24 Kasım 2013 08:51

Faruk AYYILDIZ

Gerçek dergisi Diyarbakır temsilcisiyken kontrgerilla güçler tarafından katledilen Namık Tarancı’nın ölümünün üzerinden 21 yıl geçti. Diyarbakır’da tanıyan herkesin hâlâ büyük saygı ve özlemle bahsettiği Kaptan’ı gençlik yıllarında YDGD çatısı altında birlikte mücadele yürüttüğü arkadaşı Mustafa Uyguner anlattı.

Namık Tarancı ile nasıl tanıştınız?
1977’de Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde faşizmi, hayat pahalılığını protesto mitinginde tanışmıştık. Mitingin diğer amacı da Kızıldere’de şehit düşen arkadaşlarımızı anmaktı. Kortejde tanıştık, sonrasında da 6-7 yıl birlikteliğimiz oldu.  Ben Dicle’de Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği (YDGD) Lise sözcüsüydüm. Derneğin de temsilcisiydim. Ağabeyim ile de aynı siyasi anlayışı paylaşıyorduk. Tarancı, Dicle’ye geldiği zamanlar Halkın Kurtuluşu gazetesini ve Devrimin Sesi dergisini birlikte okuyorduk. Birlikte değerlendirmeler yapıyorduk.

Namık Tarancı’yı tarif etmenizi istersek nasıl yaparsınız bunu?

Namık, derneğin şube başkanıydı, gençlik sorumlusuydu. Kendisini alabildiğince eğiten, halkın hizmetine sokan, deyim yerindeyse gençliğin doğal önderiydi. Bilgisiyle, yeteneğiyle gençlere örnek olan bir yapısı, kişiliği vardı. Bunu ölümüne kadar da devam ettirdi. Çok samimi bir insandı. Kendisine dair özeleştiri vermekten hiç çekinmezdi.

Gençliğe önderlik ediyordu dediniz… Bunu biraz açar mısınız?
Birlikte bildiri, yazılamalara çıkardık. Anmalara katılırdık. Bütün anmalarda vardı Tarancı. 31 Mayıs’ta Nurhak’larda şehit düşen Sinan’lar için Dicle’de bir anma etkinliği düzenlemiştik. Tarancı, nasıl devrimci olunması gerektiğine dair müthiş bir konuşma yapmıştı ve gençleri çok etkilemişti. Örgütleyici vasıfları yüksekti. Bir liderlik ruhu vardı ve tüm gençleri etkiliyordu. Tek bedenin orada komün kitabevi vardı. O kitabevinin sorumluluğunu da üstlenmişti. Oraya gelen gençlere kitaplar tavsiye ediyor, gençleri örgütlüyordu. Mesela gazete ve dergilerdeki yazılar üzerine toplantılar yapardık. En etkileyici konuşmayı o yapardı ve herkes doğalından ikna olurdu.
Evet. Yazılama için özel bir ekip vardı ve Tarancı da bu ekibin içerisindeydi.  Mesela Dağkapı meydanındaki surların en tepe noktasına Tarancılar, “Faşizme ölüm halka hürriyet” yazmıştı. Oraya o yazıyı nasıl yazabildiler diye çok şaşırmıştık ama inançlı arkadaşlardı ve yapıyorlardı.

