmak olmuyor mu? Tayip, "KCK'nın kurucusu ve yöneticisi olduğu" gerekçesiyle binlerce arkadaşımızı rehin aldın… Efendi, bu yaptıklarını şimdi hangi ambalajın kurtaracağını düşünüyorsun?
Beyefendi elçiye zeval olmaz: Sokakta sana "Paketçi" diyorlar.
Beyefendi sahi bu "Paketle" toplumsal bir barış olabilir mi?
Efendi, sormak ayıp değil a: Bu aşağılık Terörle Mücadele Kanunu'nu nereye sığdırmayı düşünüyorsunuz?
Ey devletlü, eskiler "Kılıçla her şey yapılır, yalnızca üstüne oturamazsınız" demiş… Eee tecrübe tabii… Zurnadan çıkana peşrev olmaz! Biz de "Zurnanın peşrevinde muallakız."
Diyorum ki halkların, inançların, emekçilerin haklarının üzerine çöreklenmek, senden önce pek çok badem gözlüyü paketledi…
"Meçhule giden bir (çok) gemi kalktı bu limandan." Yahya Kemal üstattan özür dileyerek sürdürürsem lakırdıyı:
"Ve arkalarından pek çok kol sallandı!.."
Tayip "Andımızı" kaldırman iyi oldu. Yemin etmeyi Vallahi ben de sevmem; çünkü aslında yemin yalancıların işidir. Reşit Galip diye, gaipten gelmiş bir ırkçının şıngırtısı, çoluğun çocuğun başına bela olmuştu.
Tayip ama okullara Muhammed'in Hayatı" başta olmak üzere bir sürü şey kakaladın. Çocukların kafasını "Pakete" çeviren bir sürü şey… Tayip "Ant" yok ama eğitim paralı…
Tayip, sen ağzın açıldıkça, adamların, yedirdiklerin ağızları açıldıkça yeryüzünün en ırkçı sözleri saçılıyor ortalığa: Tek dil, tek bayrak, tek millet…
Efendi, "Tek tek basaraktan, bade süzerekten" oynayacaksak eyvallah! Lakin öyle mi ya kazın ayağı?
Tayip bizi bu tekler ayırıyor: Bizim ki tek tekçilik; insana sohbet açan nur-i badeden bir çilingir…
Sizin ki "tekçilik…"
Sahi bir kez delikanlıca düşünecek olsan bu "Tekçilik" nefret suçlarına girmez mi?
Bence girer, ama var sen takdir et durumunu.
Sahi bu nefret suçlarının kapsamına neden LBGT bireyleri, niçin girmedi. Onları öldürenlerden mi korkuyorsunuz? Olur, insanlık hali, korkuyu anlarım. Fakat nefret suçuna açık bırakılmış her kapı bir gün sizin sokağa da açılabilir. Rica minnet halinde diyorum ki bunu da düşünün…
Tayip, hakikaten büyük martavalcısın.
"Kamuda kılık kıyafet serbestliği" sadece çekirdek devleti kapsamıyor. Biz bu numaraları çok gördük; bu serbestinin şöyle bir anlamı daha var: Kılık kıyafet serbestîsinden yararlanamayan birkaç çekirdek kurum hariç, geriye kalan bütün kamu hizmetleri zamanla nasılsa özelleştirilecek. Haydi, itiraf et böyle düşünmüyor musun?
Tayip, Nevşehir Üniversitesi'nin adını Hacı Bektaşi Veli yapıyorsun. İçinde ne öğretecekler; kaça öğretecekler? Tayip, yapacağınız o uğursuz köprüye, Alevileri doğrayan hunhar Yavuz Sultan Selim adını veren de siz değil misiniz?
Şimdi efendi, sizin adınızı bin defa değiştirseler kaç yazar? Hani demişler ya: "Ben şapı kaynatsam olur mu şeker?" Devamını söylemekten hicap duyarım, yakıştıramam. Ne de olsa bu ülkenin başbakanısınız, size söylensin istemem.
