4 Kasım 2013 12:37

Erkan Aydoğanoğlu

Türkiye, yıllardır yüksek savunma harcamaları yapan ülkeler içinde ilk on ülke içinde yer alıyor. Gerek Türkiye’nin Ortadoğu’da giriştiği yeni roller, gerekse yaklaşık 30 yıldır Kürt sorununda benimsenen çözümsüzlük politikalarının bir sonucu olarak savaş ve silahlanmaya ayrılan bütçe hep tartışma konusu olmuştur. Kürt sorununun çözümü açısından önemli olan ve 9 ay önce başlatılan müzakere sürecinin, 2014 bütçesinde savunma ve güvenlik harcamalarında en küçük bir yansımasının olmaması, hükümetin müzakere sürecini neden yokuşa sürdüğünün ipuçlarını veriyor. 2014 bütçesi içinde toplamda 50 milyar TL’yi bulan savunma ve güvenlik bütçesi kalemleri şu şekilde:
* Milli Savunma Bakanlığının 20 milyar 359 milyon TL olan 2013 bütçesi, 2014 yılı için yüzde 7 artışla 21 milyar 815 milyon TL’ye yükseltildi.
* Milli İstihbarat Teşkilatının 2013 yılında 995 milyon 569 bin TL olan bütçesi, 2014 yılı için 1 milyar 59 milyon TL’ye çıkarıldı.  
* Emniyet Genel Müdürlüğüne ayrılan pay yüzde 12 artışla 14 milyar 777 milyondan 16 milyar 557 milyon TL’ye yükseltilirken, Jandarma Genel Komutanlığına ayrılan pay 5 milyar 843 milyondan, 5 milyar 157 milyon TL’ye düşürüldü.  
* Sahil Güvenlik Komutanlığına ayrılan pay ise, 432 milyon TL’den 451 milyon TL’ye yükseltildi.   
* Telefon dinlemeleri ile ünlü Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bütçesi 1.5 milyar TL’den, 1 milyar 786 milyon TL’ye yükseltildi.
AKP hükümetinin aksi yöndeki tutumlarının aksine Türkiye’de ilk kez bu kadar açık bir şekilde barışın kapısı aralanmış, silahların susması ile demokratik siyaset kanallarının açılması yönündeki umutlar artmıştır. Bütün bu gelişmelere rağmen, savunma ve güvenlik bütçesine bu kadar yüksek ödenekler ayrılmış olması, hükümetin her an içeride ve dışarıda bölgesel bir güç olmak için hazırlık yaptığı izlenimi veriyor.
Yapılması gereken savunma bütçesini arttırmak değil, doğrudan ya da dolaylı olarak savaşa destek anlamına gelen bu ödeneklerin azaltılması, koruculuk sisteminin tasfiye edilmesi, tasarruf yapılacaksa savunma harcamalarından yapılarak, kaynakların yıllardır mağdur edilen bölge halkının acil iş, ekmek ve barınma sorunlarının çözümüne yarayacak projelere aktarılmasıdır.


TASARRUF YILI İLAN EDİLMİŞTİR

AKP hükümeti 2014 yılını “tasarruf” yılı ilan etmiştir. Kamu yatırımlarının azaltılması ve kamuya personel alımlarının sınırlandırılması yönündeki tedbirler, Türkiye’nin 2014 yılında yüksek işsizlik ve durgunluk tehdidi ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir.
Türkiye halkının 2014 yılında daha büyük risklerle karşı karşıya kalmaması için yapılması gereken öncelikli olarak 2014 bütçesinin halkın içinde bulunduğu krize kalıcı çözümler üretecek bir şekilde yapılmasıdır. Bunun için öncelikle kamunun doğrudan desteğiyle güvenceli istihdamın korunması ve geliştirilmesi temel yaklaşım olmalı, eğitim ve sağlık başta olmak üzere, tüm kamu hizmet alanlarına yönelik kamu harcamaları, başlangıç olarak en az iki kat arttırılmalıdır.
* Her fırsatta patronların vergi, prim ve faiz borçlarını silen hükümet, ağır borç yükü altındaki ücretli emekçilerin borç faizlerini tamamen silmeli, borçlarını ödeme güçlüğü çeken milyonlarca kişiyi mağdur etmeyecek somut tedbirler almalıdır.
* Her biri birer kentsel rant projesi olarak gündeme getirilen “Kentsel Dönüşüm Projeleri” durdurulmalı, ihtiyacı olan herkesin ücretsiz barınabileceği sosyal konutlar inşa edilmelidir.
* Başta elektrik ve doğal gaz olmak üzere, 2014 yılı içinde temel tüketim mallarına herhangi bir zam yapılmamalıdır.
* Asgari ücret bir ailenin geçimini sağlayacak şekilde, tüm ülke için tek rakam olarak belirlenmeli ve tamamen vergi dışı bırakılmalıdır.
* Artan oranlı vergi dilimi uygulamasına son verilmeli, kamu emekçilerinin tüm ek ödemeleri temel ücrete dahil edilerek, emeklilik hesaplamasına dahil edilmelidir.
* Kıdem tazminatının fiilen kaldırılması, taşeronlaştırmanın yaygınlaştırılması, bölgesel asgari ücret ve kiralık işçilik gibi tüm emek karşıtı yasal düzenlemeler derhal geri çekilmelidir.
* Dolaylı vergiler azaltılmalı, yüksek gelirlilerden belli bir oranda “servet vergisi” alınmalıdır.
* Giderek artan iş cinayetlerini durduracak tedbirler alınmalı, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerini almayanlara ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.
* Kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalı, sigortasız işçi çalıştırmaya asla izin verilmemelidir.


HALKA  SORMADAN  HAZIRLANDI

2014 yılına ilişkin olarak, kamu adına yapılacak harcamaların hangi alanlara yönelik olacağının ve finansmanının nasıl sağlanacağının belirlendiği bütçe hazırlık sürecinde, bütün bu gelir ve harcamaların muhatabı olan geniş halk kesimleri, sendikalar, emek ve meslek örgütleri geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yine bütçe sürecinin dışında bırakılmıştır. Bütçe gelirlerinin en önemli kaynağını oluşturan, başta ücretli emekçiler olmak üzere, halkın büyük bir bölümünün 2014 bütçe harcamalarına ilişkin talep ve beklentilerinin dikkate bile alınmaması dikkat çekicidir.
Emekçilerin örgütlü kesimleri olan sendikaların ve meslek örgütlerinin “halk için bütçe” taleplerinin bütçe oluşturma sürecinde dikkate alınmaması kabul edilemez bir durumdur. Halkın ve emek örgütlerinin taleplerinin tamamıyla dışlandığı, mutfağında yerli ve yabancı tekellerin, uluslararası yatırım ve finans örgütlerinin beklentilerine paralel olarak hazırlanmış olan 2014 bütçesinin, hükümet temsilcilerinin iddia ettiği gibi halk için hazırlanmış bir bütçe olduğunu söylemek mümkün değildir.

BİTTİ

Evrensel'i Takip Et