5 Ekim 2013 20:02

NASIL BİR İŞ İSTİYORUZ?
- Günün belirli bir saatinde işe gidilen ve belirli bir saatinde işten dönülen,
- İşverenin ve işyerinin neresi olduğu bilinen,
- Sosyal güvenlik ağlarıyla sarmalanmış, tatili olan, sosyal hakları olan,
- Doğum izni, babalık ve ebeveyn izni ile istihdamla bağı güçlendirilen,
- İşyerinde kreş ve emzirme odaları bulunan, mahallelerde saatleri çalışan kadına göre düzenlenmiş ücretsiz bakım evleri olan
- Kadının işe alımda ve terfi etmede ayrımcılığa uğramadığı, erkek işçilerle eşit ücret aldığı,
- İşyerlerinde taciz ve mobbinge karşı önlemlerin alındığı,
- İşverenin yönetme yetkisinin işçilerle paylaşıldığı sendikalı işyerlerinde çalışmak istiyoruz.
Böylesi çalışma biz kadınlar için neden önemli?
Çünkü kendisinin ve çocuklarının geleceğinden kaygı duymayan, yarın ne olacağım endişesi yaşamayan, babasının ya da eşinin “eline” bakmayan kadınların varlığı, güvenceli istihdam biçimlerinde yer almalarıyla olanaklıdır.
Gerçekten de kadınların şiddete karşı koymaları ya da yeniden yaşamlarını kurmaları gerektiğinde “artık çok geç” umutsuzluğunu yaşamamalarının ilk adımı üretime katılmak değil midir? Yaşamı ev ve iş arasına sıkışmayan, kendini geliştiren ve güçlendiren, toplumsal yaşama her alanda katkı sunan, cinsiyetçi iş bölümüne karşı mücadele eden kadınların çoğalmasında en çok da istihdamla ilişkileri belirleyici değil midir?

ÖZEL İSTİHDAM BÜROSUNA KÖLELİK!

Hatırlayalım, ulusal istihdam stratejisinde, çalışma yaşamının “katılıklardan arındırılarak” esnekleştirilmesi temel hedef olarak açıklanmıştı. Yine 2013 yılı hükümet programında, özellikle kadınlar için esnek çalışma modellerinin uygulanması vurgusu dikkat çekiyordu.
“10 yıldan beri özel sektörün önündeki engelleri kaldırdıkları ve omuzlarındaki yükü azalttıklarıyla” övünen Bakan Şahin, kadınlar için haftada bir kaç gün ya da günde bir kaç saat çalışmayı uygun görüyor. Kadınları pamuk ipliğiyle istihdama bağlayacak düzenlemeler için ise özel istihdam büroları işaret ediliyor.
Özel istihdam büroları, işçileri kendi bünyesine alıp işletmelere kiraya verebilecek. Artık haftanın birkaç gününde her birinde ayrı bir işyerinde farklı çalışma saatleri ve ücretlerde çalışma yaygınlaşacak. Bürolar, kadın işçileri çalışmak üzere gönderdiği işyerlerinden para alacak ve bunun bir kısmını işçilere ödeyecek, geri kalanınıysa kendisi alacak.
Aslında bu büroların temel işlevi, kadın emeğini işverenlerin ihtiyaç duydukları gün ve saatler içinde kiraya verecek olmaları. Kiralık kadın işçiler içinse düzenli çalışma saatleri, işyeri servisi, kreş, emzirme odaları, sosyal haklar, yıllık izin, tam zamanlı sigorta primi ve örgütlenme hakkı gibi birçok temel çalışma hakkı ortadan kalkmış olacak.
Bugün dünya genelinde günde 6 milyon kişi, özel istihdam büroları aracılığıyla her gün başka bir işte tam da bahsettiğimiz koşullarda kiraya veriliyor. Yapılan araştırmalar ise tüm bu geçici işlerde çalışanların büyük çoğunluğunun kalıcı ve düzenli bir iş bulmak istediğini, bu sebeple mecburen geçici işlerde çalıştığını gösteriyor. Dahası, işten çıkarılan işçilerin özel istihdam büroları aracılığıyla yine aynı işe gönderildikleri gözleniyor. Ancak bu kez var olan haklarından yoksun, daha düşük ücrete ve işveren olarak özel istihdam bürolarının tanındığı bir çalışma sistemiyle.

