6 Kasım darbe kurumu olan YÖK’ün kuruluş yıldönümü. YÖK, burjuvazinin işçi sınıfı ve emekçilerle yaşamın her alanında hesaplaştığı bir dönemde kuruldu. Darbe başta işçilerin örgütleri olmak üzere, gençlerin de bütün örgütlerini dağıtıyor, örgütlenmelerini engelleyecek önlemler alıyordu. Sendikalar kapatılırken, kalanların ya içi boşaltıldı ya da yerine sarı sendikalar kuruldu. ÖTK’lar fiilen işlevsiz kılınırken, kulüp ve öğrenci birlikleri kapatıldı veya denetim altına alındı.
Darbe, burjuvazinin işçi sınıfı ile savaşının açık bir göstergesiydi. Sermaye hiçbir şey saklamak zorunda değildi. Burjuva demokrasisinin perdesini yırtıp attığında, geriye işkenceler, idamlar, yasaklar kaldı.
Sermaye, kendi geleceğini garantiye almak istediğinden, üniversitelerin önemini biliyordu. Üniversiteler bilimi savunan, ilerici, devrimci, değişimi savunan bir kuşağı içinde taşıyordu. İşçilerle dayanışan, sosyalizmi tartışan, geleceği arayan bu kuşakla, hem hesaplaşacak hem de kendi gençliğini yaratacaktı.
NE YAPILDIĞINI ANLAMAK ZORUNDAYIZ
YÖK halk için bilim üretenlerle de kısa zamanda yollarını ayırdı. Soruşturmalar, atama ve kadrolaşma politikalarıyla sürdü. Marksizm eleştirisi, orta sınıfçılık, 3. yolculuk en popüler öğretiler oldu. Sermayenin ihtiyaçlarına uygun bir gençlik, kendilerine politika, felsefe ve teknoloji üretecek bir akademi; işte YÖK’ün üniversite rüyası.
6 Kasım’dan 30 yıl sonra ne yapmamız gerektiğini görmek için, ne yapıldığını anlamak zorundayız. İşçi sınıfının ideolojisiyle, emekçilerin çocuklarıyla, gençliğin örgütleriyle bir sınıf olarak hesaplaştı burjuvazi...
Bir sınıf savaşının, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir alanı olarak üniversiteyi ele almak gerekir. Çünkü ancak buradan bakıldığında öğrencilerin örgütlerinin, akademinin örgütlülüğünün önemi ortaya çıkar ve ancak buradan bakıldığında 6 Kasım’ın bir üniversite eylemi olarak kaldığında, toplumun diğer kesimlerinin mücadelesiyle birleşmediğinde kazanma şansı olamayacağı kavranır.
10 Kasım 2013 20:19
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!
Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.
BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Evrensel'i Takip Et