Liseli olunca biter sanmıştım
Bu yüzden Milli Eğitim Bakanlığı öğrencileri göz önünde bulundurarak, öğrenci odaklı çözümler üretip, yönetmelikleri ona göre hazırlamalıdır. Gençliği her türlü kısıtlamayla, baskılamayla terbiye edemezler. Baskılara ve tek tipleştirmeye izin vermeyeceğiz.
Pelinsu Kösedağ
Fatih Anadolu Lisesi
Ankara
Ben zorlu bir SBS’nin üstesinden gelmiş, üç yıl üst üste sınava girmiş ve bu süreçte üç yıl dershaneye gitmiş, en sonunda anadolu lisesini kazanmış bir lise 2 öğrencisiyim. Çocukluktan gençliğe geçiş döneminde testlerden başka seçeneği olmayan bir dönemi atlattım.
Liseye adım atmak elbette ki tüm öğrencilik sorunlarımızın bittiği anlamına gelmiyor. Asıl sorunlarımız yeni başlıyormuş meğerse. Bunu geçen iki yıl süresince anlamış oldum. Uzun iktidar süresi içerisinde 5 milli eğitim bakanı değiştiren bir sistemin içerisinde var olan biz öğrenciler ve ailelerimiz, bu gidişattan hoşnut değiliz. Geleceğimiz konusunda bizi yönlendirecek olan eğitim sistemine güvenmiyoruz. Bu güvensizlik içerisinde kendimizi iyi hissetmiyoruz. Tabii olduğumuz bu sistemin sancıları artarak devam etmektedir. Sürekli değiştirilen yönetmelikler bizi yazboz tahtasının okunaksız, silinmesi gereken yazılarına çevirmiştir. Oysa biz okunaklı ve derin anlamlı bir nesil olmaya adayız.
Bunu da Gezi olaylarında tüm dünyaya duyurmuş olduk. Arızalı, aksak sistemin olumsuzlukları saymakla bitmez. Biz öğrencileri en fazla düşündüren devamsızlık hakkının 10 güne düşürülmesidir. Sınıftaki arkadaşlarımın genelinin görüşünü aldım ve hepimizin bu konuda endişelerinin ortak olduğunu gördüm ve anladım.
TERBİYE EDEMEZLER
Sorunlarımız öncelikle şunlar: Sabah 5 dakikadan fazla geç kalınca, geç kağıdı alıp alamamamız müdür yardımcısının inisiyatifinde. 10 günlük devamsızlık hakkımızın bu tür öğretmen inisiyatifine feda edilmesi bizi kaygılandırmaktadır. Oysa biz insanız; okul için evden çıktığımızda otobüsü kaçırabiliriz, unuttuğumuz bir eşyamız için eve dönebiliriz veya bindiğimiz araç yolda arıza yapabilir. Bütün bunlar bizim elimizde olmayan durumlardır. Her bir devamsızlık yaptığımız güne resmi bir mazeret uydurmak zorundayız. Devamsızlığı yüksek olan arkadaşlarımızın sorunları çözülmeli öncelikle. Ciddi bir sağlık durumu yaşayıp heyet raporu alsak bile bu okulda kalmamıza engel olamıyor. Her türlü hastalık durumunda hastalığımızı unutup, okul kaygısı yaşayacağız. Sağlığımız her şeyden önemlidir fakat bunu görmezden gelmek zorunda kalıyoruz. Öğrenciler devamsızlık yüzünden 2 sene sınıfta kaldığı zaman okuldan atılıyor ve bu da çocuk işçiliğini arttırıyor. Bu yüzden Milli Eğitim Bakanlığı öğrencileri göz önünde bulundurarak, öğrenci odaklı çözümler üretip, yönetmelikleri ona göre hazırlamalıdır. Gençliği her türlü kısıtlamayla, baskılamayla terbiye edemezler. Baskılara ve tek tipleştirmeye izin vermeyeceğiz.
Ayşenur Çetinkaya
İbni Sina Anadolu Lisesi
Ankara
Bugün AKP, küçük yaşta evlendirilen ve tecavüze uğrayan gençliği görmezden gelip, bizlerin ne içeceğine, ne giyeceğine ve kaç çocuk yapacağımıza karar veriyor.
Çorap değiştirir gibi değiştirilen eğitim sistemi hepimizin korkulu rüyası haline geldi. Bir de devamsızlık mevzusu var tabi. 10 güne düşürüldü devamsızlık hakkı. Bu sistem bizi çürüten, körelten bir pozisyona getirdi. Herhalde hiç hastanlanmayacağız, sınavlardan hiç bunalmayacağız, hiç dışarı çıkıp eğlenmeyeceğiz diye düşünüyorlar. Geçme notunu da 50 yaptılar.
Olayların farkında olan hatta bizlerden daha çok telaş yapıp, tedirgin olan aileleri unutmayalım. Onlara da ayrı bir dert getirdi bu eğitim sistemi. Üstüne ortaöğretimde evlenmeyi serbest bıraktılar. Düğünler kantinde olur mu bilemem ama bu gençlik kukla değil oynayamazsın AKP.
Sen benim anamdan emdiğim sütü burnumdan getireceksin. İş bulamayıp garsonluk yapacağım. Benim evladımın içemeyeceği sütü doymak bilmeyen zengin içecek. Sen istiyorsun diye 3 çocuk yapacağım. Hadi oradan. Gençliğimizi, umutlarımızı sana yedirtmeyiz Tayyip.