19 Kasım 2013 11:35

Deniz UYGUR*

Büyükşehir Belediyesi Kanunu, belediyelere yaşlılar, engelliler, gençler ve çocuklar gibi sosyal gruplara yönelik sosyal ve kültürel hizmetler sunma görevi veriyor. Buna göre büyükşehir belediye başkanı, “bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanmak, engellilerle ilgili faaliyetlere destek olmak üzere engelli merkezleri oluşturmak”la görevli.
Daha önceleri bazı belediyeler, “Özürlü Koordinasyon Merkezi/ Danışma Merkezi” gibi değişik isimler altında böyle birimler oluşturmuşlardı. Ancak bu merkezlerin hangi işlevi yerine getireceğine dair sorunlar vardı. Sonra engellilerin mücadelesi ile Büyükşehir Belediyeleri Özürlü Hizmet Birimleri Yönetmeliği çıkarıldı. Bu yönetmelik belediyelerin şu işlevleri yerine getirmesini zorunlu kılıyor:
“Engellilerle ilgili veri tabanı oluşturmak.
Engellilerin toplum hayatı ile bütünleşmelerini sağlayıcı ve kolaylaştırıcı çalışmaları yürütmek, sportif, sosyal ve kültürel aktiviteler yapmak, teşvik etmek ve yaygınlaştırmak.
Üniversiteler, özel kuruluşlar, engelli vakıf, dernek, kamu kurum ve kuruluşları, meslek kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yaparak engellilere yönelik toplum temelli rehabilitasyon programlarını uygulamak.
Birime başvuran engelli ve ailelerine psiko-sosyal danışmanlık ve rehberlik hizmetleri vermek, engellilikle ilgili konularda eğitilmelerini, bilgilendirilmelerini ve bilinçlenmelerini sağlayıcı etkinlikler düzenlemek.
Engelliliği önlemeye yönelik basılı, sesli ve görsel yayınları hazırlamak, yayımlamak ve dağıtmak.
Engelli ve aileleri için hizmet verecek personelin gerekli eğitimi almasını sağlamak.
Engellileri nitelikli işgücü haline getirerek, çalışma yaşamına katılmalarını sağlamak üzere meslekî rehabilitasyon ve eğitim sağlamak.
Ekonomik durumu yetersiz engellilere ayni ve nakdi yardım yapmak.
Engellilerin durumlarına uygun araçlarla bulundukları mekanlardan hastane, okul ve rehabilitasyon merkezi gibi yerlere ulaşımlarını sağlamak.
Bakıma muhtaç engellilere ve yaşlılara bakım hizmeti sunmak.”

EĞİTİM VE SAĞLIK LÜTUF DEĞİLDİR

Bu görevler, engellilerin içinde bulundukları özel durumları ve yaşadıkları sosyal sorunları gösteriyor. Bu sorunlar, kendileri ve sosyal çevresiyle barışık, özgüven sahibi ve üretken olmalarına çoğu kez engel oluyor. Engelleri aşmak için, demokrasi, aile, sağlık, eğitim, ulaşım ve istihdama yönelik engelli dostu bütünlüklü bir politika izlenmelidir.
Mesela sağlık politikaları kapsamında sunulan sağlık hizmetleri, yerel ihtiyaçlardan ve yörede yaşayan engellilerin özel sağlık sorunlarından bağımsız olarak düşünülemez. Belediyelere ait poliklinik ve diğer tıbbi hizmetler, özellikle ekonomik durumları yetersiz ve bakıma muhtaç engelliler için erişilebilir olmalıdır. Evde tıbbi ve sosyal bakım hizmetleri bir lütuf değil, belediyelerin yapması gereken hizmetlerdir.
Özel eğitime muhtaç olan öğrencilerin yaklaşık yüzde 50’sinin eğitimden mahrum olduğunu düşünecek olursak, belediyeler, eğitim görevlerini yerine getirirken, hizmetlerden engellilerin de yararlanabilmesi yönünde maddî veya lojistik yönden destek vermeli. Mesela belediyeler, eğitilebilir zihinsel engellilerin de yer alabileceği meslek ve beceri kazandırma kursları açmalı.

