Kışlada bir asker daha \'kazara\' öldü
Dersim'in Ovacık İlçesi'ndeki Jandarma Komando Taburu'nda askerlik yapan Jandarma Komando Er Muhammet Akçal'ın nöbet tuttuğu sırada tüfeğinin ateş alması sonucu öldüğü iddia edildi. İddia aya göre, Er Akçal, bugün saat 04.00 sıralarında nöbet tuttuğu kulubede, silahının ateş alması sonucu ağar yaralandı. Yaralı er, kaldırıldığı Ovacık Devlet Hastanesi'nde kurtarılamadı.
Tunceli Valiliği, Muhammet Akçal'ın hayatını kaybetmesi ile ilgili yaptığı açıklamada, şu bilgilere yer verdi: "Tunceli-Ovacık Jandarma Komando Tabur Komutanlığı emrinde görevli Jandarma Komando Er M.A., 28 Kasım 2013 günü nöbet esnasında, kendi silahının ateş alması sonucu yaralanmış, kaldırıldığı Ovacık Devlet Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmiştir."
Erzurum nüfusuna kayıtlı Muhammet Akçal'ın cesedi, askeri savcılığın talimatı ile otopsi yapılması için helikoper ile Elazığ Asker Hastanesi'ne götürüldü. Burada yapılacak otopsinin ardından Muhammet Akçal'ın cenazesi memleketi Erzurum'a gönderilecek. Öte yandan, Elazığ 8'nci Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı, Muhammet Akçal'ın hayatını kaybetmesiyle ilgili soruşturma başlattı. (DHA)
KIŞLADA ÖLEN DERSİMLİ ASKERİN BABASI: OĞLUM BASKI NEDENİYLE FİRAR ETMİŞTİ
Edirne 54. Mekanize Piyade Tugayı'nda askerlik yaparken kışla içinde meydana geldiği iddia edilen "kaza" sonucu yaşamını yitiren Mahsun Yap'ın ölümünü şüpheli bulan babası Turan Yap, oğlunun daha önce bölük içinde bir takım sorunlar yaşadığını, gördüğü baskı nedeniyle bir kez firar ettiğini söyledi. Yap, oğlunun sürekli gördüğü baskılardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Edirne 54. Mekanize Piyade Tugayı'nda askerlik yaparken kışla içinde meydana geldiği iddia edilen "kaza" sonucu yaşamını yitiren Mahsun Yap'ın cenazesi, önceki gün gözyaşları arasında Dersim merkezde bulunan Demirkapı Mezarlığı'nda toprağa verildi. Yap'ın olayı bir kez daha şüpheli asker ölümlerini gündeme getirdi. Daha önce de meclis gündemine taşınan şüpheli asker ölümlerine ilişkin aileler Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde alt komisyon talebinde bulunurken, çocuklarının şüpheli şekilde öldüğünü belirten Yap ailesi de, benzer talepte bulundu. Oğlunun 6 aylık asker olduğunu ve 4 Kasım'da izne geldiğini söyleyen baba Turan Yap, oğlunun daha önce bölük içinde bir takım sorunlar yaşadığını ve bu nedenle de ölümünün şüpheli olduğunu söyleyerek, "Mahsum'la telefonla görüşürken bölükte sorunlar olduğunu söylüyordu bana. Telefonda yansıtıyordu, ama biz üzülmeyelim diye yaşadıklarının tamamını yansıtmıyordu. Ama bize sürekli baskı altında olduğunu hissettiğini söylüyordu" diye konuştu.
Oğlunun izne geldiğinde kendisine sürekli nöbet tutturulduğunu söylediğini belirten baba Yap, "Bize uyku uyumadığını, sürekli nöbet tuttuğunu, nöbetten yemekhaneye oradan da mıntıka temizliğine gönderildiğini söylüyordu. İzne geldiğinde sandalyede oturamıyordu, oturur oturmaz hemen uykuya dalıyordu. Annesi, 'oğlum sen hiç mi uyumuyorsun?' diye soruyordu. O da 'anne yatak yüzünü doğru dürüst göremiyorum' diyordu. Oğlum kendi askerliğiyle ilgili bunları söylüyordu. Bana bir de bölükte yaşadığı bir takım sıkıntılardan kaynaklı bölük değişmek istiyordu, o bölükten uzaklaşmak istiyordu" dedi.
