Umuda yolculuk
Yavuz Önen
Halkların Demokratik Partisi(HDP) 1. Olağanüstü Genel Kurulu 27 Ekim’de Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonunda yapıldı. Yeni parti meclisini belirledi. Dört milletvekilinin katılımıyla yeni bir dönem başladı. Bu toplantılardan önce ve sonra HDP günlerce siyasi gündeme oturdu ve medyada tartışmalara konu oldu, görünür ve tanınır oldu. Bir yıl önce kurulan HDP bugün itibariyle 60 ilde 250 ilçede ve 100 beldede örgütlü bir siyasi partidir. Türkiye çapında 2200 kadar parti yöneticisi görev üstlenmiş vaziyettedir.
Kuruluş süresi içinde iki olay partinin kuruluş çalışmalarını etkiledi. Birincisi 21 Mart Newroz’unda Diyarbakır’da yüz binlerin önünde okunan Abdullah Öcalan’ın barış deklarasyonu idi. HDP’nin başlayan müzakere sürecinde barışın toplumsallaşması ve savaşın halklar arasında yarattığı kırılmaların düşmanlıkların aşılması açısından önemi arttı.
İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve Türkiye coğrafyasının her yerine yayılan protestolar bir milat oluşturdu. Farklı yüz binlerce insan yan yana durdu. Sokak ve meydanlarda gerçekleşen özgün bir sosyal mücadele tarihe geçti. Toplumsal tüm paradigmaları gözden geçirmemize yol açan bu hareket HDP’nin stratejik konumlanması ve fikriyatı ile tam bir buluşma ve çakışma halindedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki HDP bir ihtiyaca: kurulu düzenin alternatifsiz olmadığı ve başka bir siyasetin mümkün olduğu ve devrimci bir halk iktidarının kurulabileceği düşüncesine bir yanıttır. Değişen toplum, değişen siyaset koşulları nedeniyle mümkün olan en geniş mağdur halk kesimlerini bir araya getirme arayışıdır. Beş yıldan beri bu arayışın içinde olanlar değişik adlar altında çalışmalar yapmıştır. Demokrasi için Birlik Hareketi, Çatı Partisi tartışmaları, Emek Demokrasi Özgürlük Bloku bu çabaların ürünüdür. Son evrede bu süreç, yerel meclisler biçiminde örgütlenme ve sosyal taban üzerinde yükselen bir çalışma tartışmalarına evrilmiş ve bu aşamada Abdullah Öcalan’ın Kongre biçiminde bir üst örgütlenme önerisiyle buluşmuştur.
ANTİEMPERYALİZM VE ENTERNASYONALİZM
Halkların Demokratik Kongresi(HDK) özellikle son otuz yılın dünya ve Türkiye ekonomik yaşamının ürünüdür. Dünya kapitalizminin sömürüsüne ve devasa askeri gücüne militarizme karşı Türkiye coğrafyasında barış, demokrasi, temel hak ve özgürlükler gibi evrensel değerleri ilke edinen bir direnme ortamıdır. HDP, anti emperyalisttir. Tek kutuplu dünya ortamında gelişen yeni sömürgeci savaşlara, ülke işgallerine ve işgal sonrası halkların birbirlerini boğazlama politikalarına karşı duracaktır. Özellikle Suriye halkına yaşatılan bu kanlı felaketin sorumlularından bu çerçevede AKP’den hesap soracaktır. Rojava’da gerçekleşen devrimin ayakta kalması için Kürt-Süryani ve diğer halkların yanında olacaktır.
HDP enternasyonalisttir. Aynı amaçlar etrafında dünya halklarının devrimci mücadelesiyle ortaklaşacaktır. İlişkilerini geliştirecektir. Avrupa halklarıyla ‘Başka bir Avrupa mümkün’ şiarı ile dayanışma içinde olacaktır. Bu amaçla ortak çalışmalar başlamıştır.
HDP’NİN SAHİBİ HALKLARDIR
HDK ve HDP’nin sahipleri; kimlik hakları reddedilmiş, kırıma uğramış mağdur tüm Anadolu halklarıdır, mağdur bireylerdir, sömürülen ve sendikal ve siyasal mücadele yolları tıkanan işçi sınıfıdır, baskılanmış Kürtlerdir, Türklerdir, Araplardır,Rumlardır, Ermenilerdir, Süryanilerdir, Çerkezlerdir, Lazlardır, inançları bastırılmış kıyıma uğramış Alevilerdir, Ezidilerdir. Bütün emekçi halklardır. HDP geçmişte kıyıma uğramış halkların mağduriyetinin giderilmesi için tarihle yüzleşecektir.
Doğa tahribine ve toprağın rantiyelere peşkeş çekilmesine suyun ticarileşmesine karşı koyan ekoloji savunucularıdır. HES’lere karşı direnen dereleri savunan Karadeniz halkıdır. Hem kadın haklarını hem başkalarının haklarını iki cephede savaşarak savunan kadınlardır. Cinsi yönelimleriyle özgürleşen bireylerdir. Tabi kılmak isteyenlere karşı özgür gençlik özgür üniversite mücadelesi veren gençlerdir-öğrencilerdir.
HDP GERÇEK LAİKLİĞİ SAVUNUR
HDP kimlikleri tanımak ve onların hak mücadelesini örgütlerken farklılıkları kardeşleştirmeyi esas alır. Farklılıklara eşit mesafededir. İnançların hegemonyasına karşıdır ve gerçekten laik bir harekettir. Alevilerin asimilasyonuna karşıdır. HDP herhangi bir etnik grubun tek başına partisi değildir. HDP, BDP’nin yerine ikame edilen bir hareket de değildir. Zamana bağlı olarak ve her iki tarafın kendi kaderini tayin etme iradesiyle bütünleşme de mümkündür. Böyle bir durum Marksist solun devrimci solun sosyalist solun bileşenimiz olan siyasi parti ve hareketleri için de geçerlidir. HDP kapılarını bu harekete değişik nedenlerle uzak duran sosyalist partilere ve devrimci hareketlere de açık tutacaktır.
Yerel seçimler HDK için toplumla buluşma ve siyaset örgütlenmesini geliştirme deneyimi oluşturacaktır. Kürt illerinde yerel seçimlere BDP ile Batı illerinde HDP ile girmek Kürt Türk ayrımı anlamında değildir. BDP’nin bölgede örgütlenme ve deneyim düzeyi gözetilerek böylesi bir uygulama öngörülmüştür. Her iki coğrafyada da seçim çalışmaları ortak sürdürülecektir. BDP, HDP’nin tüm illerde en önemli destekçisi olacaktır. HDP de aynı konumlanma içinde olacaktır. Demokratik yerel ve yerinden yönetim ilkesiyle merkezi otoritenin demokratikleşmesi için mücadele verecektir. HDP kendini ve kentini yönetenlerin iradesini vazgeçilmez saymaktadır. Kendi kaderini tayin hakkını her ortamda savunacaktır.
HDP yeni bir siyasi yürüyüşün adıdır. Yeni bir siyasi dil kullanacaktır. Halkların kültüründen beslenecek devrimci halk iktidarını kuracaktır. Muhalefeti değil iktidar olmayı iş edinecektir. Devletle hükümetle kurulu düzenle sorunu olan herkesi HDP’de yan yana mücadele vermeye davet ediyorum. Müzakere sürecinin devam etmesi, barış mesajının toplumsallaşması için halkların kardeşlik duygularının beslenmesi ve geliştirilmesi için ortaklaşmaya çağırıyorum. Gelin umuda yolculukta yoldaş olalım.
* HDP Parti Meclisi üyesi
Evrensel'i Takip Et