23 Ekim 2013 06:00

Üniversite sıralarında otururken

Gönül isterdi ki; ben bu yazıyı yazarken yüzümde gülücükler saçan içimde pırpır eden cümlelere yer vereyim. Lakin içinde bulunduğum durumun pek de öyle olmadığını bu mektubumda sizlerle paylaşmak istiyorum.

Üniversite sıralarında otururken
Paylaş

Bir öğrenci

Bu yazıyı size evdeki çalışma masamdan değil, artık bir üniversite öğrencisi olarak okul sıralarından yazıyorum.
Bir önceki cümlemi şöyle bir dönüp bir daha okuduğumda,birbirinden güzel haberleri güvercinlerle size rengârenk balonlar eşliğinde uçuracakmışım hissiyatına kapıldım. Gönül isterdi ki öyle olsun; ben bu yazıyı yazarken yüzümde gülücükler saçan içimde pırpır eden cümlelere yer vereyim. Lakin içinde bulunduğum durumun pek de öyle olmadığını bu mektubumda sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kimilerimiz çok çalıştı, gecesini gündüzüne kattı. Kimilerimiz ise yeteri kadar deyip yettiği kanısına varana kadar çabaladı… Kimilerimiz de; “Biz canımızı dişimize katalım gene de hayallerimizin önüne kurulan barikatlar yüzünden emeklerimizin gerçeğe dönüşemeyeceğini biliyoruz. Dönüşen hayaller bizim değil.” dedi.

HAMURUMUZ SİZİN İÇİN YOĞRULMADI

Ben kendimi son cümlenin içinde buldum. Sürüklendiğim bu durum karşısında Sunay Akın’ın “Ayçöreği ve deniz yıldızı’’ adlı kitabında yer verdiği Osman Serhat Erkekli’nin dizelerini izninizle benim gibi düşünen (Tabi size sunulan esansiyel kabukların dışında kalarak) herkes adına yazmak istiyorum.
Dar yaptılar kaldırımları.
Yavaş yürüsün diye kalabalıklar.

ŞİMDİ HEPİMİZ AYNI SIRADAYIZ!

Okula başlayalı yaklaşık 1 ay oldu. İstanbul’da oturup yine İstanbul’da üniversite okuyor olman dışardan ne kadar hoş  görünse de, bende 1 aylık bu tempo şimdiden; yaş kemale ermiş, bitkin, hayattan beklentisi kalmamış, torunlar gelse de sevsek durumu yarattı.
Sohbet etme fırsatı bulduğum arkadaşların genel bir sorununa değinmek istiyorum. Aile özlemi! Evet aile.
Aile demişken, gurbetlik çekmişken şu an kantinde çalan birbirinden renkli müzikleri kulaklarıyla işiten insanların içlerindeki gurbet türkülerini duyar gibiyim. Ben de bu gurbet ezgilerini içinde yaşayan biri olarak başka bir can alıcı noktaya değinmek istiyorum.
Sabah 08:30’daki ders için 05:30’da uyanıp 06:00’da evden çıkmak zorunda olmak ve akşam eve anca girebilmek, bunun akabinde dış dünya tarafından beklenen yüksek başarılar.
Sesleri duyar gibiyim. “Ama sen İstanbul’da okumuyor musun?​” Aa evet. Ben İstanbul’da okuyordum ve İstanbul’un bir ucunda olsam da diğer ucunda okul okumak yüzümü gülümsetmeliydi.
Şimdi ben aile özlemi de çekmemeliyim.
Akşam eve kendimi zor atıyorum ve aileme iyi geceler diyerek odama uyumaya gidiyorum. Nerede benim o müzik ziyafetlerim, ailemle yaptığım çaylı, kahveli akşam sohbetleri!
Cumartesi ve pazarları Ahmet Erhan’ın şu dizeleri ile seslenmek istiyorum anneme.
Toprak bile, gök bile, deniz bile bir yerde yorulur.
Bir de kalsın süpürge duvarda, sabun kovada.
Anne, gel yanıma otur.

ÜNİVERSİTE DEĞİL ÜNİVERSİTE YOLU!

Şimdi hepsinin yerini yollar aldı. Evet kazanmışız arkadaşlar ama kazandığımız şey noktasında ufak bir değişiklik yapmak istiyorum.
Üniversite değil, üniversite yolu!
Okula kayda gittiğimde şu dizeleri mırıldandığımı hatırlıyorum.
Şimdi okullu olduk, sınıfları doldurduk.
Sevinçliyiz hepimiz, yaşasın okulumuz.
Şimdi hangi öğrencinin heyecanının sesidir bu cümleler bilmem. Gerçi duyuluyor mudur. Bu bile bilinmez.
Ve yazımı okul koridorlarında umutla, neşeyle, kahkahayla, boyayabildiğimiz bir bugün, bir yarın temennilerimle sonlandırmak istiyorum.


BANA MEKTUBU YAZDIRAN KALEM

Bu mektubu bana yazdıran kaleme geri dönersem. Türkmenistan’dan gelen birinden bahsetmek istiyorum. Biri diyorum çünkü daha tam adını bilmemekteyim. Arkadaşların deyimiyle adı Ayşelize. Ayşe’nin matematik dersinde en temel matematik kavramlarını daha önce gösterilmediği için bilmemesinden kaynaklı sorusunu hocaya yöneltmesi karşısında sınıfta yükselen o kahkaha sesleri hala kulağımdan çıkmıyor. Bu gürültü ile birlikte benim için adeta buz kesmişti koca sınıf. Ve Ayşe’nin yüzündeki o düşüş. O yüzü unutabileceğime inanmıyorum.

'İstanbul Üniversitesi'

ÖNCEKİ HABER

Her yer sinema her yer direniş

SONRAKİ HABER

Van; 2 yıldır enkazdan çıkamayanların diyarı...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa