10 Kasım 2013 19:19

Gamze Karaaslan
Yılmaz Akdeniz


Akdeniz Üniversitesi’nde faaliyet yürüten topluluklar içinde en aktif olanlar tiyatro toplulukları. Birçok engelle karşılaşmalarına rağmen tiyatro yapmaya devam ediyorlar. Bunlardan ikisi; Yaratıcı Sanatlar Topluluğu (YST) ve Oyunevi Tiyatro Topluluğu (Oyunevi). YST’den İbrahim Emin Ege ve Oyunevi’nden Furkan Açıkgöz ile tiyatroya dair sohbet ettik. Sohbet ettik çünkü merak ettik: ‘Kadı’ gibi ‘Pir Sultan Abdal’ gibi güzel oyunlar nasıl ortaya çıkıyor.

Topluluğunuzdan biraz bahseder misiniz?
İbrahim Emin Ege(YST): Topluluğumuz 2000 yılında kuruldu. Kendi yağıyla kavrulan ve ihtiyaçlarının büyük çoğunluğunu kendi çabalarıyla karşılayan bir ekibiz. Dayanışma ve kolektif çalışma bizim için çok değerlidir. 13 yıldan bu yana; “Yerel olmadan evrensele ulaşılmaz” düsturuyla hareket ettik. Bu nedenle çoğunlukla geleneksel oyunları ve yerli yazarların komedi oyunlarını tercih ettik. Komedinin doğuşu itibariyle muhalif karakteri bizim tiyatroya bakış açımızı en iyi şekilde yansıtmaktadır. Komedyenin hayatın gerçeklerine tahammül edemeyip onu komikleştirmesi, absürtleştirmesi, sahne üzerinde kendimizi daha iyi ifade etmemizi sağlıyor. Yerli yazarlar dışında Rus yazar Çehov’un hikâyelerinden ABD’li yazar Neil Simon’un uyarladığı ‘Sevgili Doktor’ isimli oyunu ve Jean Paul Sartre’nin ‘Gizli Oturum’ isimli felsefi oyununu sahneledik. ‘Gizli Oturum’ üniversitemizde sahnelenen ilk felsefi oyun olması nedeniyle değerlidir.

İNSANA DEĞER VERİYORUZ

Furkan Açıkgöz (Oyunevi): 11 Yıldır faaliyet yürüten bir topluluğuz. Önceleri okul içindeki Olbia Çarşısı’nın dışında oyun çıkarmıyorduk ama 5-6 yıldır okul dışında da yaptığımız çalışmalarla ivme kazandık. Oyunevi Tiyatro Topluluğu ne aradığını bilerek oyunlar ortaya koydu. Yazılı olmasa da bir tüzüğümüz var. Ahmet Arif’in de dediği gibi köpeğin karşısında kedinin, kedinin karşısında kuşun yanındayız. Kim eziliyorsa onun yanında olduk. Taraf olmadık ama politik duruşumuz var. Makro iktidarın etkileri her an üzerimizdeyken politikadan uzak kalamazdık. ‘Susmayan Nefes, Pir Sultan Abdal’ oyunumuzla Alevilerin hem geçmişte hem bugün yaşadıklarını anlatmaya çalıştık. ‘Maskeliler’ oyunuyla Filistin’deki dramı bir nebze olsun insanlara göstermek istedik. ’Nereye gidiyoruz Azizim’le ezilenin tek silahı olan mizahı politikacılara karşı kullanmayı istedik. Belli bir ideoloji çerçevesinde değil, insana değer vererek oyunlarımızı çıkardık.

KENDİSİ ÇAKIYOR KENDİSİ BOYUYOR KENDİSİ TAŞIYOR

Furkan Açıkgöz: Bugün tiyatro topluluklarının çoğu dekorunu kendisi çakıyor, kendisi boyuyor, kendisi taşıyor. Çoğunu dışarıdan kendisi temin ediyor. Sponsor arayışı içerisine giriyor. Üniversite yönetiminin kendi çapında bir yardımı var ama ne kadar büyük maddi olanak sağlanırsa o kadar güzel işler çıkar. Daha fazla turnelere gidilir. Turneler, hem üniversitenin hem topluluğun başka yerlerde sesini duyurması demektir. Yine de bizler okulun desteği olmasa da kendi imkânlarımızla turnelere gittik, oyun çıkardık. Yönetimin desteği yok diyemeyiz ama yeterli mi? Elbette ki değil. Biz sanatla uğraşan gençleriz, ufkumuz çok geniş, çok büyük işler yapmak istiyoruz aslında. Çünkü hiçbir karşılık beklemeden tiyatro için emek harcıyoruz. Topluluk olarak bir çizgimiz vardır. Biz bir insana bile tiyatroyu sevdirirsek, bu bizim için bir kazançtır. Eleme tarzı bir şey yapmıyoruz. Elimizden geldiğince herkesi sahneye çıkarmaya çalışıyoruz.

Ünivesite yönetimi tiyatroya destek veriyor mu? Veriyorsa da bu destekleri yeterli mi?
İbrahim Emin Ege: Kuruluşumuzdan bu yana turneler ve salon tesisi dışında herhangi bir yardım talep etmedik. Kostüm ve dekor gibi ihtiyaçlarımızı kendimiz temin ettik.
Çalışmalarımızla ilgili en büyük sorunumuz üniversiteden kaynaklı. En büyük eksiklik AKS (Atatürk Konferans Salonu)’yi yeterinde kullanma imkanı verilmemesidir.
Defalarca yönetimden talepte bulunmamıza rağmen; AKS’nin ışık köprüsünün yetersizliği, hiç lokal ışık bulunmaması ve yeni ışıkların alınmaması bizim için çok büyük sıkıntı yaratmakta.
 Sahne provaları için gerek AKS gerekse Olbia A Salonu yeterince tahsis edilmiyor. Zaten teknik ekipmanlar yetersiz. Bizler kendi imkanlarımızla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

SADECE EĞİTİM KURUMU DEĞİL

Üniversite yönetiminden talepleriniz nelerdir?
İbrahim Emin Ege: Üniversiteden en önemli talebimiz, bütün ekipmanların tam olduğu en az 1000 kişilik bir tiyatro salonu yapılmasıdır. Bir tiyatro salonu yapılana
kadar da üniversitede yeterince konferans salonu bulunduğundan, AKS’nin sadece tiyatro oyunları için tahsis edilmesi gerekmektedir.
Furkan Açıkgöz: Üniversitemizde çok fazla topluluk var ama tiyatro toplulukları topluluklar arasında en çok üretim yapan topluluklar. Topluluklar arasında maddi destek anlamında ilk sırayı almalıdır bence. Üniversite yönetiminin de eli kolu bağlanmış durumda. Teknik olanaklar çok kısıtlı. Prova salonu bulamıyoruz. Provaları koro salonda, toplantı salonunda kısacası boş yakaladığımız salonda alıyoruz. Üniversitenin tiyatroya verdiği değer ortada. Şunu diyoruz: Üniversiteler sadece eğitim kurumu değildir!

BİLGİLENDİRİCİ ÇALIŞMALAR YAPACAĞIZ

Üniversite öğrencilerinin tiyatroya ilgisi ne düzeyde?
İbrahim Emin Ege: Üniversite öğrencileri bütün tiyatro topluluklarının oyunlarına ilgi gösteriyor. Seyirciler çoğu zaman oyunun asıl sözüne kulak vermekten ziyade sadece esprilere gülerken verilmek istenen mesajı kaçırıyorlar. Bunun aşılabilmesi adına YST olarak, daha kaliteli oyunlar sergilemeyi ve bunun dışında da bilgilendirici çalışmalar yapmayı planlıyoruz.
Furkan Açıkgöz: Kaliteli bir seyirci olduğunu söyleyemeyiz. Eğer oyun komedi değilse onları cezbetmiyor. Ya üst derece komik ya da üst derece dramatik oyunlar istiyorlar. Bu kadar komedi oyunlarına ilgili olmalarına rağmen mizah düzeyleri çok düşük. Akdeniz Üniversitesi’nde seyirci bizi tatmin etmiyor. Oyun sonrası hiç tiyatral anlamda eleştiri almıyoruz. Hep “Ooo abi çok iyiydiniz ya.” tarzı muhabbetler gelişiyor. Biz topluluk olarak olabildiğince okul dışında, Antalya’nın yerelinde ve Antalya’nın dışında da oynamaya çalışıyoruz.

Akdeniz Üniversitesi Antalya



EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, bir süredir beklenen mesajı, DEM Parti İmralı heyeti aracılığıyla duyuruldu. Öcalan, “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” çağrısı yaptı. Açıklamada Suriye’deki Kürtlerin siyasi ve askeri durumuyla ilgili bir ifade yer almadı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
CHP'li belediyelere silkeleme ve sabah dörtte operasyonlar yapılırken AKP'li Sincan Belediyesine Cumhurbaşkanlığı bütçesinden 30 milyonluk bağış yapıldığı iddia edildi.

Evrensel'i Takip Et