Oğlunun bölük içinde yaşadığı sorunlar nedeniyle bir kere firar ettiğini belirten Yap, "Oğlum bize üst tertipleri tarafından sürekli baskı altında olduğunu söylüyordu. En son üst tertibi olan birinden dayak yemiş ve buna dayanamayıp firar etmiş. Biz olayı duyduktan sonra bölüğüne teslim olması için telefonla arayıp ikna ettik ve çocuğumuzu askere geri yolladık" dedi. Oğlunun 22 Kasım'da izinden dönerek bölüğüne teslim olduğunu ve kendisiyle en son Cumartesi akşam saatlerinde telefonla görüştüğünü belirten baba Yap, "Bize bölüğüne teslim olduğunu söyledi. Bölüğünü de değiştirmişler. Annesiyle de konuştu. Telefonla şimdi yavaş yavaş yüzünün güldüğünü söyledi. Sonra irtibatımız kesildi. Ertesi gün bize ölüm haberi geldi" dedi.
OTOPSİ İÇİN AİLEYİ BEKLEMEDİLER
Ölüm haberine inanamadığını dile getiren baba Yap, "Haberi aldığımda inanmadım, ben oğlumu devlete niçin verdim? Verdim o bakacaktı… Ben evladımı sapa sağlam vermiştim, o da bana geri yollayacaktı. Bana tuttu ikinci gün ölüm haberini getirdi" tepkisinde bulundu. Otopsi raporu için avukatı beklediklerini dile getiren Yap, "Abim İzmir'de oturuyordu. Haberi alır almaz otopsi sırasında orada bulunmak için buldukları ilk vasıtayla İstanbul'a ulaşmışlar. Oraya vardıklarında her şey bitmiş. Otopsi sırasında ne aileden biri vardı oğlumun yanında ne de avukat. İşlemler bitmiş ve alın cenazenizi gidin demişler. Otopsi için aileyi beklememişler" dedi.
'BANA DA AJANLIK TEKLİF ETTİLER'
2001 yılında İzmir'den gelerek Dersim'e yerleştiğini ifade eden baba Yap, Dersim'de bulunan sivil kişilerin birçok kez kendisini telefonla arayarak ajanlık teklifinde bulunduğunu belirterek, "O tarihte sivil ekipler bu civarlarda geziyor kimi buluyorlarsa sorguya alıyorlardı. Ya da kendilerine çekmek için ajanlık teklif ediyorlardı. Bana da yaptılar. Uzak durunca da yolda giderken, gece yarısı telefonla arayarak bizi rahatsız etmeye başladılar. Çarşıda görüyor karakola çağırıyorlardı. Bana,'bizimle çalış, bize yardımcı ol biz bu vatanı bunlardan temizleyelim. Sizin yardımınız olmadan biz bu meseleyi kolay kolay bitiremeyiz' diyerek ajanlık teklif ettiler. Senelerce bu böyle devam etti ben hep reddettim fakat hiç yakamdan düşmediler" dedi.
'BAŞKALARI AYNI ACIYI ÇEKMESİN'
Oğlunun ölümünün aydınlatılmasını isteyen Yap, şunları kaydetti: "Oğlumun askerde yaşadığı sorunları ve aile yapısını düşününce şüpheleniyorum. Bu olayın açığa çıkması için sonuna kadar gideceğim. Tüm Dersim halkına, Kürt ve alevi halkına çağrım şudur: Belimizi sıvazlayıp bizi boğmalarına izin vermeyelim. Benim çocuğuma bir şey olmasın da diğerininki ne olursa olsun diye düşünmeyelim. Onun için bu olayların yaşanmasına fırsat vermeyelim. Bugün benim evladım gitti yarın öbür gün başkaları aynı acıyı çekmesin." (DİHA)
Evrensel'i Takip Et