23 Ekim 2013 06:00

Cevabı biz verelim

Üniversiteye başladıktan sonra ise ‘Nasıl bir üniversite?’ sorusunu sormaya başlarız. Bu soruyu biz öğrenciler gibi üniversite yönetimleri ve iktidarlar da sık sık kendilerine sorarlar. Verdikleri cevaplar doğrultusunda da üniversitelere müdahale ederler.

Cevabı biz verelim
Paylaş

Eren Yurt

Muhtemelen hemen hepimiz, üniversiteye girmek için hazırlanırken, girmek istediğimiz üniversite ve bölümler hakkında bilgi almak amacıyla araştırmalar yapmış, araştırmalarımız sonucunda üniversite ve bölümlerimizi seçmişizdir. O üniversitenin veya bölümün ‘Nasıl’ olduğunu her yoldan öğrenmeye çalışmışızdır. Nihayetinde en azından dört yılımızı o bölümde geçirecek ve hayatımızın üniversiteden sonraki bölümünü bu çerçevede yaşayacağızdır.Üniversiteye başladıktan sonra ise ‘Nasıl bir üniversite?​’ sorusunu sormaya başlarız.
Bu soruyu biz öğrenciler gibi üniversite yönetimleri ve iktidarlar da sık sık kendilerine sorarlar. Verdikleri cevaplar doğrultusunda da üniversitelere müdahale ederler. Üniversite yönetimleri iktidara yaranmaya çalışır, iktidarlar da dolaysız bir şekilde sermayeye. Üniversitelerde karşı karşıya kaldığımız durum büyük oranda onların bu soruya verdikleri cevap çerçevesinde şekillenmiştir.

ONLARIN İSTEDİKLERİ

Belediyenin üniversite arazisine kanunsuzca girdiği, bir ormanı bozkıra çevirdiği, daha sonra da belediye başkanının sanki her şeyden habersizmiş gibi; ‘Bizim çocuklar sürpriz yapmışlar’ diyebildiği bir üniversite isterler mesela.
Resmi açılışlarına öğrencilerin, çalışanların, davetli olmayan akademisyenlerin katılamadığı, o gün açılışın yapılacağı fakültede derslerin dahi iptal edildiği, içeriye girmeye çalışan öğrencilerin engellendiği bir üniversite isterler.
İçinin sivil polislerden geçilmediği, dışının polis otoları hatta TOMA’larla doldurulduğu, bu da yetmezmiş gibi polislere gözünün tutmadığı birini gözaltına alma yetkisi verildiği ve bunun sebebinin güvenliğimiz olduğuna ikna edilmeye çalışıldığımız öğrenciler ve üniversiteler isterler.
Elinde tutabildiğince YÖK gibi bir kurumun denetlediği, gerektiğinde demokrasilerini makyajlamak üzere onu kaldırdığı, bu hamleyi sahte reform paketlerinin en cilalı maddesi ilan edebildiği, oysa ki YÖK’ü kaldırışının esas sebebinin üniversitelerin yeniden dönüştürülmesi noktasında döneme uyum sağlayamaması olduğunu gizleyebildiği üniversiteler isterler.
Tüm kararların rektörler tarafından verildiği, bırakalım öğrencileri senatonun dahi sözünün dikkate alınmadığı, bürokratik işleyişi olan üniversiteler isterler.

YA BİZ TALEBELER

Bunlar istediklerinin yalnızca bir bölümü. Yoksa istediklerinin bir sınırı yok biliyoruz. Peki biz talebeler nasıl bir üniversite istiyoruz.
Bir avuç sermayedarın değil halkın çıkarını gözeten, insan, toplum ve doğa yararına bilimin üretildiği.
Resmi veya sivil hiçbir polisin ve özel güvenlik görevlisinin olmadığı.
YÖK’ün kaldırıldığı, onun yerine aynı işlevde bulunacak herhangi bir kurumun kurulmadığı ve Yeni YÖK Yasa Tasarısı’nın yırtıp atıldığı.
Öğrencilerin sınıflardan başlayarak demokratik bir şekilde kendi temsilcilerini seçtikleri, seçilmenin önüne çeşitli yönetmeliklerle geçilmediği, öğrencisi, akademisyeni ve çalışanıyla tüm üniversite bileşenlerinin yönetimde söz sahibi olduğu.
Kulüp, topluluk gibi öğrenci örgütlerinin etkinliklerinin engellenmediği, düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırlanmadığı.
Fon ve mali kaynak için sermayeye gidilmediği, araştırmaların kar sağlamadığı için sonlandırılmadığı, kaynakların devlet tarafından temin edildiği, akademik, bilimsel ve mali açıdan özerk.
Herkesin ana dilinde eğitim alabildiği üniversiteler istiyoruz.
Demokratik bir üniversite ancak bu koşullarda mümkün olabilir. Keza üniversitenin bizler tarafından verilen cevaplar çerçevesinde şekillenmesi de öyle...

İstanbul Üniversitesi Fizik Bölümü

ÖNCEKİ HABER

Sana bana ona buna demokrasi

SONRAKİ HABER

Kaz Dağları ‘kolay lokma’ imiş!..

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa