3 Haziran 2011 12:04
Şerif Karataş

Dersim’de büyük bir ilgiyle karşılaşan Ferhat Tunç Yoslun’la seçim çalışmalarını ve hedeflerini konuştuk. ‘Tek’çi AKP anlayışının Kürtleri ve Alevileri yok saydığını belirten Ferhat Tunç Yoslun, CHP’nin de aslında AKP’den hiçbir farkı bulunmadığını belirterek, Bölge’nin diğer kentlerinde Blokun adaylarına karşı AKP’yi destekleyen devletin Dersim’de de CHP’yi desteklediğini dile getirdi. Tüm Dersimlilere çağrı yağan Yoslun, “Dersimliler, Alevilere her fırsatta hakaret eden AKP ve Alevi oylarını çantada keklik gören ancak Aleviler için hiçbir şey yapmayan CHP ile hesaplaşmalıdır. Alevileri temsil edecek tek doğru adres Emek Demokrasi ve Özgürlük Blokudur” dedi.
 
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku Bağımsız Milletvekili adayı olmayı ve neden böyle bir görevi aldığınızı açıklar mısınız?
30 yıllık sanat yaşamım aynı zamanda siyasal mücadelemin de bir tarihiydi. Kendimi hiçbir zaman salt bir sanatçı olarak görmedim ve sanırım böyle olduğu için de bu gün buradayım. Öteden beri, milletvekili olmam, parlamentoya girmem yönünde halkımızın talepleri vardı. Milletvekili olmak benim için  “olmazsa olmaz” değildi. Ancak gelişmeler ve özellikle de Kürt halkının özgürlük mücadelesinin yarattığı beklentiler herkes kadar bu mücadelenin içinden biri olarak beni de heyecanlandırdı. Bu heyecan daha çok halkımızın mücadelesini kendi cephemden bir adım daha ileriye götürmeye dönüktür. Dolayısıyla doğup büyüdüğüm kent olan Dersim’deki durum da benim için diğer bir etkileyici faktördü. Çünkü Dersim’in temsili anlamında parlamentoya yansımadığına inanıyorum. Tarihsel acıların merkezi haline gelen bu kentin barajlarla çevrilip, sulara gömülmek istenmesi, ormanlarının yakılması, Kürt sorunu ve Alevi inancı nedeniyle itilip kakılması kabul edilecek gibi değil. Bu değerleri doğru bir şekilde temsil etmek, Alevi halkının demokratik istemlerinin mücadelesini yürütmek, Türkiye’yi farklılıklarıyla, bütün kimlikleriyle, kültürleriyle beraber gerçekten demokratik bir ülke düzeyine taşımak; emekçilerin, ezilenlerin hak mücadelesini temsil etmek; özgürlük hareketinin, demokrasi güçlerinin parlamento zemininde de sesi-soluğu olmak için adayım.

Blok seçime girdiği çoğu yerde AKP ile yarışırken, Dersim’de Blokun adayı olarak sizinle CHP arasında bir yarış var. Bu yarışta CHP adaylarından ziyade aynı zamanda hemşehriniz de olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında yaşanıyormuş havası var. Dersimli seçmenlerin bazılarında, sanki Kılıçdaroğlu Dersim’den adaymış gibi bir algı söz konusu. Buna ilişkin neler söylersiniz?
AKP ve CHP arasında devlet açısından fark yoktur. İkisi de sistemin parçalarıdır. Devlet Bingöl’de, Siirt’te, Amed’de AKP’yi, Dersim gibi devrimcilerin Kürt Alevilerin yaşadığı yerlerde ise CHP’yi destekliyor. Özünde ikisi de aynıdır. Temel politikalar ve devlet konusunda aynı şeyleri savunuyorlar. Bundan kaynaklı devlet Dersim’de CHP’yi destekliyor. Evet ilginç olan dediğiniz gibi Dersim’de Kamer Genç ile değil de Kılıçdaroğlu’yla yarışıyormuşuz gibi davranıyor CHP’liler. Bu CHP adaylarının Dersimliye söyleyecek sözünün olmamasındandır. Gerçi Kılıçdaroğlu da Dersim için bir şey söylemiyor ama manipülasyonlarla ve gerici duyguları kışkırtarak sonuç almak istiyor. Kılıçdaroğlu ‘Dersimin evladı’ deniyor. Sanki biz buranın çocuğu değilmişiz gibi komik söylemler. Kılıçdaroğlu o kadar önem veriyorduysa Dersimden aday olsaydı! Bizde açık rakibimizle mücadele ederdik.

Dersim’de ‘Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başbakan olacağı ama sizin buna engel olduğunuz’ şeklinde garip görüşler dile getiriliyor. CHP adaylarının size yönelik ‘O bölücüdür’ şeklinde propaganda yürüttükleri belirtiliyor. Bunlara dair neler diyeceksiniz?
Evet bazı yaşlılarımızda böyle bir duygusallık var. Bu bilinçli olarak yapılan manipulasyonlar.Dersimin tüm seçmeni 50 bin. 50 bin oyla Başbakan olunmayacağı açık. Ama buna rağmen bir rüzgar yaratmak için Dersim’deki CHP’liler yalana sığınıyor. Karşımızda söyleyecek sözü olmayanlar, Dersim’e en ufak katkısı olmayanlar, şimdi ‘Kılıçdaroğlu Başbakan olacak’ yalanı ile insanlarımızı etkilemeye çalışıyorlar. Başbakan olmak bu halka barışın, değişimin, demokrasinin, özgürlüğün öncülüğüyle olur, yoksa insanlar sadece hemşehri olmakla başbakan seçmezler. Rakiplerimiz bir çok kirli propagandaya başvuruyor. ‘Bölücülük’ suçlaması ise Dersim açısından daha trajikomik bir durum. Egemen devlet asırlardır Dersim’i, Dersimliyi ‘bölücü’, ‘yıkıcı’ görürken, CHP’lilerin de bizi böyle suçlaması aslında ne kadar devletle bütünleştiklerini gösteriyor. Yoksa bunlar bölücülüğü sisteme, devlet politikalarına karşıtlık olarak anlıyorlarsa, biz bu onuru her zaman taşırız.

Dersim’in her tarafına gittiniz ve gitmeye devam edeceksiniz.Dersimlilerin tepkileri nasıl, talepleri neler?
Aslında benim ve Bloktaki arkadaşların halkla hiç bağı kopmadı, her zaman iç içeydik. Şimdi tekrar halka giderek ortak politikaları netleştirmek, birlikte politika üretmek istiyoruz. Halkımız öncelikle coğrafyamıza barışın gelmesini istiyor. Artık gençlerin ölmesini istemiyor. Bununla beraber coğrafyamızdaki barajların durdurulması, kimlik ve kültür üzerindeki asimilasyon politikalarına son verilmesi. Elbette bu taleplerin yanında insanlarımız üretimden koparıldı, yoksullaştırıldı. İş ve aş artık ciddi problem. Halk gençlerine iş, çocuklarına aş istiyor.

1938 Dersim katliamının izleri hâlâ duruyor… Siz de bu acıları çoğu kez sesinizle halkla paylaştınız. Sizce 1938’in acılarının bir nebze de olsa azalması için neler yapılmalı? Sanatçı kimliğinizle yaptıklarınızın yanı sıra milletvekili  olursanız neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Dersimliler ‘38 konusunda önemli bir duyarlılığa sahiptir. Özelikle son yıllarda önemli çalışmalar yürütüldü. Bir önceki dönemki Milletvekilimiz Şeraffettin Halis Dersim ‘38 konusunda Mecliste önergeler vererek önemli işler yaptı. Ben de Dersimlilerin bu birikimlerini daha fazla dillendireceğim. Elbette önceliklerimiz var Dersim ‘38 arşivlerinin açılması, seyitlerimizin mezar yerlerinin açıklanması, devletin resmi olarak özür dilemesi ve katliamcı geçmişiyle yüzleşmesi, Dersim adının geri alınması gibi konularda çalışmalar yürüteceğim.

Dersim, 30 yıllık savaştan büyük acılar çekmiş bir yer. AKP yeniden ‘Kürt sorunu yoktur’ noktasına geldi. Önümüzdeki dönem savaş politikalarında ısrar edeceği gözüküyor. Başbakan her defasında Bloku ve adaylarını hedef gösteriyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu olup biteni?
Bu ülkede hükümetlerin başını yiyen hep Kürt sorunu olmuştur. Kürt sorununa yaklaşım siyasal anlamda turnusol görevi görür. Samimiyet ve çözüm isteğinin göstergesi de budur. AKP bu anlamda takiyecidir. Kürt sorunun çözmekten ziyade, sürekli Kürt sorununu gündemde tutarak kendini sisteme pazarlıyor. Yaklaşımları samimi değildir. Sürekli açılımlardan, çözümden bahsediyor ama sonuç siyasal bir tasfiye konsepti ve adeta sivil faşizm yaratılmasıdır. Düşünün ki AKP çözüm dediğinden, bu yana 3 binin üzerinde Kürt siyasetçi tutuklanmıştır. Her fırsata Blok adaylarını suçlayan, hedef gösteren bir zihniyetin samimiyetinden bahsedilemez.AKP  politikaları sadece Kürtlere değil tabi, son olarak Artvin-Hopa’da bir saldırı yaşandı. Hayatını kaybeden Metin Hoca’yı saygıyla anıyorum. AKP’nin saldırgan politikası emekçilere, devrimcilere, öğrencilere, Alevilere saldıran AKP yalanlarının sonu gelmiştir. Artık AKP’nin oynadığı yalan rüzgarına son verme zamanıdır.

AKP Kürt sorununda olduğu gibi Alevilerle ilgili de bir ‘açılım’ yaptı. Dersim Alevi inancının çoğunlukta olduğu tek il durumunda. Gerek AKP’nin Alevileri istismar etmesi gerekse de CHP’nin Aleviler üzerindeki politikaları biliniyor. Bu istismar politikalarına karşı Blokun tutumu nedir?
AKP ‘açılımları’ koca bir yalandır. Zihniyeti tekçidir. Tek dil, tek din, tek ırk anlayışındaki bir zihniyet Alevilerin sorunlarını çözemez. Alevileri kimlikleriyle kabul etmeden, her fırsatta hakaret eden, kendine benzeterek sunileştirmeye çalışan AKP’nin Alevilere vereceği hiçbir şey yok AKP devşirme Alevilerle, Alevileri arka bahçesi olarak gören CHP’den oy kapma telaşıyla aldatmaca peşindedir. Aleviler bu seçimleri doğru değerlendirmelidir. Kendi Alevi’sini yaratarak, Aleviliği bitirmeye çalışan AKP ile Alevileri çantada keklik gören, her zaman desteğini alan ama Aleviler için hiçbir şey yapmayan CHP ile hesaplaşmalıdır. Aleviler, listesinde Ergenekoncuları, Demirelcileri almasına rağmen Alevi adaylara yer vermeyen CHP’ye de muhtaç değildir. Alevileri temsil edecek en doğru adres Emek Demokrasi Özgürlük Blokudur. Blok içerisindeki Alevi arkadaşlarımızın, sosyalistlerin, Süryanilerin bulunması Blokun çeşitliliğini ve inançlara, çoğulcu kültüre verdiği önemi gösteriyor. Bir alevi olarak Alevilerin sorunlarını benim kadar bilen, hisseden biri olabilir mi? Bizler resmi ideolojinin aksine Türkiye’nin çok kültürlü, çok inançlı yapısını temsil etmeye çalışıyoruz. Aday listelerine baktığınızda bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Hiç bir parti bizim kadar Alevi aday göstermedi, bu bile bir yaklaşımı gösteriyor. Buradan tüm Alevi yurttaşlara çağrı yapıyorum, ne AKP’nin sahte açılımlarına ne de CHP’nin Alevileri hiçe sayarak, kendisine zorunlu olarak oy vereceğini düşünerek yürüttüğü yok sayma politikalarına mecbur değilsiniz. Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku tüm ezilenlerin, yok sayılanların, ötekileştirilenleri olduğu gibi sizi de en iyi temsil edecek, taleplerinizi hayata geçirecek, mücadelenizde yanınızda olacak insanlardan oluşuyor. Kararınızı buna göre vererek Türkiye’deki özgürlük ve demokrasi mücadelesinde  geçmişte büyük bedellerle  oynadığınız rolü devam ettirin. (Dersim/EVRENSEL)