TALEPLERİMİZ VAR!
Kadınların güvenceli bir şekilde istihdama katılımını sağlayan, doğum izinlerinin kadınların istihdama yeniden katılımını sağlayacak şekilde sosyal hak ve hizmetlerle tamamlanması; doğum izninin babalık ve ebeveyn izinleriyle tamamlanarak çocuk bakımının toplumsal bir sorumluluk haline getirilmesi bugün daha gür sesle dillendirmemiz gereken taleplerimiz.
Var olan çalışma koşullarını kölelik ticareti haline dönüştürecek olan özel istihdam büroları karşısında durmak, esnek değil güvenceli, sendikalı, sosyal haklara sahip bir iş talebini dünyanın çeşitli coğrafyalarında kadın emekçilerle birlikte seslendirme sırası bizde.
- Çalışma saatlerinin ücretler değişmeden hem kadınlar hem de erkekler için kısaltılmasını istiyoruz.
- Bu yasayla esnekliğin kural haline getirilmesine ve var olan cinsiyetçi istihdam politikalarının derinleştirilmesine itiraz ediyoruz: Esnek değil, yarı zamanlı değil; güvenceli, eşdeğer işe eşit ücret ödenen işlerde çalışmak istiyoruz.
- Doğum izni dışında tüm düzenlemelerin erkeklerin bakım sorumluluğu üzerinden yapılması gerekiyor. Devredilemez babalık izni istiyoruz. İzinlerin tamamının ücretli olmasını istiyoruz.
- Kreş ve emzirme odaları açılmasına ilişkin yasaların kadın erkek çalışan üzerinden düzenlenmesini istiyoruz.
- Ulaşılabilir, ücretsiz, anadilde 24 saat açık kreşler istiyoruz: Mahalle kreşleri, işyeri kreşleri, Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kreşleri gibi birçok kreş modeli var olmalı, çocuklarını nasıl bir kreşe göndereceklerinin tercihi ebeveyne bırakılmalıdır diyoruz.

Düzenli bir iş bulana kadar dedim, bu işe mecbur kaldım
Derya Yorulmaz - (Yevmiyeli çalışıyor) 26 yaşındayım. Lise mezunuyum. 6 yıldır çalışıyorum. Çeşitli işler yaptım, markette, giyim üzeri mağazalarda, tekstilde çalıştım. Ama hiçbir yerde sigortamı yapmadılar. Ben de daha düzenli bir iş buluncaya kadar arkadaşımın çalıştığı, elektrik cihazları üretimi yapan yere yevmiyeci olarak işe başladım. Neredeyse bir yıl olacak. Günlük 30 lira alıyorum. Arada mesailer oluyor, 40- 45 lirayı buluyor. Sigorta yapmıyorlar. Bir ara tartıştık patronla “çalıştığımız gün kadar yatırın” diye. Bize “yasalarda yok böyle bir şey” dedi. İşyerinde yaklaşık 30 kişi eski işçi. Yevmiyeci olarak çalışan da 10 kişiyiz. Ne zaman isterlerse o zaman gidiyoruz. Tek avantajımız işyerinin servisini kullanabiliyoruz, en azından yol parası vermiyoruz. Hafta sonları gittiğimizde yine aynı parayı alıyoruz. Çok ciddi ekonomik sorunlarla boğuştuğumuz için ya bu işi yapacağız ya da tamamen işsiz kalacağız.

Böyle çalışmak yükümüzü artırıyor
Ayşe - (Yevmiyeli çalışıyor) Çocuklarım var, onları bırakacak bir yerim yok. Ne aile ne de komşuya bırakamıyorsun, onların da derdi aynı. O yüzden arada bir iş çıkınca gidip nafakamı alıyorum işte. Çalışmak kadına iki kat yük bence. Evde iş aksayınca da dirlik olmuyor. En azından hem eve hem işe vakit ayırabiliyorum, kocamla da aramızda bir sorun çıkmıyor. Eve katkı olsun diye gidiyorum ben zaten. Ha ihtiyacımız var mı, var, ama bir faturayı ödemek, bir pazar alışverişini yapmak, çocuklara harçlık vermek bile önemli benim için.  Bir de istiyorlar ki erkeklerle aynı işi yap, kolileri kaldır, saatlerce çalış. Haftanın üç günü gidiyorum, çok yoruluyorum. Ama ne yapalım, ekmek parası.

Harcanan emek geleceği kurtarmaya yetmiyor

Sakine Aydın - (Yevmiyeli çalışıyor) Çocuklarım olmadan önce Gebze Sanayi’de bir fabrikada 5 yıl çalıştım, ilk çocuğum doğduğunda 6 ay izin hakkımı kullandıktan sonra bir süre daha çalıştım. Ancak çocuğuma bakacak kimse olmayınca işten ayrıldım. Derken ikinci çocuk oldu ve benim çalışmam hayal oldu. Gerçi çocukları bırakacak bir yer ayarladım sonradan ve daha önce çalıştığım fabrikaya yeniden başvurdum başlamak için ama “biz seni bir çocukla istemiyorduk şimdi iki çocuklu gelmişsin, alamayız” dediler.
Ben de yevmiye işi buldum, Tuzla Sanayi’de bir paketleme işi. İş olduğu günler çağırıyorlar, gidiyorum. İki yıl oldu buraya başlayalı. Sigortam yok, zaten günlük iş olduğu için yapmazlar, işe başlarken de söylüyorlar sigorta yapmayız diye. Günlüğü 30 lira alıyorum. Fazla mesai de oluyor, geç saatlere kadar çalışıyorum. Fazla mesai ücreti 5 lirayı geçmez. Bu işin en büyük zorluğu ne zaman çağıracaklarının belli olmaması. Bazen günlerce çağırmadıkları oluyor. Ya da haftada üç gün gidiyorum, gittiğim zaman oradaki bütün ağır işleri ben ve benim gibi yevmiyeci giden işçilere yaptırıyorlar. Mecburen sesimizi çıkartamıyoruz çünkü vasıfsız eleman gibi görünüyoruz. Ama bir garantisi yok böyle işlerin. Ben çok zor durumda kaldığım için tercih ettim. Benim daha önce çalıştığım yerlerden tam 12 yıllık sigorta primim var ama şimdi sigortasızım ve bunca emeğim boşa gidiyor. Düzenli ve geçimimi sağlayacağım bir işim olmasını çok isterdim. Böyle nereye kadar bilemiyorum.

DOĞUM İZNİ YAYGARASI FOS ÇIKTI
Nesrin - (kamu emekçisi) Hamileliğimin 4. ayında doğum izninin 16 haftadan 24 haftaya çıkacağını televizyonlarda duydum. Bebeğime ilk 6 ay bakabilme ve emzirme düşüncesiyle doğum sonrası hayatımızı buna göre planladık eşimle. Kanunun meclisten geçmesini beklerken doğum yaptım. Kanun meclisten bu haliyle geçmediği gibi 1 Ekim tarihinde Faruk Çelik doğum izninin 24 haftadan 20 haftaya ve son haliyle 18 haftaya çıkarılmasına (!) (indirilmesine) karar verildiğini açıkladı. 24 haftaya çıkarılmamasının sebebi ise özellikle özel sektörde istihdam sorununa yol açacak olmasıymış. Sonuç toplamda 16 hafta olan doğum iznine sadece 2 hafta eklenerek 18 haftaya çıkarıldı ve bu 18 haftanın 8 haftası doğum öncesi, 10 haftası doğum sonrası kullanılabilecek. Doktor “çalışabilir” raporu verildiği takdirde 8 haftalık doğum öncesi iznin 5 haftası doğum sonrası izne eklenebilecek. Ben ve benim gibi birçok anne bebeğiyle daha fazla vakit geçirebilmek için hamileliğin en zor geçen aylarında işe metroda, tramvayda ayakta kalarak gidecek, yoğun çalışma temposuna katlanarak 5 haftayı doğum sonrasına aktarmak için çabalayacak. Bebeğe bakıcı tutacak kadar gelirinin olmaması, ev kirası, faturalar ve çalıştığın kurumda kreşin bulunmaması ben ve benim gibi çalışan birçok kadının en büyük sorunu. Aylardır yaygarası kopartılan doğum izni bana denk gelmediği gibi erken doğumdan kaynaklı “16 haftalık” doğum iznim de bitti. Şimdi ise hayatımızdaki en büyük muamma bebeğe bundan sonra kimin bakacağı...

Evrensel'i Takip Et