Müziğin önündeki en büyük engel: Anadilde eğitim yasağı
Konserler vermek amacıyla İsveç’e gelen Kürt pop müziğinin genç isimlerinden Mehmet Atlı, Kürt sanatının ve müziğinin önündeki en büyük engelin Kürt halkının ana dilinde eğitim hakkından yoksun bırakılması ve Kürtlere statü tanınmaması olduğunu, AKP Hükümetinin açıkladığı “demokrasi paketi”nin toplumun talep ve beklentilerine karşılık vermediğini söyledi.
Murat Kuseyri
Konserler vermek amacıyla İsveç’e gelen Kürt pop müziğinin genç isimlerinden Mehmet Atlı, Kürt sanatının ve müziğinin önündeki en büyük engelin Kürt halkının ana dilinde eğitim hakkından yoksun bırakılması ve Kürtlere statü tanınmaması olduğunu, AKP Hükümetinin açıkladığı “demokrasi paketi”nin toplumun talep ve beklentilerine karşılık vermediğini söyledi. Sınırlara duvarlar örülmesine de tepki gösteren Atlı, duvarların siyasi iktidarın egemenliğini kaybetmesinden duyduğu korkunun bir sonucu olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Stockholm’de görüştüğümüz Atlı, Kürt müziğinin tamamıyla siyasi mücadeleyle paralel bir seyir izlediği ama geçmişe kıyasla bugün çok daha iyi bir noktada bulunduğu düşüncesinde. Siyasi mücadelenin yükseldiği dönemlerde Kürt müziğinin yükselişe geçtiği, düştüğü dönemlerde ise gerileme gösterdiğini belirten Atlı, “Genel toplumsal atmosfer böyle. Sanat da bu genel toplumsal süreçlerden bağımsız düşünülemez. Dilimizin yasaklı olduğu, ağır baskılar altında olduğu dönemlerde müziğimiz de o mücadeleye destek verir bir tarzda, sınırlı ama güçlü bir mücadele alanı olarak belirdi” şeklinde konuştu.
KÜRT SANATI HUKUKİ GÜVENCEDEN YOKSUN
Kürt halkının demokratik haklarını elde ettikçe müzik açısından yeni olanaklar ortaya çıktığını ama aynı zamanda da problemlerin başgösterdiğini, bu kez de özgürlüklerin nasıl kullanılacağına ilişkin tartışmaların gündeme geldiğini söyledi. Problemlerin başında ekonomik güçlüklerin geldiğini, Kürt sanat ve müziğinin hukuki güvenceden yoksun olduğunu ve kurumlaşma problemleri bulunduğuna dikkat çekti.
Kürt sanat ve müziğinin gelişmesinin önünde pek çok engeller bulunduğunu belirten Atlı, bu engellerin başında Kürt halkına ana dilinde eğitim hakkının tanınmaması ve statüsünün kabul edilmemesi olduğu değerlendirmesinde bulundu. Kürt sanatçılarının eserlerinin kaybolmama mücadelesi verdiklerini, özgürlük ve haklar elde edildikçe sanatta gelişmeler olacağını ancak mevcut durumda Kürt müzik, edebiyat ve sanatının varolma mücadelesi vermekte olduğunu söyledi. Kürt tiyatro ve resim sanatının ise daha büyük problemlerle boğuşmak zorunda kaldığına dikkat çekti.
DEĞİŞİM İSTEĞİ FRENLENMEK İSTENİYOR
Atlı, AKP Hükümetinin açıkladığı “demokrasi paketi” hakkında ne düşündüğü sorumuzu da “Paket toplumun taleplerine karşılık verme açısından son derece yetersiz. Türkiye toplumu son 30 yılda yaşanan savaş tecrübesinden dersler çıkardı. Toplumun bir şeylerin değişmes”i gerektiği konusunda ikna olduğunu söyleyebiliriz. Ancak siyasi aktörlerin aynı derecede buna hazır olduklarını söyleyemeyiz. On yıllarca Dersim’le, Kürtlerle ve Ermenilerle ilgili yalanlar söylendi. 30 yıldır süren savaş konusunda Türkiye toplumu her gün, her saat aldatıldı. Türk halkı bu gerçekle tanıştı ve Kürt halkı ile bir problemi olmadığını gördü. Sorun yaşamın ihtiyaçlarına cevap vermeyen bir yönetim anlayışından kaynaklanıyor” şeklinde cevapladı. Toplumun taleplerinin yükseldiğini ve hakların genişlemesini istediğini ve birilerinin bu hakları vermek zorunda kalacağını belirten Atlı, “Hakların gıdım gıdım eridiği bir tablo var.
Toplumdaki değişim isteğini frenlemeye çalışan bir yönetim anlayışı var. Biz istediğimiz kadar ve istediğimiz zaman hakları veririz anlayışı var. Bu anlayış bin yıldır bu topraklarda var. Bahşeden, ihsan eyleyen bir devlet ve bunun karşısında pasif bir toplum kurgusu. 21. yüzyılda artık toplum bunları kabul etmez. Egemenler bir türlü bu gerçeği görmek ve kabul etmek istemiyor” dedi. (Stockholm/EVRENSEL)