CHP BARAJLARI SAVUNANLARIN BİRLİĞİDİR

Daha önce de Dersim’deki barajların yaratacağı tahribatlara dikkat çekmek için çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. Şimdi de bir milletvekili adayı olarak halkla buluşuyorsunuz. Dersim’in belki de en önemli sorunları arasında gelen bu baraj tehdidine karşı halka neler diyorsunuz? Halkın bu konudaki tavrı nedir?
Sizinde belirttiğiniz gibi barajların yapımına başlandığı günden bu yana baraj karşıtı mücadelenin içinde oldum. İlk günden bu yana barajların sadece ekonomik olmadığını, barajlarla Dersimin coğrafyasının, demografik yapısının, kültürünü yok edilmeye çalıştığını anlatmaya çalıştık. ‘38’de bitirilemeyen Dersim’in barajlarla bitirilmek istendiğini söyledik ve mücadele ettik. Bugün de halka bunu, barajlara karşı halkın birlik, beraberliği, örgütlü tepkisi olmadan bu felaketi durduramayacağımızı anlatıyoruz ve destek görüyoruz. Vekil olduktan sonrada barajlar konusunu takip edeceğim ve mücadeleyi sürdüreceğim en önemli konu olacak. Aslında bu barajların yapımında CHP’lilerin günahı büyüktür. Barajların yapımı için dönemin CHP’lileri ve Kamer Genç çok çalışmıştır. Yarattıkları bu felaketi, ‘Halka iş getiriyoruz’ diye savundular. Yine CHP destekçilerine baktığımızda barajlar için ilk arazilerini devlete satan ve barajları açanlarda CHP destekçisidir. Kısacası CHP barajı savunanların birliğini ifade ediyor. Diğer konularda olduğu gibi barajlar konusunda da saflar net yani. Baraj savunucuları CHP’de toplandı. Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku ise baraj karşıtlarının birliğini ifade ediyor.


‘BLOK’A DESTEK VERMEMEK DÜZEN PARTİLERİNE YARAR’

BDP Dersim İl Başkanı Suat Demir: Seçimler sürecine ilişkin izlenimlerim oldukça olumlu bir noktadayız. Özelliklede Dersim’deki Blok bileşenleri oldukça örnek ve verimli bir çalışma yürütüyoruz. Bu bizlere ve halkımıza umut veriyor bu çalışmanın sandığa da yansıyacağını düşünüyoruz. Ayrıca burada bu Blok içerisinde yer almayanlar da özellikle bu dönem şunu bilmelidir ki; bu tutumun bu sistemden ve düzen partilerinden başka kimseye yaramaz. Halkımız bunu da görecektir elbette. Biz 12 Haziran akşamı büyük bir demokrasi şölenine hazırlanıyoruz halkımızla kazanacağız, buna inanıyoruz.


‘ORTAK MÜCADELEMİZ SEÇİMDEN SONRA DA SÜRECEK’

EMEP Dersim İl Başkanı Hüseyin Tunç: Dersim seçimleri diyebiliriz ki Dersim için bir dönüm noktasıdır, biz demokrasi ve emek güçleri olarak yıllardır yürüttüğümüz mücadelede artık yeni bir aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Sistem ve partileri de bu gerçeği gördükleri için geçen dönem 2007 seçimlerinde AKP beyaz eşya ile yapamadıklarını bu dönem beyaz propagandayla CHP eliyle yapmak istiyorlar. Bizler bir aydan fazla bir süredir BDP’li arkadaşlarla mahalle mahalle köy köy yürüttüğümüz ve yüzlerce arkadaşımızın katıldığı çalışmalarda halkımıza hep bunları anlatmaya ve sadece seçimlere değil sonrasındaki mücadele sürecine de hazırlıyoruz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yağma iklimi

Yağma iklimi

Enerji şirketlerinin patronlarının bizzat yönetimine girdiği Saray iktidarı, “iklim değişikliğiyle mücadele” adı altında sermayeye yeni kaynak aktarma hazırlığında. İktidarın Meclise getirdiği tasarıya göre karbon emisyonu ticareti sistemi kurulacak, “atmosferi kirletme hakkı” alınıp satılan bir mala dönüşecek. Sistem karbon ticareti zenginleri yaratırken, halka zehir kalacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
CHP'li belediyelere silkeleme ve sabah dörtte operasyonlar yapılırken AKP'li Sincan Belediyesine Cumhurbaşkanlığı bütçesinden 30 milyonluk bağış yapıldığı iddia edildi.

Evrensel'i Takip Et