YARDIM DEĞİL İSTİHDAM OLANAĞI

Belediyeler nasıl ki meslek ve beceri kazandırma kurslarıyla engellilerin istihdamına dolaylı olarak katkıda bulunabiliyorsa, korumalı işyerleri açarak istihdamı zor olan engellilere direkt iş imkânı sağlamış olurlar. Hedef, işsiz engellileri yoksulluktan kurtarmak ve onların istihdam edilebilirliğine dolaylı veya dolaysız olanak sağlamak olmalıdır. Tek başına engellileri “atıl işgücü” olarak görmek ve sadece bunun üzerinden isithdam politikası geliştirmek bu hedefin gerçekleşmesini sağlamaz. Belediyeler, engelliler için meslek edindirme merkezleri, çalışma atölyeleri veya işyerleri tesis ederek veya işsiz engellilere iş bulmalarında fiilî destek sağlayarak engellilikten kaynaklanan yoksulluk ve işsizlik sorununun çözümüne katkıda bulunabilir. Yoksul engellilere ayni ve nakdi yardım vererek meseleyi ötelemek yerine engelli dostu aktif istihdam politikalarıyla kişileri kendi çalışmalarıyla ayakta durup geçinebilecekleri ve yükselebilecekleri bir konuma getirmek daha önemlidir.
Demokrasinin somut bir tezahürü olarak engellilerin toplumla bütünleşmesi hedefinin, ancak engelli dostu sosyal politikalarla hayata geçirilebilmesinin mümkün olabileceği unutulmamalıdır.
(*) Sosyal Hizmet Uzmanı

BÜTÜNLEŞTİRELİM DERKEN AYRIŞTIRMAYALIM

Engellilerin toplumla bütünleşmesini amaçlayan “Ayrımcılık Yapmama” veya “Sosyal Dışlanmayı Önleme” ilkeleri engellilere dönük somut yansımaları açısından önemlidir. Yani “engelliler parkı”, “engelliler ormanı”, “engelliler otobüsü”, “engelliler lokali” veya “engelliler kütüphanesi” gibi ayrımcı uygulamalar kabul edilemez. Bunun yerine engellilerin de yararlanabileceği herkese uygun park ve tesislerin meydana getirilmesi, daha isabetlidir. Engellilerin diğer toplumsal kesimlerle birlikte ve onlarla kaynaşarak ve bütünleşerek aynı imkânlara kavuşturulmaları gerekir. Özel uygulamalar, hizmetlerden eşit oranda yararlanabilme veya erişebilme noktasında zorluklar yaşandığında geçerli olmalı. Bu durumlarda eşitlik ilke ve hedeflerine ulaşmak adına pozitif ayrımcılık yöntemlerine müracaat kaçınılmaz olabilir.

ULAŞIM DEYİP GEÇMEYİN!

Demokrasi ve toplumsal bütünleşme, genel anlamda engelli dostu yerel ulaşım politikaları, fiziki, mimari ve teknik engellerin ortadan kaldırılması ile mümkün olabilir. Cadde, sokak, kaldırım, meydan ve park gibi fiziki çevrenin yanında toplu taşıma araçları engellilerin ulaşımına ve kullanımına ne kadar uygun hâle getirilirse engelliler de o kadar çok evinden çıkabilir ve fiziki çevreden o kadar yararlanabilir. Engelliler Kanunu ile Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na 2 geçici madde eklendi. Buna göre umuma açık her türlü bina, yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel altyapı alanlarının 7 yıl içinde engellilerin erişebilirliğine uygun duruma getirilmesi gerekiyordu. Ama henüz bu eylem planını hayata geçiren belediye neredeyse yok.

 

Evrensel'i Takip Et