Rengarenk döküleceğiz sokaklara
Siz istediğiniz kadar evlerinizi izliyoruz diye tehdit edin bizi. O çok sevdiğiniz kürsülerden, istediğiniz kadar o çok sevdiğiniz üslupla inciler dökmeye devam edin. Biz kurmayı çok istediğiniz muhafazakar toplumda görünmeyen, adı sesi olmayan kadın rolünü üstlenmeyeceğiz
Elif Ergin
İstanbul Üniversitesi
Neredeyse her güne biz genç kadınlar hakkında yapılmış yeni açıklamalarla uyanıyoruz. AKP’nin 11 yıllık iktidarı süresince bu açıklamaların sayısı da dozajı da git gide artıyor. Eylem yapan genç bir kadına; “Kadın mıdır kız mıdır bilemiyorum.”dan tutalım da, “Kızlarla erkekler aynı merdivenleri kullanıyorlar, uykularım kaçıyor.”a, oradan da “Öğrenciyken evlenirseniz kredi borçlarınızı siliyoruz.”a kadar varan şaka mı yoksa gerçek mi diye düşündüren birçok söz söylendi bizim için. Peki bu kadar pervasızca haklarımıza saldırma gücünü, kürsülerden “Üniversiteili kız öğrenciler erkeklerle aynı evde kalıyorlar, valiliklere talimatı verdik.” deme cesaretini nereden buluyorlar?
Bu cesareti neoliberal politikalarıyla toplumda kadına çizdikleri rolden alıyorlar, pervasızlıkları ise o politikalarını taçlandırdıkları muhafazakarlıktan geliyor.
NE OLDU BU ‘KADIN’A
Bunları düşünürken aklıma bir de şu geliyor: Bu ülkede bir kadın bakanlığı vardı. Ne oldu ona? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı oldu. Bu fotoğrafta gizli olan şey ne: ‘Kadın’. Sahi nerede kadın? Bakın işte burada, ‘ailenin içinde’. Tam da hükümetin politika hattına uygun bir isim işte! Bu bakanlık kadınlara dair ne yapar? Buton dağıtır! Şiddet gören kadınlara yardım eli diye... Aile danışmanlıkları kurar, boşanmak isteyen kadınlar kocasının dizinin dibine dönsün, kutsal aile yapımız zedelenmesin diye!
Ya genç kadınlar? Genç kadınlar için ne yapıyor bakanlık? Bizi görmesi için aile içinde yer almamız gerek. Aksi takdirde tehlikeli, muhafazakar demokrat anlayışlarına uymayan bir kategoride kalıyoruz çünkü. Bu sebeple de bizim için bir şeyler düşünmüş sağolsun! Evlendirecekmiş bizi! İzdivaç programı sunuculuğuna soyunmuş durumda. Bizim üzerimizde kurduğu en önemli plan yaşamımızı kendi ayaklarımız üzerinde kurmak ve evlilik zinciri dışında kalarak bir gelecek hayalimizi elimizden almak! Bu bakanlık ne yaşamına 38 bin lira değer biçilen Münevver’i görüyor, ne tecavüzcüsü serbest kalan kadınları ne de çocuk yaşta evlendirilen çocukları. Bakanlığın gördüğü tek şey kutsal ailemiz! Ve biz kadınların o aile dışında kendimizi var edemeyeceğimiz safsatası!
VARSIN ONLAR DÜŞÜNSÜN
AKP hükümeti de onun arkasındaki burjuvazi de şunu bilmeli ki; kadınlar onların çizdikleri tablonun parçası olmayacaklar. Evde oturup, çocuk doğurup, şiddet gördüğümüzde kocamızdır döver de sever de diyeceğimizi sanıyorlarsa yanılıyorlar. Siz istediğiniz kadar evlerinizi izliyoruz diye tehdit edin bizi. O çok sevdiğiniz kürsülerden, istediğiniz kadar o çok sevdiğiniz üslupla inciler dökmeye devam edin. Biz kurmayı çok istediğiniz muhafazakar toplumda görünmeyen, adı sesi olmayan kadın rolünü üstlenmeyeceğiz.
25 Kasım’da, Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde, taleplerimizle alanlarda olacağız. Şiddetin her türlüsünün gereken cezayı almasını istediğimiz için, hayatın her alanında yer almak istediğimiz için, kampüslerimizde, yurtlarda uğradığımız cinsiyetçi politikalara son verilmesini istediğimiz için, yaşam alanımıza yönelen tehditlere dur demek için rengarenk döküleceğiz sokaklara... Sesimizden, rengarenk düşlerimizden korkanlara inat, bizi ev içine hapsetmeye ve bunun için ellerinden gelen baskıyı yapanlara inat taleplerimizle yürüyeceğiz. Her adım atışımızda gerçek eşitliğin, özgürlüğün olacağı günlere verdiğimiz bir söz olacak. Ne diyelim varsın gerisini onlar düşünsün!
ÖYLE BİR PERVASIZLIK Kİ...
Ne giydiğimizden nerede oturduğumuza, ne zaman evleneceğimiz ya da evlenmeyeceğimizden kaç çocuk doğurup doğurmayacağımıza kadar, hayatımıza müdahale etmeyi kendilerine görev biçmişler. Gören, duyan da diyecek ki; bunlar yemiyor, içmiyor, bu sefer kadınların hayatında neye müdahale etsek diye düşünüyorlar! Haklılık payları da var aslında. Bir düşünelim; dindar ve kindar nesiller istiyorlardı ya, hani üç çocuk doğuran esnek çalışmayla evden dışarı adım atmadan ev bütçesine katkıda bulunan kadınlar görmek istiyorlardı. E onlar düşünmeyecek de kim düşünecek?