Tarancı’ya dair aklınızda kalan anılar var mı?
Öncelikle Tarancı’nın bir anısı vardı. Onu anlatayım. Bir gün polisler, YDGD binasını basıyor. Tarancı’yı “Gençlere işkencede nasıl direnmesi gerektiğini anlatıyorsun, devrimci marşlar öğretiyorsun” diye suçluyor. Tarancı da ‘Evet ben bunları yapıyorum, istiyorsanız size de bir marş söyleyeyim’ diyor. O dönemlerde, ‘inanç, sabır, kararlılık mirastır bize’ dizeleri yaygındı. Tarancı bunu söyleyince derneğin içerisinde üzerine çullanıp epey dövüyorlar. Yine bir anımızda Dicle’deki kaymakam THKO taraftarıydı. Kaymakamlığın bir pikabı vardı. Tarancı’nın da katılımıyla köylere giderdik, halk toplantıları düzenlerdik. Tarancı ile birlikte gezmediğimiz köy kalmamıştı. Kimsenin aklına dahi gelmeyecek köyleri görmüştük.  Unutamadığım bir başka anımız daha vardı. Tarancı pos bıyıklı bir arkadaşımızdı.  İşkencede pos bıyıklarını çekiyorlar. Kendim gözaltına alınmadan önce bir arkadaşıma dedim ki; Namık arkadaşın yaşadığı bir pratikten hareketle biz bıyıklarımızı keselim, bizim de gözaltında bıyıklarımızı çekmesinler. O arkadaşımız bu önerimi kabul etmemişti ve gerçekten de gözaltında benim de bıyıklarımı çektiler, bıyıklarımdan tutup kafamı duvarlara vurmuşlardı. Keşke Namık arkadaşın önerisini dikkate alsaydım diye çok içimden geçirmiştim. (gülüyor)

Katledilmesine giden süreci hatırlıyor musunuz?
Gerçek dergisinde o dönem faili meçhul cinayetlerin nasıl işlendiğine dair bir röportajı yayınlanmıştı. İstasyon caddesinde bir alt geçit var. O alt geçitte faili meçhul cinayetler nasıl işleniyor, katiller nasıl kaçıyorlar bunun üzerine röportajı olmuştu. Cinayetleri işleyenlerden birisiyle yapmıştı. Bu röportajdan kısa süre sonra da katledildi. Zaten tehditler alıyordu ama ‘Gerçekleri halka anlatmaktan asla vazgeçmeyeceğim’ diyordu.

Son görüşmeniz nasıl olmuştu?

Tarancı katledilmeden bir ay önce görüşmüştük. Elazığ’da özel bir görüşme yapmıştık. Uzunca konuştuk. Kürtçe bilmemesinden yakınmıştı. Bunu bir eksiklik olarak görmüş ve kısa sürede çözeceğini söylemişti. Bazı konularda özeleştiriler vermiştik ve neler yapılması gerektiğini konuşmuştuk. Ama bir ay sonra öldürüldü.


TARANCI’NIN İŞKENCEYE DİRENMESİ GENÇLERİ ÇOK ETKİLEMİŞTİ

Namık arkadaşımızın 1979’da YDGD’nin Diyarbakır Şube Başkanıyken gözaltına alınması, işkence görmesi gençler için farklı anlamlar ifade etmeye başlamıştı. Bıyıkları ve tırnaklarının çekildiğini hatırlıyorum.  Serbest bırakıldıktan sonra gözaltında, işkencede direnmenin nasıl olduğuna dair eğitim çalışmalarımız olmuştu. Tarancı’nın bizzat kendisiyle bu çalışmayı yürüttük. O dönem aynı siyasi anlayışı paylaşan arkadaşlarımızla birlikte gözaltına alınırsak nasıl direnilmesi gerektiğini özel eğitimle bizlere anlatıyordu. Bunu anlatmasının sebebi de o dönem gözaltı çok oluyordu ve ‘Gözaltında karşılaşabileceğiniz muamele bunlar, siz de kararlı duruşu gösterin’ demek istiyordu.


DİCLE’YE ÇOK SIK GELİRDİ

Dicle’ye çok gelirdi, bizim evde de kalırdı. Çok esprili bir insandı ve çok hikâye anlatırdı, insanları etkilerdi.  Tarancı’nın hikâyeleri, şakaları annemin, babamın çok hoşuna gidiyordu. Dicle’nin gençleri de çok severdi Tarancı’yı. Dicle’de 70’in üzerinde YDGD üyesi gencimiz vardı. Bu örgütlülüğün oluşmasında Tarancı’nın payı büyüktür.

 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et