Aynur SEYREK
Hani senelerdir bir yerlerde ikamet ederiz, çok yakınımızda oturanların dışında fazlaca insanlarla merhaba demeden yaşar gideriz. Hatta, hiç kimseyle bir komşuluk alışverişi olmadan da yaşayanlarımız da yok değil!
Komşum, ablam, Ayşe hocam mahallemize geleli çok az bir zaman olmasına karşın etrafında, birçok arkadaşlıklar, dostluklar biriktiriverdi. Biriktirmekle kalmadı, çevresinde, yüreği güzel insanlarla beni de tanıştırma çabasını elinden hiç bırakmadı. Hani deriz ya, dostluklar paylaşıldıkça güzel. Birbirimize bir şeyler kattıkça güzelleşiyor, kalıcılaşıyor.
İstanbul, o kadar kalabalık ve koşuşturması çok ki, arabaya yetiş, pazara yetiş, yaşama yetiş...
Elif’le, belki aynı pazarda dolaşırken, kalabalıktan birbirimize çarptığımız da olmuştur. Ayşe ablam, beni tanıştırmak için götürmeseydi yine tanışamayacaktık. O da Elif’i kısa süre önce, çok sevdiği bir komşusu aracılığıyla tanımış.
BU BİR CD TANITIMI DEĞİLDİR!
Elif, şirin ve mütevazı evinin, çiçeklerle, ağaçlarla bezediği balkonundan karşıladı bizi. Güler yüzlü, enerjik, hareketli bu kadının, sıradan bir ev kadını görünüşünü ortadan kaldırması çok sürmedi.
Bağlamasını eline aldığında, bir anda daha iyi tanıdım Elif’i. Yerel sanatçı ağzı ile söylediği, o güçlü sesi, güçlü gırtlağı, sanki mikrofon kullanıyormuşçasına gür, coşkulu. Annesi ve ölen oğlu için yazdığı besteler. Ardından, türkü isteklerimiz uzayıp gitti.
İçimizden biri, komşularımızdan biri Elif Işıkgün. Sekizi kız, ikisi erkek çocuklara sahip çiftçi bir ailede büyümüş Malatya-Arguvan’da. Küçüklükten beri sevdalı bağlamaya, ilkokulu bitirdiğinde çalmayı öğrenmeye başlamış. Elinden hiç düşürmemiş bağlamasını...
Evlendiğinde 19 yaşındaymış. İlk dünyaya getirdiği erkek evladını daha dört aylıkken yitirmiş. Bebeğin hastalığının teşhisi çok basit olmasına karşın, idrar yapma güçlüğüne bir türlü tanı konulamayınca, iltihap kana karışmış ve oğlunu kaybetmiş.
Karı-koca birlikte varlıklı ailelerin yanında çalışmaya başlamışlar. Daha sonra bir kızı olmuş. Bir taraftan kızını büyütürken, bir taraftan kızına söylediği ninniler ona yetmez olmuş. Kızı henüz beş yaşındayken, Sarıyer halk eğitim merkezinde müzik eğitimi almaya başlamış. Ayrıca özel müzik merkezlerinde de eğitim almış.
O yıllarda söylediği yöresel parçalar, ona birincilik ödülü getirmiş. Yıllardır, çeşitli yerlerde bağlaması ile sahne almış, almaya da devam ediyor. Yirmiye yakın da kendi yazdığı bestesi var. Emeği ile kazandığının, bir kısmını hep müzik eğitimine yatırmış.
Altı yıl önce ev sahibi olmaya karar verdiklerinde, çalıştıkları semtte alacak güçleri olmayınca, Alibeyköy’de mütevazı bir daire almışlar. Eşi farklı yerde işe başlamış, kızı yüksek okulu bitirmiş, kendisi de yine eski ev işine devam ediyor. Bundan 1,5 yıl önce, eşin dostun imkânlarını, kendi imkanlarını birleştirip, zorluk içinde, el emeği, göz nuru “Arguvan Türküleri 1” isimli Türkçe-Kürtçe türküler seslendirdiği ilk albümünü çıkarmış.
Bir taraftan ev işleri emekçisi olarak çalışmaya devam ederken, diğer taraftan da bağlamasıyla davetlere gitmeye devam ediyor. Elif, isteklerinin peşinden gitmiş ve çabasını zorlukları aşma yönünde kullanmış. Bir kadın olarak, azmin elinden bir şey kurtulamadığının güzel örneklerinden. Elif kardeşim, komşum. Hoş geldin hayatıma, hayatımıza!
12 Aralık 2013 20:33
Evrensel'i Takip Et