Yenibosna Lisesi'nde Genç Hayat var
İnsan baktığı yerden alırmış mizacını. Öğrencilerin yüzünde emekçi ailelerine has bir umut, gülümseme ve kararlılık var. Birlikte üretmek, geleceklerine sahip çıkmak istiyorlar
Zafer, Hürriyet, Kocasinan, Yenibosna, Çobançeşme... Önceleri tek tük gecekondu evlerin, bostanların bulunduğu, kentin yoksullarının yaşadığı bir köy. Sonra memleket halleri işte, göç üstüne göç almış. İşsizlik, yoksulluk derken memleketin dört bir yanından akın akın insan gelmiş. Malatya, Trabzon, Kayseri, Gümüşhane, Sivas, Erzincan... Savaş, mübadele derken 80’lerde Balkanlar’dan göçmenler gelmiş. 90’larda köyleri yakılan, boşaltılan Kürt yoksulları. Şimdi ise her parkta çaresiz Suriyeli’ler.
Çoğu genç, 13-15 yaşında tekstile ya da başka işyerlerine işçilik yapmaya başlıyor. Hani Anayasa’da “Devlet, gençlerin parasız eğitim görmesini sağlar.” der ya, yalan! Muhtemel başka devletten bahsediyorlar. Orası bu yer değil. Burada yalnızca 3-5 kuruşa merdiven altı atölyelerde sigortasız, sağlıksız, çocuk yaşta çalışma hürriyeti var. Yaşasın anayasal hürriyet!
FAZLASI VAR EKSİĞİ YOK!
Yoksul mahallelerin göbeğinde bir lise; Yenibosna Lisesi. Öğrencileri, ‘Yemeğin yer sofrasında yenildiği evler’den geliyor. İstanbul’da hangi lisede ne varsa fazlası var eksiği yok çok şükür.
Umut büyük. Velisine sorsan çocuğu psikolog, öğretmen, avukat, doktor olacak. Öğrenciye sorsan; “Tekstil atölyesinde son ütücü olacağım.” diyecek hali yok ya! Devlet bu umudu da çok görmüş olacak ki, Yenibosna Lisesi’ni, kız meslek lisesine çevirmiş. Diğer okullar ise ya meslek lisesi ya imam hatip lisesi olmuş. Devlet diyor ki: “Senin neyine iyi meslek? İyi meslek çocuğunu özel liseye yollayan, yıllık 15-20 bin lira ücret ödeyebilen insanın hakkı.”
KİMSE SORMASA DA FİKİRLERİ VAR
Ancak emekçi mahallelerinde görülebilen, bir arada yaşama kültürü var. Çünkü buna mecburlar. Çünkü yoksulluk din, dil, ırk ayırmadan her aileyi aynı işyerinde, mahallede, okulda birleştirmiş. Ortadoğu, Türkiye, yaşam şartları, yaşama biçimi... Her şey değişiyorken öğrenciler de bu değişimin farkında. Kimse sormasa da bir fikirleri var.
Kendi yaşamlarında söz hakkı istiyorlar. Çünkü kendilerine güveniyorlar.
Bir yandan üniversite sınavlarına hazırlanma telaşı diğer yanda devam eden okul. Ailelerinin kendilerini kıt kanaat şartlarda okutmaya çalıştıklarının farkındalar. İnsan baktığı yerden alırmış mizacını. Öğrencilerin yüzünde emekçi ailelerine has bir umut, gülümseme ve kararlılık var. Birlikte üretmek, geleceklerine sahip çıkmak istiyorlar. Yenibosna Lisesi’nde Genç Hayat var.
BE MÜBAREK...
Sormadan edemiyor insan; “Be mübarek, bu ne hırs, nasıl bir yetenek. El kadar mahalleye 60-70 bin insan nasıl sığdırdın?” diye. Binalar sırt sırta, üst üste. Sanırsın insanlar binada oturmuyor da binalar insanların üstüne oturmuş. Uzun sözün kısası iğne atsan yere düşmez. Her yer beton. Ayağını toprağa basacak yer yok.
Pek çok evde hane halkı sayısı 6, 10, 15... Kimsenin kimseden farkı yok. Çoğu insan yakın-uzak fabrikalarda işçilik yapıyor. Gezilecek, görülecek yeri yok. En ‘elit’ yeri Pazar Pazarı Caddesi. Yekun 300-400 metre caddenin sağı solu kahvehane, çiğ köfteci, telefoncu... Bankaların, bankamatik koymaya dahi gerek görmediği bir mahalle. Anlayacağınız burada borç çok, birikim yok.