Efendi, ufak at civcivler de yesin. Senin bu "Paket," nasıl desem bilemiyorum.
Muhtevayı ismiyle çağırmak gerçi hem farz, hem sünnettir. Lakin kılık kıyafeti ve elbette muhteviyatı değişmeyenlerden biri mahkemeler, öteki polis oldu… Bu yüzden bize de otosansür az da olsa bulaştı…
Yok amma, yolu yok; sen, Laf-ü Güzaf'ın baş martavalcısısın!.. Beni bile güldürüyorsun!
Tayip, biz Alevilerin özgürlüğü üzerindeki baskıların kalkmasının, senin "Paketine" de kalbine de sığmayacağını söylersem darılmazsın değil mi? Kalbin kırılmasın ama, inanç özgürlüğü kıt görünüyor senin mezhebinde ve meşrebinde…
Sana daha önce utanmak da erdemdir demiştim. Biliyorum, beyhude. Olsun! İnsanlık bende kalsın!
Efendi, insanların insan olmaktan gelen haklarını devlet silahıyla gasp edip sonra gıdım gıdım vermeye kalkmak seni utandırmıyor olabilir, ama bu, gülünçlüğünü büyütmüyor diyebilir miyiz?
Mor Gabriel'in arazisini iade etmeyi de "Paket" etmişsin. Ne tuhaf değil mi; bir devlet kendi vatandaşının malını önce elinden silah zoruyla alıyor, (Çetecilik ve gaspçılık değilse nedir?) sonra onu demokrasi süsüyle geri verip "demokrat" oluyor!
Bu HES'ler, barajlar ülkesinde bir de burjuva diktatörlerinin tapındığı seçim barajı var. Beyefendi bilmiyor olamazsınız, bu barajı 12 Eylülü yapan psikopatlar getirmişti.
Tayip Kürt halkı, Türkiye'de farklı halklardan emekçiler, sizin bu barajı dinamitledi. Zavallı, delik deşik...
Ah efendi ah! Bu seçim sistemini korumak için, Türkiye'ye uymayacak uyduruk iki sistem daha önermeyi çok mu zekice sanıyorsunuz?
Yazık, yetmedi mazrufu örtmeye zarf!
Beyefendi, benim bir tek hayatım var. Beyefendi, bütün insanların tek hayatı var. Ama buna karşın kimi seçimini onurdan, insaniyetten yana yapar; kimi de haysiyeti gömer öyle yaşar.
"Demokrasi paketle gelmez, mücadeleyle alınır." Bu sözler, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan'ın. İşte Tayip, Paketçilikle değil akılla, insanlıkla, enginlikle yaşayan bu kadınla aynı safta olmak, kıvanç veriyor; şenlendiriyor insanı…
Tayip, Terörle Mücadele denen o diktatörlük kanunlarından ötürü içeri tıktığınız çocuklara, sizin hapishane zebanileriniz işkence ediyor, tecavüz ediyor.
Tayip, biliyorum sizin ki "gücü yeten, gücü yetene" sistemi. Gücünüz halkın çocuklarına yetiyor. Lakin yine de sormadan edemeyeceğim: Çocukları ne zaman rahat bırakacaksınız?
6 Ekim 2013 08:59
GÜNÜN YAZILARI
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yağma iklimi
Enerji şirketlerinin patronlarının bizzat yönetimine girdiği Saray iktidarı, “iklim değişikliğiyle mücadele” adı altında sermayeye yeni kaynak aktarma hazırlığında. İktidarın Meclise getirdiği tasarıya göre karbon emisyonu ticareti sistemi kurulacak, “atmosferi kirletme hakkı” alınıp satılan bir mala dönüşecek. Sistem karbon ticareti zenginleri yaratırken, halka zehir kalacak.
BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Evrensel'i Takip Et